Diyarbakır’dan İhvan’a ve Mursi’ye Bin Selam

Diyarbakır'da Mısır'da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin askeri darbeyle devrilmesi protesto edildi. Cuma namazı çıkışında cami önünde toplanan İslami kurumlar Mursi'ye destek verdi.

Mısır’daki askeri darbeye bir tepki de Diyarbakır’dan geldi. Cuma namazı çıkışı Ulu Cami’de kitlesel basın açıklaması düzenleyen İslami kurumlar, açtıkları pankartlar, taşıdıkları dövizler ve attıkları sloganlarla Mısır’daki askeri müdahaleye tepki gösterdiler.

“Bıjî Serhıldan, Bıjî Îxwan!”

“Mursi'ye ve Mısır'daki Müslüman Kardeşlerimize Bin Selam!” ve “Mısır'da Darbenin Karşısında Müslüman Kardeşlerimizin Yanındayız!” pankartlarının açıldığı eylemde, “İslami Yönetime Evet Laik Zorbalığa Hayır, Zorbalığa Hayır Mursi’ye Evet, Hukuksuzluğa ve Laik Zorbalığa Karşı Diren Diren Mursi Diren Mısır, İslam Düşmanı Darbecilere Karşı Bütün Ümmet Tek Yürek, Darbeciler Yenilecek İslami Hareket Kazanacak, Serî Hılde Mursî, Serî Hılde Mısır, Bıjî Serhıldan, Bıjî Îxwan!” şeklindeki Türkçe ve Kürtçe dövizlerle Mısır’daki zorbalık protesto edilerek, Mursi’nin dik duruşu selamlandı.

“Seyyid Kutup el Benna Selam Olsun İhvan’a”

Diyarbakır’daki 51 kurum adına basın açıklamasını Mehmet Duyu okudu. Sık sık, “Seyyit Kutup el Benna Selam Olsun İhvan’a,  Paşaların Tankı Susturamaz Halkı, İslami Hareket Engellenemez, Müslüman Baskıya Boyun Eğemez, Vandallığa Baskıya Zorbalığa Karşı Çık, Zalimler İçin Yaşasın Cehennem, Amed’den İhvan’a Direnişe Bin Selam, Diyarbakır’dan Mursi’ye Kardeşlere Bin Selam” sloganlarıyla kesilen basın açıklamasında, “Hasan El-Bennalarıyla, Seyyid Kutuplarıyla, Abdulkadir Udehleriyle, Halid El İslambulileri ile İslam aleminin coğrafyalarında kalplere taht kuran Mısır halkının ve İhvan-ul Müsliminin Batı uşağı Firavun ordusuna karşı olan haklı direnişlerini destekliyor, aşk ve iştiyaklarını artırarak şehadet pahasına direnişlerini derinleştirmelerini temenni ediyoruz” denildi.

Eylem, Ferzende Lale’nin kitle adına yaptığı dua ile sessiz bir şekilde sona erdi.

Basın açıklamasının tam metni:

BASINA VE KAMUOYUNA

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

İman edenler,  bir zulme uğradıkları zaman, zâlimlere karşı yardımlaşarak hadlerini bildirenlerdir. (şûrâ 39)

Tunus’ta başlayıp Mısır’da zirveye ulaşan, Libya’da iç çatışmaya ve giderek emperyalist müdahaleye dönüşen, Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’nun tüm ülkelerine sirayet eden halk ayaklanmaları, İslami ve halkçı gelişmeler, tüm Müslümanlarda yarım yüzyıldır halklarına kan kusturan emperyalist uşağı yönetimlerin alaşağı edileceği umudunu vermişti.

Kimilerinin “Arap Baharı”, Müslümanların ise “İslam Baharı” olarak adlandırdığı bu süreç işsizlik ve açlığın kol gezdiği Tunus’ta, tezgahta sattığı birkaç parça eşyadan kazandığı parayla yaşamını sürdüren Muhammed Buazizi’nin, diktatör Zeynel Abidin bin Ali yönetiminin güçleri tarafından tezgahına el konulup dövülmesi ile başladı.

