HAKSÖZ HABER
Cumhuriyet Gazetesi'nin merkezinde yer aldığı Kemalist propaganda mekanizmaları DİB Başkanı Ali Erbaş'la alakalı "kaynağı meçhul" haberler, varlığı şaibeli ve isimleri gizli personeller etrafında itibar suikastlarına devam ediyor. Üstelik İslam düşmanlığını karakter edinmiş, militan ve militer laiklik söylemleriyle İslam'ın bütün değer ve sembollerine karşı kirli bir savaş yürüten Cumhuriyet kadroları günah ve mekruh gibi İslami literatüre ait kavramlara atıflar yaparak riyakarlıkta el yükseltiyorlar.
Meğer bir grup Diyanet personeli hem aile ve yakın çevresine tanıdığı iltimaslar hem de hutbelerde Atatürk'ün adını anmadığı için Ali Erbaş'ın arkasında namaza durmuyormuş... Diyanet'i "siyaset ile yoğun bir angaje haline" getirdiğini düşündükleri için Erbaş'ın bulunduğu camiden başka mescidlere gidip namaz kılan bir grup gerçekten var mıdır, yok mudur bilemiyoruz. Fakat Ali Erbaş'ı militan ulusalcı-laik çevrelerde "öncelikli düşman" kılan asli faktörün Ayasofya'da verdiği hutbeler ve görüntüler olduğundan kimsenin şüphesi yok. Mesela Diyanet'in hızla ve başarıyla sürdürdüğü 4-6 yaş Kur'an kurslarına yönelik öfke de bir türlü bitmek bilmiyor.
Camileri ve hutbeleri Kemalist söylem ve sembollerle biçimlendirmek isteyen, hutbe ve vaazları resmi ideolojinin taleplerine uygun formlara sokmak için yanıp tutuşan Kemalist çevreler dönemin ruhuna uygun bir "dindar Atatürk ve Atatürk'e şükran duyan dindarlar" profili üretmek için yırtınıp duruyor.
Son olarak, kimin arkasında namaza durmanın daha faziletli olduğu üzerine kafa yoran arkadaşların Cumhuriyet Gazetesi gibi İslam düşmanlığıyla maruf yayın organlarındaki kadroları da namaza giderken davet etmelerinde fayda olur. Olur ya belki onlar da namaz ve cemaatin önemini kavrarlar, Allah'a kulluk edip fitne fesat çıkarmaktan vaz geçerler. Hidayete tabi olduktan sonra istedikleri camide istedikleri imamın ardında namaza dururlar artık. Tercihlerine herkes saygı gösterecektir.