Dostlukta Hakikilik

ZEHRA TÜRKMEN

Gemisini kurtaran kaptan anlayışına veya ben-merkezciliğin yüceltilmesine bugün ekonomik ve siyasi liberalizm zemin oluşturuyor. Liberalizmin övdüğü bireycilik, haz ve zevkleri için yaşayan kişileri teşvik eder.  Bu kişiler “sınırsız özgürlük” algıları içinde müstağnileştikçe insani/fıtri özelliklerinden yabancılaşırlar. Kapitalist sermayedarların da demokratik diktatörlerin de en fazla hoşlandıkları kişiler, istişari ortak akıldan uzaklaşmış ve benliği için yaşayan tüketicilerdir.

Yabancılaşma yaşayan tüketici bireyler imkânlarını ve bedenlerini tükettikleri oranda destekçiler, dostlar ve arka çıkanlar bulabilirler.  Ama tüketim imkânları kısıldıkça ahirette karşılaşacakları yalnızlık ve azabı kısmen de olsa bu dünyada da tatmaya başlarlar.

Her insan sınırlıdır ve acizdir. Aynı zamanda kişi fıtri ve vahyi terbiyeden yabancılaşmış bir konumda güç kaybettiğinde veya dertlerine çözüm aradığında yalnız kalmaya adaydır ya da çaresizliğine çaresizlikler eklenir.

Tüketici birey olmaktan öte yaratılmışlığının farkında olan İslami şahsiyetler ise sevinçte ve kederde daha mutmaindirler. Zira onların hem yol gösterici ve dost olarak Yaratıcıları, hem istişari aklı önceleme niteliğini yaşatan iman kardeşleri vardır. Mü’minin kardeşlik ve dostluk arayışı kadar, her mümine de diğer müminlere karşı kardeşlik ve dostluk görevini yerine getirme sorumluluğu düşer.

"Vela" kökünden gelen veli kavramı yakınlık, yardım, işini üstlenme, destek verme, koruyup gözetme, sorumlu olma, yönetme anlamlarını içermektedir. Veli,  seven dost anlamına geldiği için aynı zamanda düşmanın zıddıdır. Bu nedenle de bir kimsenin başka bir kimseyi dost edinmesine veli denilmektedir.  İşleri idare edip,  halkın sorumluluğunu üzerine aldığı için vali kavramı da bu kökten türemiştir. Yetime sahip çıkıp, onun ihtiyaçlarını karşılayan kimseye ise, veliyyü’l-yetim denilmektedir. Taberi, veli kavramını yardımcı, arka, arka çıkan, destekçi, halif, dost, dostluk,  ensar, sırdaş gibi kavramlarla izah etmektedir.

Kur'an'ı Kerim’e baktığımız zaman veli kavramının iki şekilde karşımıza çıktığını görmekteyiz.

1-Beşeri münasebetlerde velilik.

2-Aşkın bir varlığı veli edinme.

Ancak biz bugün özellikle veli kavramının beşeri münasebetlerde velilik olan birinci kısım   üzerinde duracağız.

Beşeri münasebetlerde veliliği de üç başlığa ayırabiliriz.

a) Müminler birbirlerinin destekçisi, koruyup kollayıcısıdır.

“Kim Allah'ı, Peygamberini ve inananları veli edinirse bilsin ki, şüphesiz Allah'tan yana olanlar üstün gelirler.” (5/56)

b) Zalimler ve Kâfirler de birbirlerinin destekçisi, koruyup kollayıcısıdır.

“İnkâr edenler birbirlerinin velisidirler. Eğer siz birbirinizi veli edinmezseniz yeryüzünde kargaşalık, fitne ve büyük bozgun çıkar.” (8/73)

c) Müminlere kâfirleri veli/ koruyup kollayıcı, destekçi, velayetini teslim ettiği, yönetimine girdiği kimseler edinmek yasaklanmıştır.
“Ey İman edenler! Müminleri bırakıp kâfirleri veli edinmeyin. Allah'ın aleyhinize apaçık bir ferman vermesini mi istersiniz?” (4/144)

Rabbimiz özellikle Tevbe Suresi 71. ayetinde mümin erkek ve mümin kadınların birbirlerinin velisi olduğunu, birbirlerine iyiliği emredip kötülükten alı koyduklarını belirtmektedir.  Muhammed Abduh’a göre: Bu ayette belirtilen, mümin erkeklerle, mümin kadınların dostluğu yardımlaşma, kardeşlik ve sevgi dostluğunu kapsamaktadır.  Ancak yardımın pek çok yollar vardır. Mali, bedeni ve moral yardımı gibi...

Bu ve benzeri ayetlerde mümin kadınların, mümin erkeklerle beraber zikredilmesinin en önemli nedeni Kur’an’ın, kadının şahsiyetini, erkeğin şahsiyeti yanında İslam toplumunda kökleşmesini sağlamaktır. Kadın ve erkeğin aynı sorumlukları taşıdıklarına, özellikle de iyiliği emredip, kötülükten alıkoyma yani toplumun faydasına olan her alanda ve her konuda erkekle kadının bir dayanışma, birbirlerine destek ve yardımlaşma içerisinde olduğuna işaret etmektedir.

Yani sanılanın aksine Kur’an-ı Kerim, kadın ve erkeği hiçbir zaman karşı karşıya getirmemiş, tam aksine birbirini bütünleyen, birbirini destekleyip eksiklerini tamamlayan iki unsur olarak görmüş ve bunu da veli kavramıyla izah etmiştir.

Ve Rabbimiz birbirinin velisi olan mümin ve mümine insanlardan güzel davranışta bulunanları Adn Cennetine girmekle müjdelemektedir. 

Bu nedenle Rabbimizin rızasına mazhar olmak ve Adn Cennetine talip olmak,  aramızdaki işlerimizi birbirimizin dostu, yardımcısı yani VELİSİ olduğunu bilerek yapmanın diğer bir adıdır. 

Ve unutmayalım ki Allah da müminlerin velisidir.

“Bizim velimiz sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge, sen bağışlayanların en hayırlısısın.” (7/155)