Darbelerle, suikastlar ve entrikalarla iradesi gasp edilen,  polis ve asker gücüyle, babadan oğula geçen yöneticilerin, diktatörlerin ayaklanan mustazaf halkı durdurmaya yönelik her girişimi; vaat, rüşvet, tehdit, şantaj, reform, paralı asker şiddeti ve diğer yöntemleri geri tepti. Halklar hak, adalet, iş, ekmek ve özgürlük talepleri için kararlı bir tutum sergiledi. Yeraltı ve yerüstü kaynakları gasp edilmiş, ezilen ve sömürülen Arap halkı uzun yıllardan beri çektiklerinin artık katlanılamaz düzeye geldiğini ortaya koyarak ayağa kalktı, isyan etti. Emperyalizm işbirlikçisi diktatörlerin yıkılışı karşısında “halktan yana”, “demokratikleşme destekçisi”, “diktatörlük karşıtı” bir görünüm sergilemeye çalışan kapitalist-emperyalist dünya egemenleri, bir yandan da “dünyanın ve bölgenin sahipsiz olmadığı, halkların tepki ve isyanının da bir sınırı var” demek için fırsat arayışına girdiler.

Şüphesiz ki bu Tiranlara karşı mücadele bayrağını yükselten İslam ülkelerinden biri de Mısır oldu.

Asrın Firavun’u olan Hüsnü Mübarek adlı diktatöre karşı mustazaf halkın kıyamı sonuç getirdi. Çok kısa bir zaman içerisinde Çağdaş Firavun Hüsnü Mübarek ve ekibi tasfiye edilerek yapılan seçim ile oyların %52’sini alan Müslüman Kardeşlere bağlı Özgürlük ve Adalet Partisi adayı Muhammed Mursi kazandı. Ancak bu tarih hezimeti kabullenmeyen eski düzen taraftarları ve emperyalist devletlerin kışkırtmasıyla hareket eden Mısır ordusu bir askeri darbe ile halkın özgür iradesiyle seçilen Muhammed Mursi’yi iktidardan uzaklaştırmıştır.

PAŞALARIN TANKI, SUSTURAMAZ HALKI..

Mursi’nin Cumhurbaşkanı olduğu Mısır; İsrail ve Batının İslam coğrafyasındaki planlarına aykırı siyaset izleyince İsrail ve Amerika harekete geçti. Amerika’nın ve İsrail’in desteklediği Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Suudi Arabistan gibi kukla yönetimlerin de körüklemesiyle Mısır'daki selefiler, Hüsnü Mübarek yanlıları, yıllardır Mısır’ın kaymağını yiyen 30 zengin aile, Kıptiler ve laikler meydanlara döküldü. Bu meydanlara oluk oluk para akıtan da Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt gibi ülkelerdir.

-SEYYİD KUTUP, EL - BENNA SELAM OLSUN İHVAN’A!

Halkıyla savaşan yüz binlerce insanını katleden ve tek korkulu rüyası Müslüman Kardeşler olan despot, zalim gayrı meşru Suriye düzeninin başındaki Esed’in:” Mısır'da olan şey, siyasal İslam denen şeyin çöküşüdür. Dünyanın her yerinde dini siyasal emellerine alet eden herkesin akıbeti de bu olacaktır" sözünün kursağında kalmasını, korktuğu şeyin başına gelmesini mazlumların rabbinden niyaz ediyoruz.

Bu darbe; Nasr’ın, Enver Sedat’ın ve Mübarek’in zihniyetinde olan Baradey ve ekibinin Mısır ordusunu pohpohlayarak, Hasan El Benna ve Seyyid Kutub'un öğrencileri olan Müslüman Kardeşler’e karşı yapılmıştır.

Bu darbe Muhammed Mursi’nin şahsında Mısır halkının iradesine karşı işlenen büyük bir zulümdür, ihanettir ve suçtur.

-BİRRUH  BİDDEM  NEFDİYKE  YA İSLAM!

Varlık sebebi ve görevi ülkesinin güvenliğini, vatandaşlarının huzur ve emniyetinin sağlama olan silahlı kuvvetler, İslam coğrafyasındaki alışılagelen şekliyle bir kez daha tarih sahnesine çıkmıştır. Mısır ordusu seçilmiş meşru yönetime müdahelede bulunarak tarihte lanetle anılacak darbeciliğin yeni bir örneğini sergilemiştir.

