Kenan Alpay’ın “Steril Plajlar, Çağdaş Sokaklar Kampanyasının Son Hedefi” başlıklı yazısının finalinde konuyla alakalı dikkat çekici birkaç tespit ve değerlendirmesi şöyle:
İktidar sınıflarının göz ve kulak zevkleri için, çağdaş ve laik toplum kriterleri için sadece plajlardan değil okullardan, devlet dairelerinden, hastane koridorlarından dahi kovalanmış bir halkın aynı muameleyi Suriyeli muhacir kardeşlerine reva görmeleri mümkün mü? Şebbiha zulmünden, Rusya ve İran katliamlarından, Amerika ve PKK saldırılarından kaçıp kurtulmuş Suriyeli muhacirlerin karşısına zabıtaları dikmek hangi akıl ve vicdanın işi olabilir? Bu söylemlerin artması yarın öbür gün Almanya’daki Neo-Nazi örgütlerinin Türklere ait apartmanları kundaklaması, saldırı ve cinayetler organize etmesi gibi bir takım şiddet dalgalarına sebebiyet verirse ne olacak?
Kimse hayal kurmasın, gereksiz yere öfkelenip depresyona girmesin: Suriyeli muhacirler ne kadar isteseler de Avrupa’ya geçemeyecekler çünkü denizleri aşamadıkları için cesetleri şu ya da bu sahile vuruyor. Suriye’ye de dönemeyecekler çünkü Esed-Rusya ve İran kampı da Amerika-Avrupa ve PKK kampı da hız kesmeden yıkıma, katliama, tehcire devam ediyorlar. Eğer Esed rejimi yıkılmaz ve PKK garnizon devleti engellenemez ise makul ve mecburi çözüm içeride ve hep birlikte olacak. Balkanlardan gelen Boşnak, Arnavut, Pomak, Tatar, Makedon kardeşlerimiz gibi veya Kafkaslardan gelen Çerkes, Abhaz, Azeri, Gürcü, Kabartay, Özbek kardeşlerimiz gibi zaman içinde onlar da bu topluma entegre olacaklar. Sabırla hukuki ve ahlaki zemini güçlendirmekte fayda var; toplum için de böyle devlet için de böyle bu mesele.
(…)