Hiç Kimse Layüsel Değildir
Hatasız kul olmaz, hatasız dost arayan dostsuz kalır da demiş eskiler. Her ikisi de özlü güzel sözler. Demek ki ne kendimizi hatasız göreceğiz, ne başkalarından hatasız olmalarını bekleyeceğiz, ne de birilerinin hatasız olduklarını düşüneceğiz.
Kur’anı Kerim’de Davut, Süleyman ve Eyüp (as)’ın imtihanlarından ve hatalarından, Yunus (as)’ın kavmini terk etme suçundan, peygamberimizin bazı içtihadi hatalarından bahsedilmiştir. Elbette peygamberlerin hataları Yüce Allah tarafından vahiyle düzeltilmiştir, peki peygamber olmayanların hatalarını kim düzeltecek? Elbette ehil Müslümanlar.
Peygamerimizin Dünyevi İctihatları Ashabınca Eleştirilmiştir
Kaldı ki peygamberimiz vahiy almadığı bazı hususlarda, hem de güzide ashabından bazıları tarafından eleştirilmiştir. Hatta bu konuda aşırı gidenler bile olduğu, Hudeybiye anlaşması esnasında sahabenin çoğu ve özellikle Hz. Ömer tarafından, üstelik içerik ve üslup açısından hatalı olarak sert bir şekilde eleştirildiği, buna karşı peygamberimizin öfkelenmediği bilinmektedir.
Münafıklar ve kalpleri marazlı olanlar ise, peygamberimizin içtihatlarını değil, işlerine gelmediğinden vahyi ve vahyi emirleri, zanni değerlendirmelerde çirkince eleştirirlerdi ve bu tipler Kur’anda çok sert bir şekilde kınanmışlardır.
Münafıklar ile kalpleri marazlı olanlara karşı Kur’andaki bu sert eleştiriler, haklı eleştirilerinden dolayı değil, ayetleri eleştirmelerinden, art niyetlerinden ve zanni değerlendirmelerinden dolayı idi. Hülasa demek ki peygamber için bile yapılsa iyi niyetli ve ilmi verilere dayandığında eleştiri olumlu görülmüştür.
Yandaş Medya Dökülüyor
Eskiden candaş medyadan çekerdik, şimdi yandaş medya candaşları aratmıyor. Hani meşhur misaldir, ayı ile arkadaş olan bir kişiyi, ayının iyilik yapayım diye başındaki sineği kovmak için kaya ile sineğe vurayım derken başını ezerek öldürmesi gibi, yandaş medyada bu ayıdan hiç aşağı kalmıyor.
Elbette Arınç ve diğerlerinin son çıkışlarını doğru bulmuyor, görebildiğimiz kadarıyla nefsaniyet ve enaniyet kokan (arkasında başka şeyler var mı şimdilik bilemiyoruz) bu çıkışlardan aşırı derecede rahatsız oluyoruz. Lakin yandaş medyanın özellikle Arınç olmak üzere bu kişiler hakkındaki yayınları ise, zaman zaman tiksinti verici düzeylerde seyrediyor.
Bu Ne Vefasızlık
Peygamberimizin en önemli üstün ahlaki özelliklerinden birisi de vefası idi. İlk eşi Hz. Haticenin dostlarını ölümüne kadar el üstünde tuttuğu, kendisiyle bir şekilde ilişkisi olan herkesi ölümüne kadar ilgisini sürdürdüğü bilinmektedir.
Aynı vefanın Erdoğan’da da olduğunu gösteren işaretlere tanık olduğumuz gibi, bazı olaylar bize bu ne vefasızlık dedirtecek cinsten.
Diriliş Postası
Hakan Albayrak Erdoğan’ı biraz eleştirdi diye Diriliş Postasından ayrılmak zorunda kalışı ve ardından Diriliş Postasının çizgisini ve önemini kaybetmesi gerçekten çok acı ve üzücü, çok ciddi bir mevzi kaybıdır. İlle de damat takıntısını biz anlayamıyoruz. Belki de gerçekten o makama herkesten layık biridir, amma her layık olan layık olduğu makama gelebiliyor mu ki?
Dost acı söyler demişler, dost bazen yanlış eleştiride bulunabilir ama, dostun iyi niyetli yanlış eleştirisi, düşmanın kötü niyetli doğru eleştirisinden yeğ tutulmak gerekir.