Mısır Ordusu, halkın seçimlerde Mursi’yi seçerek gösterdiği irade beyanına rağmen kendi halkına karşı bir tavır ortaya koyarak yönetime el koymuştur.

Bu, hukuksal hiçbir dayanağı olmayan ve ordunun elindeki silahların potansiyel imha gücünü bizzat halkın iradesine karşı kullanmasıyla ortaya çıkan kabul edilemez bir durumdur.

Halkın iradesine rağmen ordunun cumhurbaşkanını azletme ve yerine yeni cumhurbaşkanı atama yetkisi yoktur.

-MÜSLÜMAN BASKIYA BOYUN EĞMEZ!

Türkiye'deki bazı darbe severler da, sevinç naraları atıyor. Türkiye’de darbe çığırtkanlığı yapanların ve darbeden medet umanların da Mısır’da askeri darbeyi isteyen ve gerçekleştirenlerden farklarının olmadığını buradan ilan ediyoruz.

Müslümanların demokratik yollarla elde ettikleri sadece bir yıllık yönetimlerine tahammül edemeyenler acaba kendilerine bunca yıldır tahammül etmek zorunda olan Müslümanların düşüncelerini, duygularını  ve ruh hallerini anlayacaklar mı?

Müslümanların 90’lı yıllarda Cezayir’de demokratik yollarla kazandıkları seçimleri çok kısa bir süre içinde darbe ile kaybetmeleri hafızamızda tam da unutulacakken bu son darbe ile İslam âleminin gerçekleri görme ve oynanan oyunların tekrar ortaya çıkmasına vesile olmuştur.

Bundan sonra kimse Müslümanlara demokrasinin faziletlerini (!) anlatma ahlaksızlığını sergilememeli; demokrat geçinenlerin nasıl da ahlaksızca söylemler üretebildiklerinin artık tüm insanlık tarafından görülmelidir.

VANDALLIĞA, BASKIYA, DARBELERE KARŞI ÇIK!

Hani demokrasi tahammül rejimi idi? Hani demokrasi tolerans rejimi idi? Şu anlaşılmıştır ki emperyalist batının gözünde tek şartla demokrasi geçerlidir. O da demokrasilerde seçimleri Müslümanların kazanmaması şartı ile… Modern Dünya’da Müslümanlara yer yok algısı artık kesinleşmiştir.

Demokrasiye tapan Batı, İslam coğrafyasında demokrasi ile Müslümanlar iktidara gelince, taptığı putunu yine yemiştir. Bunu 2006 seçimlerinde iktidara gelen HAMAS'ın başarısında da bu iki yüzlü tavrı görmüştük.

Irak’ta, Suriye’de ya da İslam coğrafyasının bir başka ülkesinde yaşanılan kaos ortamı, gerilimler ve çatışmalar münferit birer olay olarak değerlendirilemez.

ABD’nin kuyruğunda dolaşan bir takım körfez ülkelerinin ya da petrol krallıklarının Mısır halkının iradesine sahip çıkılmasını sağlayacak yaptırımları mümkün değildir.

İslam Ülkelerinde yaşayan halkın ırkçı emperyalizmin demokrasi, özgürlük, insan hakları kavramlarının ardına gizlenerek yaptığı bir takım ayartmaları algılayamamaları sonucu şiddet içeren olaylara yönelmelerinin kendilerine bir fayda getirmeyeceği de açıktır.

Hangi renkten, ırktan ya da dil grubundan olursa olsun Müslümanların ve İslam Ülkelerinin ırkçı emperyalizmin tasallutundan kurtulmaları için kendi başlarına hareket etmek yerine birlik içerisinde olmaları gerekmektedir.

-DİYARBAKIR’DAN MURSİ’YE, KARDEŞLERE BİN SELAM!

ABD, AB ve İsrail’in çıkarları doğrultusunda her türlü işbirliğine açık sivil ya da askeri yönetimlerin bu coğrafyaya huzur getirmesi mümkün değildir.

