Dogmatik Strateji: Türkiye Girmesin, İran Çıkmasın

İran’ın Suriye’deki askeri varlığı Batı hatta İsrail açısından teminat kabul ediliyorken tersine Türkiye’nin askeri varlığı değil siyasi ve insani desteği dahi ölümcül düzeyde tehdit olarak algılanıyor.

KENAN ALPAY yazdı:

Suriye’de Esed rejimini ayakta tutmak adına sürdürülen yıkım ve katliamlarda İran’dan daha çok pay sahibi olan bir ülke daha var mı? İran’ın Suriye’deki askeri varlığına paralel bir biçimde işleyen Hizbullah ve bölge ülkelerinden toparlanıp getirilen Şii milislerin derinleşen işgali anlaşılan hiç kimseyi rahatsız etmiyor. İran’ın küresel sistemin dışında olduğu, anti-emperyalist bir çizgiyi temsil ettiği masalı kimilerince anlatılsa da Suriye’deki İran askeri varlığı hemen hepsini şiddetle yalanlıyor.

AB ve ABD işlediği bütün suçlara rağmen Suriye’de Esed rejiminin devamından yana politika izliyor. P5+1’in İran’la devam eden nükleer müzakereleri Afganistan ve Irak’tan sonra Suriye’de de Batı-İran ortak paydasını teyit ediyor. Mezhepçi ve etnik temelde tırmandırılan İran dış politikası Batı’yı tedirgin etmek bir tarafa güven telkin ediyor.

AB ve ABD, İran’ın Suriye ve Irak’taki askeri varlığından, Sünni topluma karşı rejimle birlikte giriştiği katliamlardan, işkence ve tehcir politikalarından son derece memnun. Memnun çünkü İran, İslam coğrafyasında hem Sünni-İslamcı başkaldırının önünü kesiyor hem de Türkiye’nin Batı’dan bağımsızlaşan siyasetini bloke edip abluka altına almaya çalışıyor.

NATO’nun Eski Dostu, Yeni Düşmanı

Suriye’deki katliamları engellemek, harabeye çevrilen şehirleri korumak, giderek büyüyen mülteci problemini gidermek için AB ve ABD’nin ortak askeri gücü NATO’nun elbette hiçbir teklifi yok. Aksine Türkiye’nin öteden beri uçuşa yasak bölge oluşturulması ve tampon bölge kurulması yönündeki bütün teklifleri boşa çıkarıldı. AB başından beri Esed muhaliflerine silah ambargosu uyguluyor.

Mesela İngiltere gelecek üç yıl içinde sadece ve sadece Suriyeli 800 mülteciyi kabul edebileceğini vaat ediyor. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın ifadesiyle “Suriye ve Irak gibi çatışma bölgelerinden kaçarak AB dışındaki ülkelere giden maksimum 20 bin göçmenin kabul edilebileceği” tartışılıyor. Kullanıma uygun olmadığında Batı ne katliamlarla ne de tehcir politikalarıyla ilgileniyor. Türkiye’nin güvenli bölge oluşturma yönündeki bütün talepleri kimi umursamaz söylemlerle kimi de açık-örtük tehditlerle boşa çıkarılıyor. Bu şekilde altından kalkılması mümkün olmayan insani ve mali faturayı kabarttıkça kabartmaktadır Batı. (…)

YAZININ DEVAMI >>>

 

Yorum Analiz Haberleri

Birilerinin aklına kadınlar sadece Müslümanlar iktidar olunca geliyor...
İdeolojik anlatısı çöken İran, Suriye'de en büyük kaybedendir!
Suriye'deki gelişmelere "şerhli" yaklaşmak Suriyelilerin sevincini hafife almaktır!
Mahmud Abbas'ın ihaneti zilletini artırmaktan başka bir işe yaramadı!
Gerçek bir lider, ‘övgü, yergi ve tehdit'lerle aslî hedefinden sapmaz!