Olgu Okumuş / Al Jazeera
Doğalgaz anlaşmaları, gaz tedariği ya da tüketiminin nedensiz kesilmesine karşı çok ağır ekonomik tazminat önlemleri içerdiğinden, gaz birdenbire kesilemez. Ancak Rusya gazı kesmese de, olağanüstü koşullarda Türkiye’den gelecek aşırı gaz tedariği taleplerini karşılamayı reddedebilir. Uzun vadede de Türk Akımı gibi yeni doğalgaz projelerinin geliştirilmesini geciktirebilir, tabii eğer düşen petrol fiyatlarıyla krize girmiş Rus ekonomisinin nakit akışı sağlayan gaz ticareti anlaşmalarına zarar verme gibi bir lüksü varsa…
Gazı kesmek o kadar kolay mı?
Doğal gaz boru hatlarından geçen gaz, Artema reklamındaki gibi tek bir hamleyle “aç kapa, aç kapa” yapılarak bir kesilip, bir açılamaz. Doğal gaz ticareti uluslararası anlaşmalarla yönetilir ve bir gaz boru hattından geçen gaz akımını tamamen kesmek altyapı için ağır teknik sorunlar yaratabilir.
Eğer Rusya Türkiye’ye sağlamakla yükümlü olduğu asgari gaz miktarını anlaşma maddelerine dayanan ağır bir neden göstermeden keserse, Türkiye uluslararası hakemliğe başvurarak yüksek miktarda bir tazminat almaya hak kazanabilir. Rusya tazminat ödemesinin yanı sıra satmayı planladığı ancak satamadığı gazın ödemelerini alamayacağı için zaten krizde olan ekonomisi ağır hasar görür. Aynı zamanda Almanya ve Polonya gibi ülkelerle imzalanmış diğer doğalgaz ihracat anlaşmalarında da güvensizlik ortamı oluşur.
Doğal gaz, ticaretinin yapısı gereği tüketici ülke için olduğu kadar üretici ülke için de bağımlılık yaratan bir ticari metadır. Doğal gaz alım satımı için oluşturulan boru hatları ve diğer alt yapı yatırımlarının inşaat ve bakım maliyetlerinin çok yüksek olması nedeniyle doğal gaz ticaret anlaşmaları ortalama 20-25 yıl süreyle bağlayıcıdır. Gaz üreticisi ülke sözleşme süresince yani 20-25 yıl süreyle belirli bir miktarda gazı belirli bir süreyle tedarik etmeyi kabul ederken, gazı satın alan ülke belirlenen miktarda gazı sürekli satın almayı kabul eder.
Çoğunlukla üretici ve tüketici ülke arasında iki taraflı imzalanan doğal gaz alım satım anlaşmaları uluslararası ticaret prensipleriyle yönetilir. Ve her uluslararası ticaret anlaşmasında olduğu gibi taraflar anlaşmaya uymamaları durumunda ağır miktarlarda tazminatlar ödemek zorunda kalır.
Geçen yıl, Norveç hükümeti ülkenin doğal gaz boru hatları taşımacılığını üstlenen Allianz SE’nin liderliğindeki yatırım ortaklığı tarafından fiyatlarda gerekçesiz değişiklik yaptığı ve şirket gelirlerini 1,8 milyar dolar düşürdüğü gerekçesiyle uluslararası mahkemelere taşındı. Lehine olan karar açıklanana kadar, Norveç hükümetinin sadece mahkeme giderleri için 11 milyon dolar harcamak zorunda kaldığı Temmuz ayında basına yansıdı.
Doğal gaz anlaşmaları üretici ülkenin tedarik edeceği asgari gaz miktarı, boru hattının kaldırabileceği azami gaz miktarı, tüketici ülkenin tüketmez ise dahi her yıl ödemesi gereken gaz alım miktarı, satın alınacak gazın fiyatı ve kalitesi gibi konularda kesin ve tartışmaya yer bırakmayan maddeler içerir. Doğalgaz anlaşmalarının bu yapısı Türkçe’ye ‘satın al ya da öde’ diye çevirebileceğimiz “take or pay” mekanizmasıyla anılır.
‘Al ya da öde’ (Take or pay) bir çeşit bir risk paylaşımıyla karşılıklı güvence mekanizmasıdır. Bir yandan tüketici ülkenin sürekli belirli bir miktarda gazı 20-25 yıl süreyle almayı kabul etmesiyle, gaz üretimi ve transiti için çok büyük alt yapı yatırımları yapan üretici ülke de düzenli bir gelir garantisi sağlamış olur. Diğer yandan, üretici ülkenin sürekli asgari belirli bir miktarda gazı tedarik etmeyi kabul etmesiyle gaz tüketicisi ülke arz güvenliğini sağlar ve uzun süreli yatırım planları yapabilir.
