HAKSÖZ-HABER
Diyarbakır İslami Sivil Toplum Kuruluşları Platformu, Kültür Bakanlığının şehirde düzenleyeceği “Sur Kültür Yolu Festivali”nin iptal edilmesini talep etti.
Filistin’de siyonist çeteye karşı verilen mücadeleyi ve binlerce insanın işgalciler tarafından mağdur edildiğini hatırlatan platform, Özgür-Der Külliyesinde yaptığı açıklamada bu dönemde böylesi bir etkinliğin yersiz olduğunu ifade etti.
Festivalin şehrin kültür ve tarihiyle de çeliştiği ifade edilen açıklamada bu festivale harcanacak bütçe ile daha hayırlı işlerin yapılabileceği hatırlatıldı.
Açıklamayı AYDER Başkanı Doç. Dr. Fikret Özçelik okurken açıklamada platform üyesi kuruluşların başkan ve temsilcileri hazır bulundu.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
SUR KÜLTÜR YOLU FESTİVALİ İPTAL EDİLSİN!
Malum olduğu üzere 7 Ekim Cumartesi sabahı gözümüzü, Hamas’ın başlattığı kutlu bir direnişle açtık. Şimdiye kadar benzeri olmayan bir kahramanlık destanı yazılmaktadır. Mel’un kavim ve korsan terör devleti İsrail’in aşılamaz denilen savunma sistemi delinmiştir. Öyle bir delik açıldı ki ışığı Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı aydınlatmış ve bu kutsallarımızın özgürlüğüne yönelik umutlar artmıştır. Her şeyden önce Hamas’ın başlattığı bu kutlu direnişi selamlıyor, direnişin yanında yer aldığımızı ilan ediyor ve başarıya ulaşması için Allah’tan niyazda bulunuyoruz.
Bizler, İsrail terör devletinin insanlık ve uluslararası hukuk dışı uygulamalarını biliyor ve çok defa müşahede etmiş ve ediyoruz. İsrail’in, daha önce iki-üç esir için binlerce Filistinliyi bıraktığını, küçük bir eylem karşısında kadın, çocuk ve yaşlı demeden yüzlerce kişiyi şehit ettiklerini ve binlerce kişiyi evsiz bıraktığını hatırlıyoruz. Son direnişte ise şimdiye kadar gelen bilgilere göre İsrail tarafından öldürülenlerin sayısı Filistinlilerden az değildir. Terör Devleti 1948 tarihinden korsan olarak kurulduğundan beri ilk defa bu kadar hakir düşmüş ve çaresiz kalmıştır. Hal böyle olunca Korsan Terör Devleti’nin, insanlık dışı uygulamalarına ve vahşetine başvuracak ve sınır tanımayacaktır. Nitekim böyle de oldu. Gazze, adeta dünyanın gözü önünde yok olmaktadır. Yaşlı, kadın, çocuk demeden siviller kıyamdan geçilmekte; uluslararası hukukuna! göre yasaklı olan silahlar kullanılmaktadır.
İslam dünyası son direnişinin gururunu yaşamakla beraber Gazze’deki tablo, bütün vicdan sahipleri yaralıyor ve hüzne boğuyor. Müslümanlar başta olmak üzere insanlık matem ve hüzün içerisinde Gazze’deki vahşeti izliyor. Bundan etkilenmemek mümkün mü?
Gazze’de her dakikada, her saatte evler yıkılırken, çocukların masum cesetleri enkazlar altına çıkarılırken, hastaneler yaralılarla doluyken, Mescidi-i Aksa konusunda çok hassas olan Diyarbakır’ımızda ve Selahaddin-i Eyyubi torunlarının şehrinde eğlence-müzik gibi etkinliklerinin yapılması asla kabul edilemez. Zira hem inancımızda hem de örf ve geleneklerimizde taziyenin olduğu yerde düğün, müzik ve eğlenceli etkinlikler yapılmamalıdır. Çünkü gün, eğlenmek günü değil, Filistinli kardeşlerimizle dayanışma içerisinde olma günüdür.