Mahçupyan Ve Göktürk Meselesi
Yandaş medya ve AK Parti ileri gelenlerinin bile afalladığı 17/25 Aralık darbe sürecinde paralel medyanın yayın organlarında tarafsız tutumlarıyla, yandaş medyadan daha fazla darbenin karşısında etkili oldular. Elbette dünya görüşlerine ve tüm fikirlerine katılmıyoruz ama, bu güne kadar nerede olurlarsa olsunlar kimliklerini ve kişiliklerini kaybetmediler ve bunun bir neticesi olarak o süreçte candaş medyadan kovuldukları gibi, bu günde maalesef yandaş medyadan kovuldular.
Bu iki isim salt vefa gereği böyle bir muameleyi hak etmemeleri bir yana, doğrusu atılmalarına sebep olan duruşları da doğru duruşlardı ve yapıcı eleştirilerdi.
Doğrusu ille de Yiğit, ille de Bağış, ille de Binali ısrarını anlamakta zorlanıyoruz. Şaibeli isimlere bu kadar prim verilmesi, onca şaibeye rağmen oralarda tutulmalarının hikmetini kavrayamıyor, bu şahısların bulundukları konumlara uygun evsafta şaibesiz isim kıtlığı mı var diye düşünüyoruz?
Göçmenleri Kullanma
Doğrusu Erdoğan’ın eleştirilecek yönleri sadece eylemleri değil, bazı söylemleri de ciddi manada eleştiriyi hak ediyor. Mesela Leyla Zana ile görüşme ön şartı olarak bizzat kendisinin eleştirmesi gereken yemini bahane etmesi çok nahoş, pragmatist bir çıkıştı ve onun delikanlılığına hiç yakışmıyordu.
Yine muhacirleri Avrupa’ya bir tehdit olarak kullanması da hiç hoş olmayıp, 5 yıllık Suriye kıyamındaki ahlaki tutumunu zedeler nitelikte idi. Kendisinin de vicdanen kabullenmeyip güncel siyasetin bir enstrümanı olarak kullandığını düşündüğümüz bu çıkışlar hem kimliğini zedeliyor, hem de orta ve uzun vadede çok ciddi zararlar verecek nitelikte.
Gururlanma Padişahım, Senden Büyük Allah Var
Kur’an sadece kafirleri ve günahkarları değil, sık sık sahabeyi ve bazen de peygamberimizi uyarmış ve eleştirmiştir. Uyarısızlık (inzar) ve eleştirilmezlik insanlar için çok ciddi bir tehlike olup, insanlara eleştirenler ve uyaranlar değil, övenler zarar verir.
Bu hikmeti kavradıklarından olsa gerektir, eskiden bazı padişahların adam tutup, günde birkaç defa gururlanma padişahım senden büyük Allah var diye nida ettirdiği rivayet edilir. Günümüzde de başta Erdoğan olmak üzere AKP üst yöneticilerinin buna ihtiyacı olduğu açık olmasına açıkta, etraflarında buna yapabilecek babayiğitler yok gibi görünüyor.
Anlaşıldığı kadarıyla etraflarında (mugarrebundan) olanlar daha ziyade siz daha iyi bilirsiniz efendim diyerek günü (ve menfaatlerini) kurtarma derdindeler yada bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla susmayı tercih ediyorlar. Zira başta Erdoğan olmak üzere AKP üst yöneticilerinde bir eleştirilmezlik, denetimsizlik ve uyarısızlık emareleri görülüyor.
Alt kesime gelince, daha önce AK Partiyle ilgili bir yazımızda belirttiğimiz üzere, alt kesim zaten dökülüyor, partide altı tophane üstü şişhane vaziyeti var, bu nedenle alt kesimi eleştirmek bile boş bir uğraşı.
Erdoğan’a Düşen Vazife
Nasıl ki Osmanlı Ocakları denen ne idiğü belirsiz hareketten beri olduğunu resmen deklare etti ise, başta yandaş medya olmak üzere kendisine ayı misali dost olan ve münafıkça dost görünen herkesten beri olduğunu da deklare etmelidir.
Kendisi adına iyi niyetle ama ahmakça, yada kendine yaranmak amacıyla münafıkça yapılan yanlışları tasvip etmediğini açıkça ortaya koymalı, bu tür konularda adaletli ve vefalı davranmalı, kendi aleyhine bile olsa yanlıştan taraf olmadığı gibi, eğer taraf değilse bunları açıkça ortaya koymalıdır.
Aksi halde düşmanların yapamadığını ahmak dostlar yapacak, ona iyilik yapayım derken başını taşla ezeceklerdir.