Dünyadaki Servet Adaletsizliği ve Kapitalizm

Ahmet Ulusoy, kapitalizmin yaygınlaştığı oranda adaletli bir dağılımda dengesizliğin arttığını verilerle anlattığı yazısında, bu zenginliklerin büyük bir kısmının azınlıklar elinde olduğunu vurguluyor.

Yeni Şafak/ Ahmet Ulusoy

Dünya serveti azınlığın elinde

Dünya üzerinde servet eşitsizliği hızlı bir şekilde artmaktadır. Yaygınlaşan kapitalizm bize bir lütuf (!) olarak olmadık boyutlarda bir servet eşitsizliğini sunuyor.

Küresel servetin dağılımıyla ilgili dünya çapında araştırma yapan Credit SuisseResearch Institute diye bir kurum var ve son olarak 2019 raporunu yayınladı.

Dünyadaki zenginliğin paylaşımında uçurumu gösterme adına rapordaki bazı verileri paylaşacağım.

Servet; finansal varlıkları (hisse senedi, emeklilik fonları, nakit para v.s.) ve reel varlıkların (konut, arsa v.s) toplamından borçları düşülerek yapılan bir hesaplama olarak değerlendirilmiş.

Dünyada en fazla servete sahip olan ülke 106 trilyon dolarla ABD. Onu Çin 64 trilyon dolarla ve Japonya 25 trilyon dolarla takip etmektedir.

Yetişkin bireyleri dikkate alarak kişi başına ortalama servet hesaplandığında İsviçre birinci, Avustralya ikinci (son yıllarda atak yapmış) ve ABD üçüncü sırayı almaktadır.

Çarpıklığı gösteren veri; dünyadaki yetişkinlerin yüzde 50’sinin dünya servetinin yüzde 1’inden azını almasıdır.

Aynı çarpıklık, en zengin yüzde 10’un dünya servetinin yüzde 82’sine, en zengin yüzde 1’in ise dünya servetinin yüzde 45’ine (neredeyse yarısına) sahip olduğu veriyle desteklenmektedir.

**

Dünyada milyon doların üzerinde servete sahip 46.8 milyon kişi var.

50 milyon doların üzerinde servete sahip kişi sayısı ise 168.030. Aslında bütün dünyayı yöneten elit grup, bu zenginler.

Milyonerlerin yüzde 40’ı ABD’li, yüzde 10’u Çinli, yüzde 6’sı Japon. Sonrasında İngiltere, Almanya Fransa vesaire ülke zenginleri takip ediyor.

Forbes’e göre ise dünyanın en zengin 10 milyarderinin serveti yaklaşık 745 milyar dolar. Bu rakam birçok ülkenin milli gelirinden daha fazladır.

**

Dünyadaki servet adaletsizliği ile ilgili birkaç tespit yapalım.

Birincisi, mevcut kapitalist sistemde, özellikle 1980 yılından sonra artan piyasa ekonomisi faaliyetleri eşitsizlikleri artırmıştır.

Servet eşitsizliğini artıran bir başka önemli nedeni ise Neo liberal politikalar sonrasında marjinal vergi oranlarındaki düşüştür. Hem gelir vergisi, hem de kurumlar vergisi oranları düşürülmüştür.

Aynı zamanda vergi cennetleri ciddi şekilde vergi kayıp ve kaçaklarını besleyerek servetin belirli ellerde birikmesine önemli destek vermektedir.

Yine, son 30 yıldaki servet artışı milli gelirden daha hızlı artmış, milli gelir artışı ile ortaya çıkan artı değerin büyük bir kesir kısmı sermaye kesiminde kalmıştır. Oxfam’ın çalışmasında 2008-09 küresel kriz sonrası sağlanan ekonomik büyümenin yüzde 95’inin zengin yüzde 1’e gittiği tespit edilmiştir.

Küresel servet eşitsizliğin artmasında bir başka neden dünyada yaygınlaşan özelleştirmelerdir. Bu sayede belli elitler aldıkları kamu kurumlarıyla ciddi gelir ve sonrasında servet birikimi elde etmişlerdir. Gelir bölüşümündeki adaletsizlik servet birikiminin en önemli belirleyenidir.

**

Yine, servet adaletsizliğinin nedeni zengin azınlığın hükümetlerle içli-dışlı olmaları (eş-dost kapitalizmi) gösterilmektedir. Stiglitz eşitsizliğin bedeli kitabında ABD’de bazı kongre üyelerini ve senatörleri zengin azınlıkların finanse ettiğini ve kanunların da bu kesimin lehine çıkartıldığını, dolayısıyla zengin fakir arasındaki servet ve gelir uçurumunun dinamik bir yapıda devam ettiğini söylemektedir.

IMF bünyesinde yapılan bir çalışmada (Working Paper) eğitimde fırsat eşitsizliğinin gelir ve dolayısıyla servet adaletsizliğinin nedeni olduğu belirtilmektedir. Zengin babaların çocuklarının okuma oranının yüksek olduğu, dolayısıyla servetin sonraki jenerasyonda devamını sağladığı belirtilmektedir. Aynı zamanda babanın konumu da çocuğun iş bulmasında önemli faktör olarak gösterilmektedir. Yani, servetin önemli bir kısmının miras yoluyla (hem maddi varlık, hem de babanın networku ve konumu anlamında) edinildiğini de belirtelim.

Bir başka tespit de belli dönemlerde ülkeler arası eşitsizliklerin farklılık gösterdiği, bunun politika farklılıklarından kaynaklandığıdır. Şöyle ki; ABD’de son dönemdeki politikalar servet eşitsizliğini artırmışken, AB ülkelerinde daha makul bir seyir izlemiştir. Yine kapitalizme geçiş yapan Çin, Rusya ve Hindistan servet eşitsizliği en hızlı artan ülkelerin başında gelmektedir.

Yani, küresel eşitsizlik aynı sistem/politikalar devam ettiği müddetçe artarak devam edecektir.

**

Finansal varlıkların mülkiyetini kaydeden küresel bazda bir finansal sicil sistemi vergi kaçırma, kara para aklama yükselen servet eşitsizliğini ciddi şekilde azaltabilir.

Başta Kapital kitabının yazarı Thomas Piketty olmak üzere birçok iktisatçı ve politikacı servet eşitsizliğini azaltmak için servet vergisi önermektedir. Hatta bu oranın %2-3 arasında olabileceğini belirtmekteler. Aslında bu oranın, İslam’daki kırkta bir (yani yüzde 2,5) oranında olan zekata karşılık gelen bir servet vergisi anlamına geldiğini belirterek bitirelim.

Yorum Analiz Haberleri

Camiler Ermeni, Rum ve Yahudilere de satılmış
Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?