Diyarbakırda Suriye Halkına Destek Eylemi

Diyarbakır'da Baas vahşeti protesto edildi.

Ofis Büyükşehir Belediye Konukevi önünde bir araya gelen Müslümanlar, Esed diktatörlüğünün gerçekleştirdiği vahşeti, açtıkları pankartlar, taşıdıkları dövizler, attıkları sloganlar, okudukları basın açıklaması ve yaptıkları dua ile protesto ettiler.

"Dün Hama Bugün Humus…"

Özgür-Der, Mustazafder, Ay-Der, Memur-Sen, Diyanet-Sen gibi kurumlardan oluşan "Diyarbakır, Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu"nun organize ettiği ve BDP'li vekil Aysel Tuğluk, Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, Kürt aydınlarından İbrahim Güçlü ve Sıtkı Zilan gibi isimlerin de destek olduğu eylemde, "Suriye'de Baas Diktasına Hayır Suriye'de Katliama Son, Dün Hama Bugün Humus… Katliam Sürüyor Suriye Halkı Direniyor Baas Diktası Yıkılacak, İslami Direniş Kazanacak, Katil Baas Ordusuna Karşı Yaşasın Suriye Halkının Özgür Ordusu" pankartları açıldı.

"Suriye Halkının Yanındayız"

Mehmet Deniz'in yönettiği eylemde, Deniz, giriş mahiyetinde kısa bir konuşma yaptı. Konuşmasında Deniz, "Diyarbakır, Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu" olarak birinci yılına giren katliamı protesto etmek ve Suriye halkının haklı mücadelesinin yanında olduklarını göstermek için toplandıklarını kaydetti. Baas'ın cinayet şebekelerinin Suriye'de ev ev dolaşarak katliamlar yaptıklarına dikkat çeken Deniz, Türkiye'nin birçok ilinde bugün ve yarın yapılan protestolarla vahşetin telin edileceğini söyledi.  

"Baas Despotizmine de Emperyalist Müdahaleye de Hayır!"

"Türkiyeli Gazeteciler Adem Özköse ve Hamit Coşkun'u Esed Rejiminin Elinden Kurtarın, Suriye'ye Özgürlük Direnişle Gelecek, Suriye'de Katliamı Durdurun, Stop The Massacre İn Syria, Katil Baas Ordusuna Karsı Yaşasın Suriye Halkının Özgür Ordusu, İnsanlık Onuru Suriye'de Ölmesin, Golan İşgal Altında! Esad'in Tankları Dera'da Hama'da Humus'ta, Esed Canavarını Durdurun!, Diktatör Beşar Esad Katliam Zulüm Fesad!, Baas Despotizmine de Emperyalist Müdahaleye de Hayır!, Allah'ın Yardımıyla Zafer Yakındır, Katil Esad Sonun Mübarek Olsun(!) Bijî Azadî Bîmre Dîktatorî" şeklinde Türkçe, Kürtçe ve İngilizce dövizlerin taşındığı eylemde "Diyarbakır, Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu"  adına açıklamayı Ferzende Lale okudu.

"Diyarbakır Halkı Esed'e Karşı"

 "Katil Esed Hesap Verecek, Diktatörler Yenilecek, İslami Direniş Kazanacak, Baas Diktası Yıkılacak, Suriye Halkı Kazanacak, Direniş Direniş Devrim Gelecek, Kahrolsun Baas Diktatörlüğü, Direne Direne Kazanacağız, Yaşasın Suriye Direnişimiz, Suriyeli Şehitler Onurumuzdur, Diren Suriye Diren Zafer Yakındır, Yaşasın Suriye İntifadası, Diyarbakır Halkı Esed'e Karşı" şeklinde sloganlarla sözleri sık kesilen Lale açıklamasında, Akan kanın durması için Suriye'yi emperyalist hesaplaşma alanı haline getiren küresel güç odaklardan medet umulmaktan vazgeçilmesi, her türlü stratejik hesap bir kenara bırakılarak harekete geçilmesi çağrısında bulundu.

Baas diktatörlüğünün yıkılması ve halkın muzaffer olması için yapılan dua ile eylem son buldu.

Islah Haber

Platform adına okunan basın açıklamasının tam metni:

İNSANLIK, STRATEJİK ÇIKARLARA GALİP GELECEK: ESED GİDECEK!

Tunus'taki bir kıvılcımla patlayan ve zulüm altında inim inim inleyen birçok Arap ülkesinde domino etkisi yaratacak şekilde; Mısır, Yemen ve Libya'daki benzeri rejimlerin de sonunu getiren özgürlük-adalet çığlığı tam bir yıl önce (18 Mart 2011), Suriye'ye de ulaştı.

Toplumun yüzde 80'nini oluşturan büyük halk kitlesinden uzak bir inanç yapısına mensup bir azınlığa dayanan Esed Hanedanı'nın 43 yıllık tahakkümünün başında bulunan ve Babası Hâfız Esed'den bir diktatörlük rejimini miras alan Beşşar Esed; dayandığı Baas ideolojisi ve teşkilatlandırdığı misil güçleriyle stratejik hesaplar derdine düşen ulus devletler ve küresel güç odaklarının sessiz bakışları altında Suriye'yi kan gölüne çevirdi. 

