Doğan lehine çıkan kararın özeti!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Ben size temel verileri vereyim, siz bu işte bir anormallik olup olmadığına karar verin.

Doğan Grubu, İstanbul Vergi Mahkemelerinde toplam 50’ye yakın dava açıyor.Bunların içinde en önemlilerinin 9 tanesi aynı mahkemeye düşüyor.. Yani İstanbul 6.Vergi Mahkemesi’ne.
Bunda bir anormallik yok, her şey gayet normal deniyorsa, bize de eyvallah demek düşer...
Devam ediyoruz..
6. Vergi Mahkemesi’nin 3 hakiminden birisi, Doğan Grubu’nda çalışan 3 kişinin akrabası. Doğan Grubu’nda çalışan, işten ayrılıp sonra daha yüksek maaşla işe başlatılan kişinin kuzeni olan hakim karar veriyor. Hakimin kuzeninin eşi de, yakın tarihte genel yayın yönetmeninin övgüleri ile Milliyet’ten daha fazla satan Hürriyet’e transfer oluyor..
Bir tane daha akraba var ama.. Geçelim..
“Gayet normal işler bunlar. Dümdüz bir iş bu” diyorsanız. “Pekala, öyle olsun” diyor geçiyorum.
6. Vergi Mahkemesi’nin hakimlerinden birisi, topu topu 2.5 yıllık hakim.. Temmuz 2007’de stajı tamamlanıp, ilk kurasını çekmiş.
Tesadüf bu ya.. İstanbul’a çıkmış, annesi de uzun yıllar İstanbul’da görev yapan hakim adayımızın ataması..
Devlet, iki vatandaş arasındaki 5 milyara kadar olan ihtilafları çözmek üzere Sulh Hukuk Mahkemeleri kurmuş. Hakimlerin ilk görev yerleri, genelde Sulh Hukuk Mahkemeleri olur.
“Ufak tefek işlerle göreve başlasınlar, sonra daha yüksek meblağlı davalara bakarlar” diye düşünülmüş..
Ancak devlet bir kural daha koymuş, Sulh Hukuk’tan da başlasanız, öyle İstanbul, Ankara gibi büyük illerden göreve başlamak yok.. Çünkü büyük illerdeki ihtilaflar, daha girift olur. Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nden göreve başlar hakimlerimiz.
Ama aynı devlet; kendisi ile vatandaşlar arasındaki katrilyonlara varan ihtilafları çözecek olan hakimleri belirlerken (Vergi Mahkemesi Hakimleri), kurallarını tam koyamamış. Bir hakim adayı, stajını bitirir bitirmez, lop diye büyük illere atanabiliyor ve büyük illerdeki katrilyonluk ihtilaflarda karar verme noktasındaki 3 hakimden birisi olabiliyor.
Bu açıklayıcı bilgiden sonra tekrar soralım, “1 katrilyona yakın vergi ihtilafında, 2.5 yıllık bir hakimin karar verme noktasında olması, sizce normal mi?”
Hatta hakimin 1 katrilyonluk dosyayı ilk ele aldığı tarihi dikkate alırsak, kararı verecek hakimimizin tecrübesi 1.5 yıl!
Normalse, normaldir.. Ne diyebiliriz ki?..
Bir veri daha aktaralım..
Önemli bir şirkete, çok büyük miktarda ceza kesiliyor. Bu cezaya karşı dava açılıyor. Davada mahkeme heyetindeki üyeler için redd-i hakim talebinde bulunuluyor. Cumhuriyet tarihinde ilk defa vergi dairesi, mahkeme heyetine güvensizliğini ifade ediyor..
Tüm bunların sonunda nihai karar veriliyor..
Ama bu aşamaların hiçbirisinde, hiçbir dilekçe basına intikal etmiyor. Ne ceza kararı, ne dava dilekçesi, ne redd-i hakim dilekçesi.. Ne de nihai karar..
Devlet sırrı gibi korunuyor tüm dilekçeler..
Oysa gizlilik kararı olan belgeler bile, medyada nasıl yer alıyor, görüyorsunuz. Sıra Doğan’ın davasına gelince, ne hikmetse herkes ketum bir tavra bürünüyor..
Bunu da geçelim..
Bir başka örneği var mı bilmiyorum ama, İstanbul Baro Yönetim Kurulu Üyesi Tayfun Aktaş, Doğan’ın açtığı vergi davasına gözlemci olarak katılmış, adeta diğer izleyenlerle mahkemeyi baskı altına almışlardı..
Sorulmuştu, aynı zamanda vergi davalarında tanınmış bir avukat olan Tayfun Aktaş’a: “Niçin buradasınız?”
Cevap kaçamak olmuştu, “Baro yönetim kurulu kararı gereği, gözlemci olarak bulunuyorum.”
Türk iş hayatında önemli gruplardan birisinde üst düzey yönetici olan, aynı zamanda vergi davaları için aranan avukatlardan birisinin, bu konu ile yakından ilgilendiği iddia edildi.. Ne o avukat, ne de görev yaptığı gruptan bir açıklama gelmedi..
Tüm bu bilgilerden sonra, 1 katrilyona yaklaşan vergi ihtilafında, Doğan lehine karar çıktı!
Ne diyelim? Hayırlı uğurlu olsun!

VAKİT