Doğan saldırılarının arkasında ne var?

Ali İhsan Karahasanoğlu

Önceki gün A.Hakan’ın yazısını okurken, Emin Çölaşan’ın yazısını okuyorum sandım bir anlığına.

Çölaşan yazardı o türden yazılar: “Sahtekârlar, yalancılar, üçkâğıtçılar...

Vesaire...”

Çölaşan’a tekme atılıp, işi bitirilince, şimdi A.Hakan’ı öne çıkardılar...

Yazarların ismi farklı ama, ifadelerine bakın, birbirinin aynısı.

İkisinin de derdi, mütedeyyin insanlar...

İkisinin de tarzı, fikirle değil, küfürle dikkat çekmek...

Hani “A. Hakan” ismini çıkarıp, “Emin Çölaşan” yazsanız, hiç kimse “Bu yazı, Çölaşan’a mı ait acaba” diye sormaz... Aslında o tür yazıları, ne Emin Çölaşan yazıyor, ne de Ahmet Hakan!..

Yazdırılıyor o yazılar... İş; menfaat eksenli, samimiyetten uzak olunca da, ayakları birbirine dolanıyor..

Örneğin son yazısında, A.Hakan, bize “sahtekâr” suçlamasında bulunuyor...

Allah’ın işine bakın ki, tam da o suçlamayı yaptığı konuda, aslında kendi patronu sahtecilik olarak nitelenebilecek bir iş yapmış... O bize “sahtekâr” deyince, biz ülke gündeminin yoğunluğu içinde yazmadığımız bir olayı, onlara cevap verirken zorunlu olarak anlatıyoruz... A. Hakan bize suçlama yaparken, kendi patronunun; borçlu olmayan bir gazeteciyi, nasıl borçlu gibi gösterdiği olay deşifre oluyor...

Ama utanmazlar bunlar... Ertesi günü kaldıkları yerden devam ederler...

Yine de ben bir hatırlatma yapayım... Türkiye, eski Türkiye değil artık... Hakkını arayan insanlar var bu ülkede... Kafasına vurulduğunda, sesini çıkarmayanlar değil, kafasını kaldırıp, kafasına vurulmasının hesabını soran insanlar var artık bu ülkede...

Ve artık sizin küfürlerinize, sessiz kalmayacağız... Hesabını soracağız o küfürlerin!..

Hakkımızı arayacağız, hakkımızı alacağız... Bu noktada, bir örnek vereyim size.. Geçtiğimiz hafta, bir Yargıtay kararı gelmişti gazetemize... O kadar yoğunduk ki, haber bile yapamadık, kararı, attık dosyasının içine...

Neyle ilgiliydi karar? Aydın Doğan’ın, 22 Temmuz’da CHP’den milletvekili seçilen Şahin Mengü aracılığı ile açtığı bir davada, verilen tazminatla ilgili idi.

2004 yılında Vakit’te bir haber yayınlanmış: “Aydın Doğan, niye saldırıyor” demişiz..

Sonrasında da, saldırının sebeblerini sıralamışız.

Saldırılanlar kimmiş? AKPartili bakanlar. Özellikle de o günlerde, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım! Bir “hızlı tren”den saldırıyorlar... O haberler daha bitmeden, “Bakanın eşi masada yoktu” haberiyle saldırıyorlar...

Türkiye’nin tek sorunu, Binali Yıldırım’ın eşinin, bürokratlarla aynı masada oturup oturmaması sanırsınız...

Pireyi deve, deveyi pire yapanlar, saldırıyorlar ha saldırıyorlar.

Biz de bu saldırıların muhtemel arka planını yazmışız.

“Doğan Grubu, artık THY uçaklarının sigortalama işini alamıyor” demişiz.

Gerçekten de, önceki yıllarda hemen hemen tek tercih, Doğan Grubunun Ray Sigortası imiş.. Yıllarca Ray Sigorta, THY’nin sigorta işlerini yürütmüş...

Ama AKParti iktidara geldikten kısa bir süre sonra, serbest ihale sistemine geçilip, “kim daha uygun teklifte bulunursa o alır ihaleyi” noktasına gelinmiş...

Sigorta işi de, Ray Sigortanın elinden gitmiş.

Aynı haberimizde ikinci bir bilgi daha var... THY’nin SKYLIFE dergisini, önceki yıllarda Doğan Grubu hazırlıyormuş..

Bu da yine, serbest ihale sistemi ile birlikte, Doğan Grubundan çıkmış.

Haberimizde bunlar belirtiliyor ve Doğan Grubundaki, Ulaştırma Bakanı aleyhindeki, programlı saldırının sebebleri okuyucuya aktarılıyordu...

Emekçilerin, dar gelirlilerin haklarını korumak adına CHP’den milletvekili olan Şahin Mengü’nün, Türkiye’nin en zenginlerinden Aydın Doğan’ı savunduğu bu davada, yerel mahkeme aleyhimize karar verdi... 6 milyar liranın, Aydın Doğan’a verilmesini hüküm altına aldı... Temyiz ettik. Yargıtay kararı bozdu...

Yargıtay şöyle dedi: “Davaya konu edilen yayında, ‘Aydın Doğan niye saldırıyor’ başlığı ve ‘Doğan’ın elinden çıkan işler’ alt başlığı altında; Doğan Grubuna ait yayın organlarının Ulaştırma Bakanı’nı hedef alarak yayın yaptıkları, bunun nedeninin de, yıllardan beri Doğan Grubunun sigorta şirketi tarafından THY’nin sigortalandığı halde, bu yıl bu işi başka bir sigorta şirketinin alması ve THY’nin yolcularına sunduğu SKYLIFEdergisinin, davacının elinden çıkmasının olduğunun belirtildiği görülmektedir. Dava konusu yayının açıklanan içeriği ve yukarda belirtilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde yayının eleştiri sınırları içinde kaldığının kabulü ile davanın tümden reddi gerekirken...”

İşte böyle... Saldırıların arkasında menfaatin yattığını, bu karardan daha güzel ne izah eder ki! A.Hakan gibiler istedikleri kadar gizlemeye çalışsın, Yargıtay bile gördü bu gerçeği!

Vakit gazetesi