Siyonist İsrail'in işgali altında bulunan Golan Tepeleri'ni geri alabilmek için bir tek mermi bile harcamayan, başta 1982-Hama Katliâmı olmak üzere, hemen her konuda, kendi iktidarına tehlike teşkil edecek herhangi bir tehlike sezdiği anda ülkedeki Müslüman halkın üzerine var gücüyle yüklenen Hâfız Esed, 30 yıldır kan üzerine saltanatını sürdürmektedir.

Kurulan diktatörlükten, yapılan insanlık dışı işkencelerden, infazlardan, baskı ve zulümlerden bıkan; Arap coğrafyasında başlayan özgürlük dalgası ve Türkiye gibi ülkelerin yöneticilerinin açıklamalarından da cesaretlenen geniş halk kitleleri, başlarına geleceklerini bile bile bu kanlı rejime başkaldırdı. Direnişin yıldönümü olan bugün toplandığımız bu meydanda diğer coğrafyalar gibi Suriye halkının zaferini selamlamamız gerekirken tam tersine maalesef kanlı bir rejimin katliamlarına gözyaşları ile cevap vermekten başka bir şey yapamıyoruz.  Ayaklanmanın yıldönümünde Suriye, tam bir kan banyosuna dönmüş bulunuyor. Baas ideolojisi  zemininde yarım yüzyıldır tahakkümünü bir kanlı mekanizma halinde örgütlemiş olan Esed Hanedanı'nın 43 yıllık hâkimiyetindeki mevcut rejim; darağaçları gölgesinde, kan, gözyaşı ve cesetler üzerinde, hayatını zulümle devam ettirebileceğini sanıyor.

Suriye, sadece bir halkın özgürlük ve adalet uğruna ortaya koyduğu destansı mücadeleye sahne olmuyor; aynı zamanda bu halk ile bu kanlı rejim arasında konumlananların küresel hesaplaşmalarına da sahne oluyor. Soğuk savaş yöntemlerini farklı renk ve tonlarda sürdüren emperyalist vampir devletler, Suriye üzerinden derin hesaplaşma içerisine girmiş durumdalar.  İsrail'in güvenliğinin kırmızıçizgi olarak görüldüğü ve esasında ulusal çıkarların ön planda olduğu bu hesaplaşmada kendilerinin kurtarıcı rollerini uygun oynayabilmeleri için katliamların daha fazla sürmesi arzu edilmektedir. Yağdıracakları bombaların kat kat maliyetinin karşılığını alamayacakları doğal kaynaklardan yoksun olan Suriye'de farklı bir yaklaşıma, farklı bir hesaplaşma alanına sahne olmaktadır.

ABD-NATO-Batı dünyasının "insancıl" güçleri, Suriye için hiç de acele etmiyorlar, kendi istedikleri noktaya gelinmesi için konunun kendi kontrollerinde iyice olgunlaşmasını ve sahneye bir "kurtarıcı" olarak fırlayabilecekleri ânı beklemekteler. Rusya, kesintisiz olarak stratejik müttefikliğini sürdürdüğü tek Ortadoğu ülkesi olarak Suriye'yi elden çıkarmamak için, bir savaşı bile göze alabileceğini, bölgeye gönderdiği savaş gemileriyle göstermiş bulunmaktadır. Çin ise, Rusya ile birlikte, Asya'da, kapitalist emperyalizm dünyasının güçlerine karşı, Rusya ile birlikte bir Asya Nükleer Savunda Duvarı oluşturmak dikkati içinde hareket ediyor ve o da Baas'ın yanında yer alıyor.

Ortadoğu'da devam eden bu insanlık kıyımına bazı İslam devletleri ve özellikle Suriye'ye komşu devletler sessiz kalmış, Ulusal basında Suriye halkının yanında yer aldığını ifade eden ülke yöneticileri maalesef fiili olarak Suriye halkının yanında yer almamışlardır. Oysa halklara destek vermek, onların özgürlüklerini her platformda dile getirmekten ziyade, özgürlük noktasında gerekli desteği sağlamakla mümkündür.

Bir yılın ardından gelinen noktada Suriye'nin geleceğinin ne olacağıyla alakalı, toplumun taleplerinin nereye taşınacağından çok, Suriye'nin dünya sistemi içerisinde nerede duracağıyla alakalı insanlık dışı faktörlerin daha fazla belirleyici olmaya başladığına tanık olmaktayız.  Açıktır ki, hemen bütün ülkeler ve güç odakları, Suriye'de sergilenmekte olan bu vahşiliğe, vicdanî- insanî bir hassasiyetle değil, sadece strateji penceresinden bakmakta ve sadece stratejik gerekçelerle bir takım planlar yapmaktadırlar. Bu arada ise "Filler dövüşürken, ezilen çimenler"  olmaktadır.

