'ANNE VE BABAM HALEN KAYIP'
Aysel hanım kendinizden bahseder misiniz?
Lice'de doğup büyüdüm, ailem çatışmalı süreçten ötürü Diyarbakır kent merkezine göç etti. 2 ağabeyim PKK'ya katıldı. Biri çatışmada öldü, diğeri ise yaralı olarak yakalanıp ömür boyu hapisle cezalandırıldı. Kendilerini güvenlik güçleri olarak tanıtan kişiler annem ve babamı gözaltına aldıktan sonra haber alamadık. Bazı itirafçıların onları Cizre'de öldürdüğünü duyduk. Ancak kemiklerini bile henüz bulamadık. 6 kardeşim ise yaşanan olay üzerine Avrupa ülkelerine göç etti. S., Nupelda ve Veysel isminde 3 çocuğum var. En büyük hayalim anne, babam ve sürgünde olan kardeşlerime kavuşmaktır.
Geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz?
Evimiz Dicle Nehri kenarında sebze ekiyoruz. İki ineği sağıp süt ve yoğurt satarak kimseye muhtaç olmadan geçiniyoruz.
Oğlunuzun dağa çıktığını duyduğunuzda ne yaptınız?
Oğlum okulda başarılı bir öğrenciydi. Bize karşı saygıda kusur etmez, yalan konuşmazdı. Okulun kendilerini 5 lira karşılığında pikniğe götüreceğini söyleyince ben de izin verdim. Hatta evden ayrılırken 'Anne akşama sarma yap' diye çıktı. Çocukların gittiği piknik yerine bir grup PKK'lılar geliyor. Çocuklar ile tek tek tokalaşıyorlar. Sıra oğluma geldiğinde 'Benim dayım bu dağlarda savaştı, ben Zınar'ın yeğeniyim' deyince örgüt mensupları onunla özel ilgilenip yanlarına alıyorlar. Oğlum eve gelmeyince adeta deli oldum. Sabaha kadar uyumadım.
Çadır kurma fikri kimden çıktı?
Oğlumu kimden istediysem vermediler. Hayat benim için bitmişti. Eşime söyledim, 'Evi veya kendimi yakacağım, bana karışmayacaksın' diye. Evi yakmama izin vermeyince Allah görsün, dünya duysun diye çadır kurarak eylem yapmaya karar verdim. Tamamen benim fikrimdi. 10 gün boyunca çadırda eylem yaptık. İyi ki de çadır kurmuşum. Çünkü oğlumun bizi terk etmediğini biliyordum.
'RÜYADAYMIŞIM GİBİ GELİYOR'
Oğlunuzun geleceğini bekliyor muydunuz?
Eylemin 10'uncu günü gece tek başıma yaşananlara isyan ettiğim sırada avluda 'S.' sesleri yankılandı. Acaba oğluma bir şey mi oldu diye odadan çıktığımda oğlumun babasının kucağında olduğunu görünce şok oldum. O an dünyalar benim oldu. Halen rüyadaymışım gibi geliyor.
'SAVAŞLA KAVGALIYIZ'
Korkmadınız mı?
İnsanın kaybedecek bir şeyi kalmayınca niye korksun? Allah bize güç ve cesaret verdi. Oturma eylemi yaptığımız alan sürekli araçlara molotof ve bomba atıldığı yerdi. İsteselerdi bize zarar verebilirlerdi. Ancak biz evladımız için canımızı ortaya koyduk. Her şeyi göz önünde bulundurduk. Ben bir aile kaybettim, S.'yi de üzerine verseydim yaşayamazdım. İsterdim ki çocuğu dağda olan diğer aileler de bana destek versin, ama korkudan kimse bizimle birlikte olmadı. Yaptığımız eylemle örgütün aileler üzerindeki korku tabusunu yıktığıma inanıyorum. Bizim kimseyle kavgamız yok. Sadece savaşla kavgalıyız. Barış isteyen bireyleriz.
Çocuğu dağda olan annelere ne mesajınız var?
Askerin de, polisin de, gerillanın da annesi aynıdır. Anneler çocuklarını savaşa kurban vermesin. Bütün anneler çocuklarını istesinler. Anneler adına yaptığım çığlığın devlet yetkilileri ve PKK tarafından duyulduğunu düşünüyorum. Hayalim insanların ölmediği, acıların yaşanmadığı ve herkesin mutlu olduğu güzel günlerdir...
'Çözüm sürecinden umutluyum'
S.'yi nasıl koruyacaksınız?
Eylem yapan eşine en büyük desteği veren baba Erol B. de, kardeşi İlhan B.'yi 17 yaşındayken 1990'lı yıllarda faili meçhul cinayet sonucu öldürüldüğünü söyledi. Güvenlik nedeniyle oğlu S.'yi İzmir'de yaşayan teyzesinin evine gönderdiğini söyleyen baba Erol B., "Oğlumun dağa götürüldüğünü duyunca gece yarısı bütün riskleri alarak Lice dağlarına çıktım. Ancak hiçbir şey bulamadım. Eşimin çadır kurup oturma eylemi fikri sıcak geldi. Çocuğum dağda olsaydı hayat bize kalmazdı. Dağa çıkan ya ölür ya da öldürecektir. Çocuğumun ölsün ve öldürsün diye yetiştirmedim. Güneydoğu'da en büyük acı çeken ailelerden biriyiz. Bu acıları bildiğimiz için ısrarla çocuğumuzu istedik. Sorunlar konuşarak çözülmeli, bu nedenle başlatılan çözüm sürecinden umutluyum" dedi.
(Ahmet Yukuş / Habertürk)