Doğan Grubu, kağıt işinde, sonun başlangıcında!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Doğan Grubu’ndaki gazetecilik anlayışına bakın! Nal toplatıyorlar nal..
Patronlarının, halka açık şirketlerine sattığı yüksek fiyatlı gazete kağıdı haberlerinden tek satır bile bahsetmiyorlar. Muhabirleri haber yapamadıkları gibi, köşe yazarları da, patron aleyhine yazmalarına ömür boyu yasak getirildiği için, tek kelime ile de olsa değinemiyorlar..
Ama durduk yerden, damadın cevabi mahiyetteki açıklamasına, tüm patron gazeteleri harfi harfine yer vererek, savunma refleksine geçiyorlar..
Hani sizler bağımsız gazeteci idiniz?
Hani siz özgürdünüz?
Patrondan, patronun menfaatlerinden ayrı bir kimliğiniz vardı?..
30-40 tane yazarınız var, niçin bir tanesi bile, kağıt yolsuzluğu ile ilgili tek satır yazamadı?
Haydi; şunu da beklemeyelim sizden; “Patron kağıt işinde yolsuzluk yapmıştır.” Böyle bir tespitte bulunmayın. Ama en azından, “Bu konu nedir? Niçin böyle bir iddiada bulunuluyor? Şu şu noktalarda bir karışıklık yok mu?” türünden bir şeyler yazsınlar..
Tek satır yok. Tek kelime yok.
Yasaklılar çünkü.
Bakmayın siz onların, “Bağımsızız. Özgürüz. Patron bize karışmaz” ayakları ile yaptıkları süslü konuşmalara..
Damat açıklamasından anlıyoruz ki, üst yönetim kızgınlıktan küplere binmiş; “iftiracılık” mı dersiniz, “sahtekarlık” mı dersiniz, “Hükümet’ten cesaret alıyorlar” suçlaması mı dersiniz, ne kadar sokak muhabbeti suçlamaları varsa, hepsini sıralamışlar!
Ama Hürriyet, Milliyet, Posta, Radikal, Referans vesair gazete ve televizyonlarının hiçbirisinde, bu kızgınlığın sebebi olan haberle ilgili tek satır bilgi yok!
Gazeteci bunlara denir işte!..
Patronun menfaatine dokunan şeyi, görmeyeceksiniz, duymayacaksınız, bilmiyorsunuz!
En güzel gazetecilik, işte budur.
Patron bir açıklama yaparsa, hemen atlarsınız üstüne..
Yapmazsa, siz de gözlerinizi kapatır, emredilen vazifeleri yaparsınız.
Patron dediysek, açıklamayı illa patron yapacak diye bir kural yok tabii..
Konunun önemine, vehametine, sonraki aşamalarda izlenecek taktiğe, işten sıyrılma ihtimaline göre; genel yayın yönetmeni, bazen de damat görevlendirilir bu işle..
Yapılan açıklamanın palavra olduğunun ortaya çıkacağını kendileri yakinen biliyorlar ya, onun içindir ki patrona değil, damada yaptırdılar açıklamayı..
Damat ne yapsın?
“Kayınbaba.. Bu işin sonu pis. Yarın gümrük beyannamaleri ile, faturaları ile her şeyi adamlar yayınlarlarsa, kağıdın beyazlatılmış olmadığını/vadeli olmadığını/farklı gramajda olmadığını ispatlarlarsa, ne diyeceğim ben? Nasıl çıkacağım milletin huzuruna” diyecek hali yok tabii ki!
“Senin yerine ben mi rezil olacağım? Zaten olacağımız kadar olduk. Sen yap açıklamayı, belki üzerimize gelmezler, bu kadarıyla yırtarız” düşüncesi ile, patron, damadı görevlendirdi.
Şimdi bekliyoruz..
Sermaye Piyasası Kurulu, ne zaman konuyla ilgili net bir açıklama yapacak?
Önceki yıllarda aynı konu ile ilgili bir soruşturma yapıldı ise, bunun sonucu ne olmuştur?
O sonuçtaki bilgiler doğru mudur? Yoksa, orda da apayrı bir başka skandal mı vardır?
Maliye Bakanlığı bu işe ne diyecektir?
Şişirilmiş faturalarla yapılan alımların gerçek dışı olduğunu, piyasa fiyatlarının çok üstündeki rakamların masraf olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirtip, ek tarhiyat yapacak mıdır? Bu tarhiyatlara, kaçakçılık cezaları uygulanacak mıdır?
Küçük yatırımcılar, uğradıkları zararlar için, toplu davalar açmaya hazırlanacaklar mı?
Bakalım herkes üzerine düşeni yapacak mı?
Yoksa patronun yazarları gibi, “Görmedik, duymadık, bilmiyoruz” mu diyecekler?

Vakit gazetesi