Akan kanın durması için Suriye'yi emperyalist hesaplaşma alanı haline getiren küresel güç odaklardan medet umulmaktan vazgeçilmeli, her türlü stratejik hesap bir kenara bırakılarak harekete geçilmelidir. Sorunun çözümü bölge halkındadır.  Bölgedeki Müslümanlar harekete geçmeli bu kanı durdurmanın yollarını bulmalıdır. Bu sorumluluk en başta, Esed'e açık destek veren İran'ın boynundadır. İran, mazlum Suriyelileri katlederek kendi diktatoryasını sürdürmek isteyen zalim Esed'e verdiği desteği sonlandırmalı ve Baas diktatörlüğünün yıkılması için mazlumlardan yana olduğunu açıkça ortaya koymalıdır!

Suriye'deki direnişin yıldönümü vesilesiyle toplandığımız bu meydanda; 8 gündür zalim Suriye istihbaratının elinde esir olarak tutulan Âdem Özköse ve Hamit Coşkun kardeşlerimizin de durumunu gündeme getirmeyi gerekli buluyoruz. Suriye'de yaşanan katliamı yerinde belgelemek ve bunu dünya kamuoyunun gündemine sokmak için Suriye'ye gizli yollardan giren gazeteci kardeşlerimizin, ne yazık ki günlerdir Suriye rejiminin elinde olduğu gördü tanıklarının ifadeleriyle kesinleşmiştir. Bildiğiniz gibi daha evvel suriyede yabancı gazeteciler öldürüldü. Orada yaşanan vahşeti, akan kanı, zalim Suriye ordusunun masum çoçukları ve kadınları hunharca katletmesini bütün çıplaklığıyla gösteren gazeteciler rejimin hedefi haline gelmiş durumda. Gerek uluslararası gerekse de Türkiye'deki kamuoyu ve hükümet yetkililerin bu konuyla ilgilendiklerini bilmekteyiz fakat kardeşlerimizin esaret hallerinin son bulması için daha somut adımların atılmasını bekliyoruz. Bu kardeşlerimizin başına bir şey gelirse, başta Esed cuntası olmak üzere, Baas diktasının Türkiye'deki taşeronları olan ve gazetecilik adı altında gönüllü ajanlık yaparak bu kardeşlerimizi jurnalleyen kişileri olacak şeylerden sorumlu tutacağımızı, kendilerinden bunun hesabını soracağımızı hatırlatmak isteriz. İnşallah en kısa süre içinde Âdem ve Hamit kardeşlerimiz özgürlüklerine kavuşup, Suriye'de yaşanan katliamı gözler önüne sereceklerdir.

Biz Müslümanlar; Tunus'tan başlayıp Mısır'a, Libya'ya, Bahreyn'e, Yemen'e, tüm Ortadoğu'ya yayılan İntifada dalgasıyla onur duyuyoruz ve bu direnişi bayraklaştıranları selamlıyoruz. Şii ya da Sünni olmalarına bakmaksızın, Müslüman halkların iradelerinin oligarşik yönetimler eliyle gasp edilmesini reddediyoruz. Tüm Müslümanları da adaletli olmaya, tutarlı olmaya, kendimiz için talep ettiğimiz her şeyi kardeşlerimiz için de istemeye çağırıyoruz! Baskıcı, zalim iktidarların zulümlerine karşı tüm Ümmeti ve insanlığı duyarlılığa, Müslüman halklarla dayanışmaya davet ediyoruz.

Suriye'de şehit olan kardeşlerimizin kanlarının bereketiyle Suriye direnişinin güçlenmesi için Rabbimize yakarıyoruz. Rabbimizden şunu diliyoruz ki; izzeti ve onuru tercih eden ve zulme karşı kıyam eden Suriyeli kardeşlerimizin kanları Esad'ı ve Baas rejimini boğsun ve Suriye halkının bu destansı direnişi zaferle taçlansın.                     

DİYARBAKIR, SURİYE HALKIYLA DAYANIŞMA PLATFORMU

Platform Bileşenleri:

Anadolu Gençlik, Ay-Der, Bayındır Memur-Sen, Bem-Bir-Sen, Birlik-Haber-Sen, Büro Memur-Sen, Cami-Der, Çarıklı Derneği, Diyarbakır İnsani Yardım Derneği, Dicle Fırat Diyalog Grubu, Din-Bir-Sen, Diyanet-Sen, Doğu Batı Kardeşlik Platformu, Eğitim-Bir-Sen, Enerji-Bir-Sen, Gönül Köprüsü Derneği, Hayat-Der, Hizmet-Der, Hür-Der, Islah-Der, İhvan-Der, İkra-Der, İlim-Der, İmam Hatip Yardımlaşma ve Dayanışma Der, İnsan ve Erdem, İrşad-Der, Köy-Der, Mazlumder, Memur-Sen, Mustazaf-Der, Öğ-Der, Özgür-Der, Özgür-Eğitim-Sen, Sağlık-Sen, Sahabe-Der, Sek-Der, Şafak-Der, Şefkat-Der, Şura-Der, Toç-Bir-Sen, Ulaştırma Memur-Sen, Yeni İhya-Der, Yetim-Der, Ufuk-Der, Yusufi-Der

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi