Diyanet’in Dönüşümü, Mehmet Görmez’in Katkısı ve Taarruzun Nedeni

Yazısında İhlas grubunun Diyanet ve Mehmet Görmez’e yönelik taarruzunu değerlendiren Hakan Albayrak, bu taarruzun “proje” koktuğunu belirtmekte ve Diyanet’teki dönüşümün seyrine dikkat çekerek Görmez’in bundaki rolüne temas etmekte.

Hakan Albayrak’ın konuyla ilgili bugünkü Karar’da (27.05.17) yayınlanan yazısı şöyle:

Mehmet Görmez’e Taarruz

İslamcıyız. Tarihimiz rejime muhalefet tarihi. Diyanet’i de yerden yere vurmuşluğumuz vardır. Hatta bazılarımız “Hıyanet” diye anardı bu müesseseyi. “Kalksın” diyenlerimiz çoktu. Ama ben şahsen öyle demedim hiç.

Şöyle düşünüyordum: “Camilerin üzerindeki Diyanet şemsiyesi kalktığında cami cemaatleri türlü çeşit grupların savaş çarkında öğütülür. Rejimin sözde değerlerine yapılan ve formaliteden öteye geçmeyen atıflar dışında Diyanet’in halka yansıyan mühim bir olumsuzluğu yok; itikat ve amele dair telkinlerinde “ummeten vasaten”in sınırlarını zorladığını söyleyemeyiz; üstelik, türbelerin tapınağa dönüştürülmesine direnmek gibi müsbet gayretleri takdire şayan. Dini hizmetlerde bir aksamanın olmaması ve Müslüman halkın ‘asgari müştereklerine’ dayanan ‘genel geçer’ bir ‘ezber’in baki kalması için (ezber çok çok önemli) Diyanet gibi bir çatı örgütün varlığı zaten elzem. Diyanet’i kaldırsak, kaldırdıktan bir müddet sonra kendimizi yeni bir Diyanet arayışının içinde bulacağımız muhakkak. Canımızı sıkan tarafları varsa da Diyanet kalktığında doğacak olan boşluğu doldurma savaşında canımızın çok daha fazla sıkılacağını ve dahî yanacağını göz önünde tutarak, maslahat-mefsedet hesabını iyi yapıp Diyanet’in muhafazasını savunmamız iktiza eder.”

Hâlâ böyle düşünüyorum.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın başında Mehmet Görmez olduğu için şimdi eskisinden daha rahatım tabii. “Eskisinden daha rahat” ne demek? Kerhen değil can-ı gönülden destekliyorum artık Diyanet’i.

İlmiyle, irfanıyla, belâgatiyle, şefkatiyle (Ve fakat Müslümanlığın izzetnin gerektirdiği yerlerde edeb ve lisan-ı münasip dahilindeki keskinliğiyle) öne çıkan, söylem ve eylemleriyle kalplere sürur veren Muhterem Mehmet Görmez Hocamız, tabir caizse fazla ‘teknik’ kalan Diyanet’e ruh kattı. Camilerin dışına da taşan, Türkiye’nin ve bütün İslam dünyasının sokaklarında da gezinen bir ruh.

Etliye sütlüye karışmayan Diyanet geride kaldı; Türkiye’deki Çözüm Süreci veya Irak’taki Şii-Sünni meselesi, Kudüs-ü Şerif’in hâl-i perişanı veya Suriye’de bir insanın güya İslam adına diri diri yakılması, Ümmet-i Muhammed’in gündeminde ne varsa hepsi Diyanet’in de gündeminde. Ve Diyanet, diktatörlerin Ezher’i gibi konjonktürel manevralara tevessül etmeden, değişmez hakikatlerin altını hikmetle çizerek ve maşerî vicdana hitap ederek dahil oluyor gündeme; mesela, insan şöyle dursun börtü böcek bile yakmaktan men edildiğimizi hatırlatarak… Mesela, Kerbela’daki mazlumiyetin zulme referans gösterilmesindeki yaman çelişkiye dikkat çekerek… Mesela, barış için dua seferberliği başlatarak… Mesela, “Merhamet sözleşmesine ihtiyacımız var” diyerek…

***

Yukarıdaki satırları 4 Mayıs 2015’te Diriliş Postası’nda yazmıştım. İhlas Grubu’nun öncülük ettiği Mehmet Görmez ve Diyanet İşleri Başkanlığı aleyhindeki kampanya münasebetiyle hatırladım ve hatırlatmak istedim. İlgili tartışmadaki pozisyonum budur.

Teferruata girmeye gerek görmüyorum, çünkü Görmez’e ve Diyanet teşkilatına yüklenenlerin söz konusu ettiği ‘meseleler’in asıl mesele olmadığını hissediyorum. Hele o çirkin iftiraları -telin etmek için bile olsa- telaffuz etmeyi zaten zül sayarım.

Diyanet reisinin şu veya bu görüşüne katılmayabilirsiniz, falanca sözünü veya tavrını eleştirebilirsiniz; onda sıkıntı yok. Burada başka bir şey yapılıyor ama. ‘Proje’ kokan bir şey.

Kokusunu aldık, mahiyeti de yakında anlaşılır.

***

Hiç değilse Ramazan ayında böyle şeylere ara versek? Hatta, Ashab-ı Kiram’ın yaptığı gibi helalleşerek girsek Ramazan’a?

Herkesten helallik diliyorum ve varsa bütün haklarımı helal ediyorum.

Ramazan-ı Şerif mübarek olsun.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!