İslam coğrafyasında yaşayan etnik ya da mezhepsel topluluklar karşıtlık ve çatışmaya değil, etkileşim ve onarıma dayalı bir yöntem geliştirmelidirler.  Aksi halde akan kan ve dökülen gözyaşı Siyonizmin Büyük İsrail Projesini besler.

Özelde Mısır’da genelde İslam coğrafyasındaki tüm Müslüman toplulukları ümmet olmanın şuuru ile hareket etmeye davet ediyoruz.

Etnik ve mezhepsel çatışmalardan, gücü ve kuvveti hakkın üstünlüğünün önünde gören davranışlardan uzak durmaya çağırıyoruz. 

Bu minvalde, tüm şeytani güçleri ve onların veledleri olan darbeci Mısır ordusunu tel’in ederek en üst perdeden kınıyor, zalimlerin zulmünü Züntikam Olan Yüce Allah’a havale ediyoruz.

MISIR’DAKİ ULUSLARARASI KOMPLOYU REDDEDİYOR VE KINIYORUZ

Mısır’da ümmetin iradesine ve seçilen Cumhurbaşkanına karşı yapılan askeri darbeyi kesinlikle reddettiğimizi ilan ediyoruz. Gasbedici yönetimle hiçbir işte ortaklığın kabul edilmemesi gerektiğini vurguluyoruz. Barışçıl gösterilere karşı yapılan şiddeti de kınıyoruz. Mısır Asker-polis Terör Devletinin, başta Müslüman Kardeşler’e üye olanlar olmak üzere barışçıl amaçlı  gösteri yapan göstericilere yaptığı baskıları, öldürmeleri, tutuklamaları, işkenceleri ve basına yapılan susturmaları, karartmaları kınıyoruz.

-JI BO ZALİMEN XWİNXWARİ BİJİ CEHENNEM !

Tüm Müslüman halkları ve bu konuda duyarlı devlet yönetimlerini Mursi’ye ve Mısır halkına destek olup yardım etmeye davet ederken; Diğer taraftan tarihi şanlarla dolu, özellikle son asırda Hasan El-Bennalarıyla, Seyyid Kutuplarıyla, Abdulkadir Udehleriyle, Halid El İslambulileri ile İslam aleminin coğrafyalarında kalplere taht kuran Mısır halkının ve İhvan-ul Müsliminin Batı uşağı Firavun ordusuna karşı olan haklı direnişlerini destekliyor, aşk ve iştiyaklarını artırarak şehadet pahasına direnişlerini derinleştirmelerini temenni ediyoruz.

Rabbimiz, zalimlere, bel’amlara ve kâfirlere fırsat vermesin, onların hilelerini boşa çıkarsın ve Müslümanların yardımcısı olsun. Allah ne güzel vekil ve ne güzel yardımcıdır.

Destekleyen Kurumlar:

Anadolu Gençlik Derneği, Ay-Der, Bayındır Memur SEN, Bem-Bir SEN, Birlik Haber SEN, Büro Memur SEN, Camii Derneği, Cansuyu-Der, Çarıklı Derneği, Dem Derneği, Dicle Fırat Grubu, Dider, Din-Bir SEN, DinBir-Der, Diyanet SEN, Diyarbakır İnsani Yardım Derneği, Eğitim-Bir SEN, Enerji-Bir SEN, Gönül Köprüsü, Hizmet Derneği, Hür Der, Islah Der, İhvan Der, İkra Eğitim Der, İlim Der, İlim Yayma Cemiyeti, İlmi-Der, İmam Hatip Yrd.ve Day. Derneği, İnsan ve Erdem Hareketi, Köy-Der, Kültür Memur SEN, Memur-Sen, Mustazaflar Cemiyeti, Öğ-Der, Özgür-Der, Özgür Eğitim SEN, Sağlık SEN, Sahabe Der, Sek-Der, Ş.Ali Haydar Bengi Kült.Der, Şafak-Der, Şefkat-Der, Şura Der, Toç Bir SEN, Ulaştırma Memur SEN, Yeni İhya Der, Yetim-Der, Bil-Der, Hayat-Der, Emekli-Bir-Sen, Hüda Par

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi