İslâm dünyasında dikta rejimlerinin halk desteğinden yoksun oldukları zaten biliniyordu. Bu gerçek son dönemdeki halk ayaklanmalarıyla daha da belirginleşti.
Bu rejimlerin üçlü sacayağı üzerine durduklarını söyleyebiliriz. Birincisi uluslararası emperyalizmin verdiği destektir. Bu destek hem silah teminiyle, hem karşıt direniş hareketlerini hedef alan medyatik faaliyetlerle, hem de ekonomik katkılarla sağlanıyordu. İkisi devam ediyor. Ancak son yıllarda ekonomik destekte epey düşme olduğu vakıadır. O yüzden son dönemde dikta rejimlerinin açığı kendi aralarında kapatmaları, varlıklı olanların olmayanlara vermesi için teşvik yapılıyor.
İkinci ayağı askerle polisten oluşan silahlı güçler ve onlara hedef belirlemede yardımcı olan istihbarat organlarıdır. Bu kurumlarda çalıştırılan kesimin rejime bağlı kalması için çeşitli etkenlerden yararlanılıyor. Birincisi sağlanan çıkarlar ve sistemin değişmesi durumunda bunları kaybedecekleri korkusunun kafalarına yerleştirilmesidir. Zevklerine hitap eden yaşayış biçimine izin veren sistemi kaybedecekleri ve benzeri korkuların da etkisi var.
Üçüncü ayağı ise söz konusu rejimlerin hükmettiği beldelere Yüce Allah’ın lütfettiği nimetlerden elde edilen ve halkların hayrına kullanılmayıp yeri geldiğinde sistemlerin ayakta kalmasını sağlayacak stratejik harcamalarda kullanılmak üzere bekletilen paralardır. Bu gelir kaynaklarının başında da petrolün yer aldığı biliniyor. Mısır’da dikta rejiminin geri gelmesi için kullanılan baltacıların, darbeye destekte tereddüt yaşamamaları için talepleri karşılanan askerî yetkililerin ve sistem hesabına konuşmaları istenen medya organlarının beslenmesinde ihtiyaç duyulan miktar söz konusu kaynaklardan temin edildi. Baltacılar vasıtasıyla yürütülen fitnenin kesintisiz sürmesi için gereken maddi desteğin bir yıl boyunca BAE’nde kurulan koordinasyon merkezinden aktarıldığı artık iyice açıklık kazanmış durumdadır.
Fakat dünya artık değişim sürecine girmiştir. Son dönemde özellikle Arap dünyasındaki toplumsal hareketlerin gündemi meşgul etmesi sebebiyle global ekonomik kriz kısmen gölgede kalmış ve biraz gidişat rayına oturmuş gibi görünüyor olsa da son bulmuş değildir. Hatta ABD’de yaşanan krizin gittikçe çetrefil hal aldığı ve askeri siyaseti de ciddi şekilde etkilediği anlaşılıyor. Ekonomik kriz bir anda her şeyin çökmesi anlamına gelmez. Ama bugünkü ABD’nin artık parayı ve ekonomik gücü dayatma ve baskı aracı olarak kullanma imkânından büyük ölçüde yoksun olduğu gibi askeri tehdit siyasetinin gittikçe bir balona dönüşmeye başladığı da gelişmelerle açıklık kazanıyor. Bu durumda halk direnişleri karşısında sürekli yıpranmaları sebebiyle devamlı kasalarına bir yerlerden para akmasına ihtiyaç duyan zulüm rejimleri ellerini bölgelerindeki yönetimlere uzatmak zorunda kalacaklar.
Suriye’deki direnişin ve Mısır’daki kitlesel mücadelenin girdiği yoldan geri döneceğini kimse sanmamalı. Çünkü böyle bir dönüşün her iki ülkedeki halk açısından da neye mal olacağı açıktır. Dikta rejimlerini ayakta tutmaya çalışan silahlı güçler adeta birer işgal gücü gibi hareket ediyorlar. Dolayısıyla onların tahakkümü altında yaşamanın kendileri için ölümden daha kötü olacağını düşünen halklar da direnmeyi tercih edecektir ki bugüne kadar maruz kaldıkları sınır tanımayan şiddete rağmen gösterdikleri kararlılık da buna delildir.
Suriye’de rejimin katliamları sürmekle birlikte direnişçilerin özellikle son dönemde elde ettiği başarılar ve rejim güçlerine vurduğu ağır darbeler dikkatten kaçmamalı. Mısır’da da cuntaya karşı kitlesel gösteriler ve eylemler kesintisiz sürüyor. Cunta Müslüman Kardeşler’in teşkilatını kapattığını söylerken bu hareketin başını çektiği özgürlük ve hak mücadelesinin sembolü Mısır’ın bütün şehirlerini kaplamış durumda. Üniversitelerin yollarına bile çiziliyor.
Zordaki zulüm rejimlerine kaynak temin eden yerel dikta rejimleri ise vaatlerini yerine getirmekte zorlandıkları için çeşitli ekonomik krizler kendini belli etmeye başladı. Bu da gösteriyor ki direnişin kaynağını oluşturan halk kararlılıkla yoluna devam ederken zulmün kaynağı yavaş yavaş tükeniyor. Dünya bir değişime gidiyor. Bunun önünün alınması mümkün değildir. Ama tabii ki çok kısa süre içinde olmayacak.
YENİ AKİT