2006’da Rusya Ukrayna’ya giden gazı neden kesti?
Tüm bu önlemlere rağmen 2006’da Rusya Ukrayna’ya giden gazı kesti. Peki, bu nasıl oldu? Ukrayna’nın Rusya’dan satın aldığı gaz, 2005’e kadar Sovyetler Birliği döneminden kalma avantajlı ve pazar fiyatlarının çok altındaydı. Ukrayna 1000 metreküp gaza 50 Dolar öderken, Almanya aynı miktarda gaz için 290 Dolar ödüyordu. Bu fiyat dengesizliğinin yanı sıra Rusya ve Ukrayna arasındaki gaz ticaretindeki diğer bir sorun da, Ukrayna’nın aşırı borçlanması ve 1,5 milyar Dolara ulaşan gaz borçlarını ödeyememesiydi.
2000’li yıllarda iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin gerginleşince Rusya bu dengeyi lehine değiştirmek istedi ve bir fiyat değiştirme politikası başlattı. Ukrayna’ya fiyat değiştirmesi ve borçlarını ödemesi için uyarılarda bulundu. Ukrayna uyarılara cevap vermeyince Rusya bu ülkeye giden gazın miktarını azalttı.
Gaz anlaşmalarında diğer her türlü uluslararası ticaret anlaşmasında da olduğu gibi elbette ki iyi ilişkiler temel kural. Ukrayna ve Rusya arasındaki borç sorunun bir benzeri geçtiğimiz aylarda dünyanın bir diğer enerji devi Nijerya ve Batı Afrika’nın kalkınmakta olan ülkesi Gana arasında yaşandı. İki ülke Batı Afrika Doğalgaz Boru hattında herhangi bir kesintiye neden olmadan 170 milyon Dolar’ı aşan borç sorununu ikili müzakerelerle sonuca bağlamayı başardı.
Ukrayna ve Gana örnekleri gösteriyor ki, Türkiye’nin doğal gaz ödemelerini zamanında yapmaması durumunda olumsuz siyasi ilişkilerin de etkisiyle Rusya ödeme sorunlarını haklı gerekçe göstererek, gerekli uyarı mekanizmalarını çalıştırdıktan sonra, boru hatlarından geçen gazı azaltabilir. Ancak şu an için Türkiye’nin böylesi bir ödeme bir sıkıntısı için de olduğuna dair bir gösterge yok.
İhtimaller
Peki, en kötü senaryo ne olabilir? Rusya gazı tamamen kesemese de anlaşmada tanımlanan asgari gaz miktarını tedarik etmekle yetinir ve çok soğuk bir kış gibi olağanüstü gaz talebi yaratan durumlarda Türkiye’den gelecek ek gaz talebine cevap vermeyi reddedebilir.
Ancak Uluslararası Enerji Ajansı üyesi olan Türkiye bu gibi durumlar için çeşitli önlem planları geliştirmiştir. Öncelikle oluşan olağanüstü gaz talebinin Türkiye’nin doğalgaz depolarında yer alan gaz ile karşılanıp karşılanamayacağı değerlendirilir. Eğer talep karşılanamıyorsa, Azerbaycan ve İran’dan da ek gaz talep edilebilir. Biraz daha pahalı da olsa, LNG yani likid gaz satın alabilir, Cezayir ve Nijerya bu talebe hızla cevap verecek iki ülke. Veyahut uzun vadede Türkiye ekonomisi için en verimlisi olacak şekilde tüketim kısma ve enerji verimliği politikalarına ağırlık verebilir.
Rusya gaz hatlarından sağladığı gazın kalitesini değiştirmek gibi kısa vadede Türkiye’yi etkileyecek bir yöntem izlemeyi de deneyebilir. Ancak uzun vadede Türkiye, İran örneğinde geçmişte görüldüğü gibi bu durumu da uluslararası hakemliğe bildirebilir ve tazminat talebinde bulunabilir.
Ya Türk Akımı?
Rusya - Türkiye ilişkilerinde yaşanan dalgalanmanın enerji piyasalarında yarattığı en haklı kaygı, belki de Türk Akımı’nın geleceği üzerine odaklı. Bu olaylar Türk Akımı projesinin geleceğini etkileyebilir ya da sadece görüşmeleri yavaşlatabilir.
Ancak Türk Akımı projesi, Rusya’nın Güney Akımı projesinde girdiği çıkmazlar sonucu geliştirdiği bir yatırım olduğu için, bu projeden vazgeçmesi durumunda Güney Koridoru yarışında yeni bir atılım geliştirmesi gerekir. Bu atılım içinse Moskova’nın yaratıcılığının sınırlarını çok zorlaması gerekiyor.