Doğu da Batı da Allah’ındır

Abdurrahman Dilipak

Hatırlarsanız, ABD Irak’a girerken Türkiye’ye Patroitler yerleştirilmişti. Sonra ne oldu? Hiiç. Geldiği gibi gitti. Şimdi ABD, Ankara’yı, ülkeye savunma kalkanı kurmak için sıkıştırıyor..

Bize saldırı nereden, kimden gelecek? Rusya’dan mı? Artık Rusya ile NATO’da müttefiğiz. Çin’den mi gelecek saldırı, İsrail’den mi?. Kim saldıracak bize?.  Çin’le Doğu Türkistan, Hindistanla Keşmir sorununu kaşıyarak bizi yalnızlaştırmak isteyenlerin oyunlarına gelmemeyi öğrendik artık. Konuşarak bu sorunları çözeceğiz. Suriye ile çözdüğümüz gibi. Batının tehdit algılamasının adresi belli; İran.. Bu politikalar da aslında NATO ve ABD’nin çıkarlarına hizmet eden şeyler değil. İsrail ve Siyonist lobinin taktik girişimleri bunlar..

ABD’nin tehdit algılaması ve erken uyarı sistemlerinin bölgede nelere mal olduğunu çok iyi biliyoruz.

Geçen gün Ahmedinejat’ın Lübnan ziyareti sırasında İsrail tarafından gelen bir haber vardı: İsrail’de Milletvekili Arye Eldad, bugün Lübnan’a gelen İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın, İsrail sınırında ateş alanına girmesi halinde öldürülmesini istiyordu..

Türkiye’nin en sorunlu komşusu bugün İsrail.. Gazze gemisi ile ilgili hâlâ özür dilemedi ve tazminat ödemeyi de kabul etmedi. Konu Lahey’e götürülüyor. Yani resmen İsrail ile mahkemelik oluyoruz..

İsrail’in Genelkurmay’da özel odası olduğu konuşuluyor. Terörün arkasında İsrail’in olduğu iddiaları var. Yani bir yandan MOSSAD ile örtülü bir savaş var aramızda. Hatta MOSSAD MİT Müsteşarını hedef gösteren açıklamalar yapabiliyor.

Eskiden Ankara ile Telaviv arasında su sızmazdı. Askeri alımlar, ortak tatbikatlar, istihbarat işbirliği, her alanda ileri derecede işbirliği sözkonusu idi.

Ankara’nın Pekin ile kurduğu sıcak ilişkiler, bu çevrelerin hiç hoşuna gitmedi.. Oysa onlar, Türkiye’yi, bir zamanlar soğuk savaş döneminde Rusya’ya karşı kalkan olarak kullandıkları gibi, bugün de Çin’e karşı kalkan olarak kullanmak istiyorlar..

Halbuki, Bağdat Paktı’nı, RCD’yi kendileri yönetirken hiçbir sorun yoktu. Bugün Türkiye bu bölgede etkin bir diplomasi faaliyetine girince, rahatsız olmaya başladılar..

Onlar hâlâ Türkiye’yi ucuz asker deposu, pazar, hammadde deposu, sıçrama tahtası olarak kullanmak istiyor. Bir de kalkan, paratoner gibi bir şey..

Townsend, Washington’daki Dış Basın Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında bir soru üzerine, ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin, Avrupa’ya kurulması planlanan füze savunma sistemi konusunda önceki yönetimin benimsediği modelde yeni düzenlemeye giderek, “aşamalı uyarlanabilir yaklaşım” (Phased Adaptive Approach) geliştirdiğini hatırlattı.

Batılılar bir yandan Türkiye’ye yeni füze rampaları konuşlandırmak isterken, Rusya da askeri üssün komutasında yer almak istiyor.. Türkiye aslında kendi füze savunma sistemini kurabilir.. Her türlü altyapıya sahibiz.. Ve eğer bu konuda uluslararası bir koalisyonun denetimi gerekiyor ve Türkiye’ye yabancı askerler gelecekse, Türkiye’nin de aynı şekilde o ülkelerde askeri üs ya da tesis bulundurması ve bizim de orada asker ve savunma sistemi bulundurmamız gerekir. Yani bu konuda mütekabiliyet sistemi uygulanmalı.

Türkiye ne tek başına Doğu, ne de Batıya ait. Sonuçta Doğu da, Batı da Allah’ındır..

Türkiye Batının korkuya dayalı, askercil planlarına destek vererek değil, bölgede güçlü, saygın bir ülke olarak ekonomik ve kültürel ilişkileri geliştirerek barış yapıcı bir rol oynayabilir.. Tabiatın ve kültürel mirasın korunması, insani gelişmişlik düzeyinin yükseltilmesi adına Türkiye’nin farklı bir rol ve misyon üstlenmesi gerekir..

Türkiye Batının saldırı üssü, tramplen tahtası değildir ve olmamalı.. Eğer Türkiye bu misyonunu başka ülkelere ciro edecek olursa, bu Türkiye için de, bölge için de, dünya için de bir felaket olur. Batı da bu askercil, kışkırtıcı ve tehditkâr politikaları ile Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olur.

Yeni bir dünya kuruluyor ve Türkiye tarih sahnesinde yerini alıyor. Batının bu gerçeği görüp, ona göre hareket etmesi gerek. Dünya eski dünya değil artık. Selâm ve dua ile..

YENİ AKİT