Dündar-Gül Davasında Sona Doğru

Can Dündar ve Erdem Gül'ün yargılandığı davanın Yargıtay'daki MİT TIR'ları davasıyla birleştirilmesi talebini reddeden mahkeme, savcıya, mütalaasını hazırlaması için 6 Mayıs'a kadar süre verdi.

MİT TIR'larına ilişkin görüntüleri yayınladıkları gerekçesiyle haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün yargılandığı davanın 3. duruşması yapıldı.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada Can Dündar ve Erdem Gül hazır bulundu. Duruşma savcısı, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nde görülen MİT TIR'ları davasıyla bu davanın bileştirilmesini talep etti. Ancak mahkeme talebi reddetti.

Alınan beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme dava dosyasının esas hakkındaki mütalaasını (savcının dava ile ilgili karar öncesi görüşü) hazırlaması için duruşma savcısı Evliya Çalışkan'a gönderilmesine karar verdi. Mütalaa için bir sonraki duruşmaya kadar savcı Çalışkan’a süre veren mahkeme duruşmayı 6 Mayıs 2016’ya erteledi.

CHP Milletvekilleri Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker ile HDP Milletvekili Garo Paylan ve Osman Baydemir, eski CHP Milletvekili Süleyman Çelebi, DİSK eski Genel Başkanı Kemal Türkler'in kızı Nilgün Türkler, Gazeteci Yazar Hasan Cemal'in de aralarında bulunduğu grup, Gül ve Dündar'a destek vermek için adliyeydi.

MİT TIR'ları haberiyle başlayan soruşturma

Cumhuriyet Gazetesi 29 Mayıs 2015’te, Aydınlık gazetesinde 14 ay önce yayınlanmış olan MİT TIR'larına ilişkin haberi ‘İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar' manşetiyle yeniden vermiş, Suriye’ye giden MİT’e ait TIR'ların içinde mühimmat ve silah olduğunu duyurmuş, gazetenin internet sitesinde de bunlara dair görüntüler yayınlamıştı.

MİT TIR'larına ilişkin ilk haberi Aydınlık Gazetesi 21 Ocak 2014 tarihinde “İşte TIR'daki cephane” manşetiyle yayınlamıştı. Haberde “Adana’da durdurulan MİT’e ait 3 TIR'dan mühimmat çıktı. Aydınlık, arama fotoğraflarına ulaştı. TIR'ların insani malzeme değil, top mermisi taşıdığı belirlendi” denilmişti. Aydınlık'ın haberinde TIR'daki askeri mühimmatın kime gittiğine dair bir ibare yoktu.

Cumhuriyet’in haberinde silahların kime gittiği yönünde kesin bir ifade kullanılmamış ancak "Olaydan sonra hükümet, TIR'larla Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD’e) yardım için silah ve mühimmat taşındığı iddialarını ısrarla reddetti. Bu konunun soruşturulması taleplerini reddederken, skandalın ortaya çıkarılmasını sağlayan kamu görevlileri hakkında soruşturma açtırdı” ifadesi yer almıştı.

Hükümet, TIR'lara ilişkin görüntüleri Cumhuriyet’e ‘Paralel Devlet Yapılanması’ olarak devlet kayıtlarına geçen Gülen Cemaati’nin servis ettiğini, amacın Türkiye’yi uluslararası alanda zor duruma sokmak’ olduğunu düşünüyor. Can Dündar hakkında hazırlanan iddianamede de benzer görüşlere yer verildi.

Savcılık, daha sonra mahkemeye gönderdiği bir üst yazıda, 'Can Dündar'ın yayınladığı haberin gazetecilik faaliyeti ve basın hürriyeti kapsamında olmadığını, MİT TIR'ları haberinin 7 Haziran 2015 genel seçimlerinin hemen öncesinde yayınladığını, haberin 'doğrudan FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarından temin edilen maddi menfaat karşılığında örgütün nihai amacı doğrultusunda yayınladığını’ iddia ediyor.

Dündar ve Gül 26 Kasım’da ifade verdi

Haberin yayınlanmasından sonra Can Dündar hakkında soruşturma açıldı. Terörle Mücadele konusuna bakan savcılar tarafından yürütülen soruşturmada geçen yıl 26 Kasım’da Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün ifadesi alındı.

Erdem Gül başka bir haber için ifade verdi

Ancak Erdem Gül’ün ifadesi yazdığı başka bir haberden dolayı alındı. Erdem Gül, 11 Haziran 2015 günü “Kirli operasyon” başlığıyla yayınladığı haberde, "MİT’in IŞİD bayrağı dalgalanan Suriye’deki bir kampa cihatçı ve silah transferini organize ettiği" öne sürülüyordu. Haberde, transfer için kullanılan otobüslerin şoförleri olduğu iddia edilen kişilerin anlatımlarına da yer verilmişti.

İki isim de sorgularının ardından tutuklama istemiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Savunmalarında yaptıkları yayınların gazetecilik faaliyeti olduğunu belirterek serbest bırakılmalarını talep ettiler ancak mahkeme Dündar ve Gül'ün ‘silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek’, ‘devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etmek’, ‘devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklamak’ suçlarından tutuklanmasına karar verdi.

Darbeye teşebbüs suçlaması

Soruşturma 25 Ocak 2016’da tamamlandı. Dündar ve Gül hakkında iddianame hazırlandı. Dündar ve Gül’ün "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme", "Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama", "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen ya da tamamen engellemeye teşebbüs etmek" ve "Silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme" suçlarından cezalandırılması talep edildi. Yani iki gazeteci için 1 kez ağırlaştırılmış müebbet, 1 kez müebbet ve 30 yıla kadar da hapis cezası istendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MİT iddianamede ‘müşteki’ olarak yer aldı.

Anayasa Mahkemesi kararı ile tahliye

Savcılık ve mahkeme süreci devam ederken Can Dündar ve Erdem Gül avukatları aracılığıyla 6 Aralık 2015’te Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi ’25 Şubat 2016’da hak ihlali olduğu yönünde karar verdi. Anayasa Mahkemesi kararında ‘tutuklama kararı için gösterilen tek delilin yapılan haber olduğu, tutuklamanın da 'basın özgürlüğü bakımından demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü bir müdahale olarak kabul edilemeyeceği’ belirtti.

Karar Dündar ve Gül’ün yargılanacağı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Yerel mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda Dündar ve Gül’ün tahliyesine karar verdi.

Ev satışı iddiaları mahkemede

Anayasa Mahkemesi kararının açıklanmasına az bir süre kala 17 Şubat 2016’da dört avukat hakkında gözaltı kararı verildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen gözaltı kararı MİT TIR'ları ile ilgiliydi. İddiaya göre Can Dündar TIR haberini yaptıktan 15 gün sonra Fethullah Gülen ile bağlantılı bu avukatlara Ankara’daki villasını sattı. Savcılığın iddiasına göre haberi yapması karşılığında villası fahiş fiyata satın alındı. Savcılık geçtiğimiz hafta Can Dündar ile avukatlar arasındaki ev satışına ilişkin belgeleri İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ‘bilgilendirme’ amaçlı gönderdi.

Selahattin Günday / Al Jazeera

Gündem Haberleri

ABD'den Türkiye'ye "Hamas'a ev sahipliği yapmayın" uyarısı
10 Kasım dayatmasında yeni dönem: Törene katılmayan öğrenci için veliden savunma istediler
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: UCM'nin kararı "umut verici"
Orhan Miroğlu: Bilimsel düşüncenin önündeki en büyük engel Kemalizmdir
HÜDA PAR’dan İslam âlimi Şeyh Said için soru önergesi