Dünya Esed’in Hapishanelerindeki Kadınların Çığlıklarına Sağır!

Beşşar Esed rejimi tarafından Suriye’de hukuksuz bir şekilde hapishanelerde tutulan kadınlar için dün yola çıkan Vicdan Konvoyu hakkında bilgi verdiği yazısında Özlem Albayrak, söz konusu hapishanelerde tutulan kadınlardan örnekler veriyor.

Özlem Albayrak tarafından kaleme alınan ve bugün Yeni Şafak gazetesinde “Suriyeli Kadınlar İçin Vicdan Konvoyu” başlığıyla yayımlanan yazıyı ilgilerinize sunuyoruz:

Peçesini açarak objektiflere poz verenlerden olmadıkları için; ataerkil baskı ya da din baskısı altında ezildikleri gerekçesiyle Batı’dan “kurtarılma talebi”nde bulunmadıkları için Batılı nazarların dikkatini çekmiyor, ama Suriye’de kadınlar 7 yıldır cinsel saldırıya, işkenceye uğruyor, hapishanelerde hukuksuz şekilde alıkonuyor. Ve bu durum, uluslararası hukuka göre savaş suçu ve insanlığa karşı suç niteliği taşıyor.

Suriye İnsan Hakları Ağı’na göre, Mart 2011’den Ocak 2018’e dek Suriye rejim güçleri tarafından Suriye zindanlarında tutulan 13 bin 581 kadın işkence ve tecavüze maruz kaldı. Geçen 7 yıl içinde gözaltına alınan veya zorla tutulan kadınlardan 6 bin 736’sı tespit edilebilmiş. Bunlardan 6 bin 319’u yetişkin, 417’si kız çocuğu. Bu kadınlardan en az 127’si hamileyken veya çocuklarıyla birlikte gözaltına alındı. Ayrıca resmi ve gayri resmi gözaltı merkezlerinde doğan en az 76 çocuk var.

Bu binlerce kadın, doğulu kadına biçilen “kıstasları” karşılamadıkları için, maruz kaldıkları işkenceleri savaş suçu veya kadın ve insan hakkı ihlali olarak tespit ederek dünyayla paylaşacak spot ışıklarından mahrumlardı. Yakın zamana kadar.

Geçtiğimiz günlerde, İHH, Özgür-Der, Memur-Sen, Hukukçular Derneği, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Ensar Vakfı gibi çeşitli sivil toplum örgütlerinin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, çeşitli aktivistler ve gazetecilerin, akademisyenlerin, kamusal ismi olan kimselerin desteğiyle “Vicdan Konvoyu” ismi verilen bir platform oluşturuldu. Platformun sembolü ise Suriyeli kadınları temsilen oyalı yazmalar oldu.

Bu kapsamda “Bir Dünya Kadın, Vicdanları Harekete Geçirmek İçin Vicdan Konvoyu’nu Yola Çıkarıyoruz” sloganıyla bir araya gelen Ruanda, Güney Afrika, Mısır, Tunus, Fas, Arjantin, Brezilya, Şili, Moğolistan, Malezya, Endonezya, Afganistan, Ukrayna, Irak, Filistin, Bosna, Doğu Türkistan, Çeçenistan ve Japonya gibi 55 ülkeden farklı din, dil, ırk ve kültürlerden oluşan kadınlar, otobüslerle Hatay’a doğru yola çıktı.

Dünyanın farklı şehirlerinden hareket eden ve yarın Suriye sınırında, Hatay’da bir araya gelecek olan kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Suriyeli kadınların acılarını ve feryadını dünyaya duyurmak için hep birlikte seslerini yükseltecekler. Bu eyleme neden destek vermemiz gerektiği sorusuna gelince... Cevap şu tanıklıklarda:

Majd Izzet al-Chourbaji: “Suriye’nin Dera kentinde yaşıyordum. 2013 yılında tutuklandım ve 7 ay Suriye zindanlarında kaldım. İşkenceden dolayı eşim hayatını kaybetti. Benim gözaltına alındığım günlerde annemi ve çocuklarımı da gözaltına aldılar. Bana işkence yapıldı... Suriye hapishanelerindeki işkence şu şekilde işliyor: Sizi zincirlerle duvara asıyorlar ve kendinizden geçene kadar demirlerle size vuruyorlar”.

Vedad Hamawi, gözaltında boruyla dövülmek, karnından tekmelenmek gibi şiddetli işkencelere maruz kaldı. Bunun sonucunda karnındaki bebeğini kaybetti.

Fatın Şimali, 1 Ağustos 2017 tarihinde Lazkiye şehrinde tutuklandı, üç hafta sonra ailesinin girişimleriyle salıverildi: “Soruşturmaya önem vermiyorlardı ve bana hiçbir suç isnat etmiyorlardı. Sadece abimin oğlu hakkında sorular soruyor, intikam ve zevk için beni dövüyorlardı. Ailem oradaki müfettişlerden birine büyük meblağda bir ödeme yaptıktan sonra beni serbest bıraktılar.”

İbtisam Lehham, 2017 yılının başında gözaltına alındı. 3 ay sonra sonunda serbest bırakıldı: “…Teftiş sırasında orada bulunan bir görevli benimle tartıştı. Beni başörtümü çıkarmaya zorladı… Onu kendimden uzaklaştırdım ve tutuklanmamın sebebini öğrenmek istedim. Bana vurdular, tek kişilik bir hücreye attılar. Darpla, elektrik vermekle ve şerefime ve namusuma iftira atmakla tehdit ettiler”.

Miyade Attal, Ocak 2016 tarihinde Şam’da tutuklandı, yaklaşık üç ay kadar orada kaldı. O süre boyunca çeşitli işkencelere ve hakaretlere maruz bırakıldı.

Suriye’de hapishanelerde işkence dışında cinsel istismarın da olduğunu söyleyen Suriyeli Avukat Dima Musa, “Suriyeli kadınların tümünün bir an önce serbest kalmaları, kendilerinden haber alınamayan kadınların da acil olarak nerede olduklarının ortaya çıkartılması ve insani yardım desteğinin sağlanması gerekiyor” diyor.

Eylem, tüm dünyada Kadınlar Günü olarak kutlanan 8 Mart sabahı, yani yarın Hatay’da sona erecek. Platformun sembolü olan 6 bin 536 adet oyalı yazma ise dünyanın dört bir yanından mahpus kadınlar adına Suriye sınırına taşınmış olacak. Umarım ses getirir, umarım bu ses sağır vicdanlara değebilir; Suriye’deki hapishane duvarlarını yerle bir edecek kadar gür olabilir.

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm