Ödüllü bir sinemacı olan Cemie Doran, Suriye’de 6. yılını bitirmek üzere olan savaşın nasıl başladığını belgeleme adına önemli bir çalışmaya imza atmış. Doran, dünya kamuoyunda savaşın başlangıcına dair hâkim olan görüşlerin kendisini buna ittiğini söylüyor. Batı’da, Rusya’da ve dünyanın geniş bir kesiminde konuştuğu pek çok kimsenin savaşın IŞİD ya da başka aşırı görüşlü militanlarca rejime karşı saldırı şeklinde başladığını zannettiklerine dikkat çekiyor.
Belgeselde Suriye’nin Ürdün sınırındaki Der’a şehrinde devrim ateşinin fitilini yakan olayın faili olarak kabul edilen Muaviye Siyesne’nin hikâyesi merkeze alınarak süreç anlatılıyor. Henüz 14 yaşında 7. sınıf öğrencisi olan Muaviye, Şubat 2011’de bir grup arkadaşıyla Tunus ve Mısır’daki ayaklanmalardan ilhamla okul duvarına bir gece Beşşar Esed’in iktidarının da devrilmesi gerektiği anlamında “Doktor, Sıra Sende!” yazarlar. Kısa bir süre sonra istihbarat bu olayın peşine düşer ve Muaviye ile arkadaşlarının yazıyı yazdığını tespit eder. Bir gece 3 arkadaşıyla birlikte apar topar evlerinden alınıp götürülürler ve tam 45 gün ağır, vahşi, zalimce işkencelere uğratılırlar.
Çocukların âkıbetini öğrenmek için harekete geçen Der’a’lı eşraftan bazı isimlere şehrin Baas partili yöneticisi “Çocukları unutun, eve gidip yenisini yapın, eğer siz beceremiyorsanız karılarınızı buraya gönderin, size biz yardımcı oluruz!” şeklinde aşağılık bir cevap verir. Bu çirkinlik protesto ile karşılanır. Cuma namazından sonra sokağa çıkan halk tepkisini dillendirir. Önce barışçıl protestolar şeklinde başlayan olaylar rejimin katliamlar yaparak olayları bastırma çabası üzerine dalga dalga büyür ve ülkenin tamamına yayılır.
Belgesel, Der’a merkezli olarak devrim sürecinin nasıl geliştiğini ortaya koymakta. 2013’te babasını bir hava saldırısında kaybeden Muaviye, bugün Özgür Ordu bünyesinde savaşmakta. Bu süreçte ayağından yaralanmış. Belgeselde öldürülen genç bir arkadaşının mezarını ziyaret ederken “Yarın da arkadaşlarım benim mezarımı ziyaret etmeye gelecekler, biliyorum.” diyor.
Filmde direnişçilerin silah üretme çabalarından, sivil savunma görevlilerinin çocukları patlama ve yangınlara karşı eğitmesine kadar artık günlük hayatın parçası hâline gelmiş pek çok konuya değiniliyor. Yine tüm zorluk ve hüzünlere rağmen direnişçilerin düzenledikleri düğün eğlencesiyle umudu canlı tutmaya çalışmalarına da yer veriliyor.
Gerek Muaviye gerek görüşülen diğer direnişçiler barışçıl tepkiler ve basit taleplerle başlayan protestoların rejim tarafından vahşice bastırılmaya çalışılmasının ülkeyi harabeye çevirdiğini söylerken, böyle bir sonucun ortaya çıkacağını kimsenin bilemeyeceğini vurguluyorlar. Ve son olarak Suriyeli direnişçiler ve siviller ödenen bedellerin ağırlığına rağmen özgür bir geleceğin kendilerinin hakkı olduğunu ve inşallah buna ulaşacaklarını vurguluyorlar.
İngilizce olarak yayımlanan bu belgeseli okuyucularımızın ilgisine sunuyoruz:
Kaynak: Haksöz Haber, Al Jazeera