Suat Yıldız/ Haksöz-Haber
Ülkelerinde yaşadıkları iç karışıklık, savaş ve ekonomik nedenlerden dolayı son dönemde yasa dışı yollarla Avrupa ülkelerine geçmek isteyen göçmen sayısında artış yaşanıyor. Türkiye ise bu noktada transit güzergâh ülke olarak kullanılmakta. Türkiye’yi düzensiz göçmenlerin geçiş güzergâhı haline getirmemek için karada ve denizde her ne kadar bir takım önlemler alınsa da göçmen akınını engelleyemiyor.
Devam eden ve hatta giderek artan bir seyir izleyen göçmen akını haliyle bir dizi insani trajediyi de beraberinde getirmekte. Sınıra kadar gelirken yaşanan sorunlar, sınırdan geçerken yaralananlar, ölenler, geldikleri transit ülkelerde sokakta kalma sorunu, insan kaçakçıları tarafından dolandırılmalar, açlık, hastalık ve daha nice sorun.
Bu mağduriyete tanık olduğumuz yerlerden biri de Diyarbakır. Diyarbakır’a gelen ve hedefleri batıya doğru gitmek olan, sayıları 10 ila 100 arasında her gün değişen göçmenler kışın da bastırmasıyla beraber oldukça mağdur. Diyarbakır otogar mevkiinde soğuk havada dışarıda kalan göçmenler, kendilerini her an gelip alacak araçları bekledikleri için de yerlerinden ayrılamıyorlar. Yeme içme gibi temel ihtiyaçlardan bile mahrum olan göçmenler, barınma probleminin yanı sıra sağlık sorunlarıyla da uğraşıyorlar.
Göçmen Akını ile Mücadele Temel İnsani İhtiyaçlardan Mahrum Bıraktırmamalı
İl göç idaresinin yaptığı açıklamaya göre; sadece 2019 yılı ilk sekiz ayında bile 235 bin kişi kolluk kuvvetleri tarafından yakalanmış durumda. Yakalanıp geri gönderme merkezlerinde durumları değerlendirilen göçmenlerin sayısının 235 bin olduğunu dikkate aldığımızda her yıl Türkiye’ye gelen göçmen sayısının milyonu aştığını tahmin etmek zor değil. Sadece Diyarbakır’da değil doğu illerinin genelinde bir “göçmen mağduriyeti sorunu” mevcut.
Burada dikkat çekmek istediğimiz husus öyle veya böyle bir şekilde ülkemize gelen göçmenlerin yaşadığı mağduriyetin vicdanları yaraladığıdır. Yeme, içme, sağlık hizmeti gibi temel insani ihtiyaçlardan mahrum kalmaları görmezden gelinebilecek bir durum değildir. “göçmenliği cazibeli hale getirmemek için” devletin göçmenlere kucak açmamasını belli oranda anlamakla birlikte, yeme-içme ve sağlık hizmeti gibi temel bir insani soruna da duyarsız kalması insanlık namına bir kayıptır.
STK’lar Daha Çok İnisiyatif Almalı
Devletin baş edemediği veya bir şekilde kayıtsız kaldığı göçmen akınının beraberinde getirdiği sorunlara karşı STK’ların daha duyarlı olması gerektiği ortada. Bu konuda göçmenleri ziyaret edip tespit edilen temel insani ihtiyaçları karşılama konusunda STK’ların her daim aktif olması büyük önem arz etmekte.
Bilgi ve Erdem Vakfından Yemek Dağıtımı
Öte yandan Diyarbakır’da kalan ve sayıları her gün değişen göçmenlere yönelik yine Diyarbakır merkezli faaliyet yürüten Bilgi ve Erdem Vakfı sıcak yemek dağıtımına başladı. Konu ile ilgili açıklama yapan Vakıf Başkanı Sezgin Narin “otogar mevkiinde bu kış şartlarında dışarıda kalmak zorunda kalan onlarca mağdur göçmen var. Şimdiye kadar bazı hayırseverlerin desteği ile yeme içe ihtiyaçları karşılanmış. Bizler de vakıf olarak durumu tespit ettik ve sıcak yemek dağıtımına başladık. Gücümüz yettiği kadar bu kardeşlerimizi yalnız bırakmamaya ve temel insani ihtiyaçlarını karşılamaya devam edeceğiz” dedi.
Diyarbakır Uluslararası Doktorlar Derneğinden (AID) Sağlık Hizmeti Desteği
Öte yandan kış şartları ile birlikte hastalanan göçmenlere yönelik Diyarbakır AID’den sağlık yardımı desteği açıklaması geldi. Diyarbakır AID başkanı Dr. Murat KOÇ yaptığı açıklamada “ilimizde bulunan göçmenlerden haberimiz var. Maalesef ki bir dizi mağduriyetleri söz konusu. Temel insani ihtiyaçlardan mahrum durumdalar. Devlet nezdinde durumları ne olursa olsun bu insanların temel insani ihtiyaçları konusunda desteklemek insani bir sorumluluktur. Bizler de AID gönüllüleri olarak durumu değerlendirip, göçmenlere yönelik seyyar muayene ve ilaç ile desteğimizi sunmaya gayret edeceğiz.”