Bununla birlikte Diyarbakır hem İslam tarihinde hem de İslam coğrafyasında kadim bir kültürel geleneğe, aziz bir mirasa sahiptir. Peygamberler, Sahabe şehri olması vasfıyla çok değerli bir medeniyetin eşsiz bir parçası ve temsili anlamlarını da içermektedir. Sıradan bir şehir, sonradan oluşmuş bir kent değildir. Peygamberlerin yaşadığı, şahitlik ettiği, Rabbimizin vahyinin indiği bu aziz şehrin kendine ait eşsiz bir kültürü, kendi kültürel dokusu vardır. Sahabiler eliyle fethedilmiş bu aziz beldede, İslam aleminin 5. Harem-i Şerifi olarak kabul edilen UluCamii gibi bir sembol, sahabilerin kanıyla sulanmış bu arzda onların mübarek naaşları varken bu şehri yoz bir kültürün eğlence sahasına çevirmek kabul edilemez.
Diyarbakır’ın asli kimliğini, Mekke-i Mükerreme’nin fethinden 9 sene, Resulullah’ın (sav) vefatından 7 sene sonra İslam’la şereflenen hakiki tarihini unutturmak; İslam şehirlerinin nadide bir parçası olduğunu İslam medeniyetinin eşsiz bir halkası olarak mübarek bir zincire tutunduğunu unutturmak için bugüne kadar çok şeyler yapıldı. Diyarbakır seküler ve ulusçular eliyle kendi asli kimliğinden, barındırdığı medeniyet değerlerinden, İslam şehirleri arasında konumlandığı rolden uzaklaştırılmak istendi. Etnik ulusçular eliyle bu aziz şehrin tarihsel gerçekliği, seküler hale getirilmek isteniyor. Biz Diyarbakır’da faaliyet gösteren İslami camiaların öncelikli hedefi de her zaman bu toprakların İslami kimliğinin esas olduğunu vurgulamak, bunu öncelemek, unutturmamak ve bu temelde faaliyet yürütmek olmuştur. Şehrimizin Mekke ve Medine ile, Kudüs ve Şam ile, Bağdat ve Buhara ile kardeş olduğunu, aynı kültürel iklimde yeşeren bir medeniyetin devamı olduğunu bizler hiç unutmadık. Bu asli kimliğin hamuru İslamdır! Bu nedenle İslami değerlere aykırı tüm çabaların karşısında olduğumuzun bir kez daha altını çizmek istiyoruz.
Bu gerçekler bağlamında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ve Diyarbakır’ımızda düzenlenmesi planlanan SUR KÜLTÜR YOLU FESTİVALİ’nin iptal edilmesini DİYARBAKIR STK PLATFORMU olarak talep etmekte ve bu talebimizde de ısrarcı olduğumuzu belirtmek isteriz.
Bunun yanı sıra festivalin mahiyetinin, taşıdığı anlamın aziz şehrimizin kültürel kimliği ile hiçbir ilgisi olmayan bir takım etkinlikler ihtiva etmesini; bize dayatılan kültürün eğlence anlayışına kamu imkanlarıyla zemin hazırlanmasını kabul etmiyoruz! Bu aziz şehrin tarihsel ve manevi kimliği ile taban tabana zıt faaliyetlerin çürümeye ve yozlaşmaya hizmet edeceğini, kamu kaynaklarının böyle değersiz şeyler için değil Şehrimizin gerçek kimliğine yakışır şekilde kullanılmasını talep ediyoruz.
Müzik ve eğlence eşliğinde ortaya çıkacak fotoğrafın, şehrimize, insanlarımıza ve Türkiye’mizin 100. Yılına asla yakışmayacaktır. Çünkü tarih bu fotoğrafları ve Gazze’de katledilen masum çocuklarının fotoğraflarını aynı günde olduğunu kayıt edecektir. Bunun hesabını ne torunlarımıza ne de kıyamete Allah’a verebiliriz. Hal böyle olunca başta Sayın Kültür ve Turizm Bakanımızı ve sayın Valimizi bu etkinlikleri acilen iptal etmelerini talep ediyoruz.
Ayrıca ülkemiz ekonomik olarak çok zor bir süreçte geçtiği hepimizin malumudur. Tasarruf tedbirlerinin birçok alanda ve projelerde uygulandığı şu günlerde, toplumun maneviyatına ve kültürüne tamamen aykırı olan bu gibi etkinlikler için uygulanmaması da ayrı bir garabettir. Önerimiz, müzik ve eğlenceye ayıran bütçenin Diyarbakır adına Gazze’de hastane veya okulun yapılmasıdır. Biz STK’lar olarak Afad ve Kızılay’ın öncülüğünde yardım kuruluşlarımızla beraber buna öncülük etmeye ve katkı sunmaya hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.