Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkilinin BBC Türkçeye verdiği bilgiye göre, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı yetkililerinden oluşan bir heyet, hakkında hüküm verilmiş olan kadınları 1-2 gün içinde ziyaret edecek ve öncelikle kadınların kimlik tespitleri yapılacak.
Söz konusu kadınlarla şu ana dek hiçbir temasın söz konusu olmadığını belirten Dışişleri yetkilisi, idam cezasına çarptırılan kadınların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup olmadıklarının da ancak kimlik tespiti yapıldıktan sonra kesinleşeceğini söylüyor.
Irak'ta görülen davada, IŞİD üye olmak suçlamasıyla yargılanan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldukları belirtilen 15 kadın suçlu bulunmuş, idam cezasına çarptırılmıştı.
Mahkeme heyetinden bir yargıç "Bu kadınların Daeş terör örgütüne üye olduklarının kanıtlanması, Daeş unsurlarıyla evli olduklarını ve örgüte lojistik destek sağladıklarını ya da terör eylemlerine yardımcı olduklarını itiraf etmelerinin ardından" haklarındaki kararın verildiğini ifade etmişti.
Şubat ayı başında da yine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu söylenen bir diğer kadına idam cezası verilmişti.
Irak'taki Terörle Mücadele Yasası, şüphelilerin IŞİD adına eylemlere karışmasalar dahi örgüte üye olmak ya da yardım ve yataklık suçlamalarından idam cezasına çarptırılmalarına olanak tanıyor.
Irak'ta IŞİD üyesi olmakla suçlanarak Bağdat'taki bir alıkonma merkezinde tutulan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu düşünülen en az 328 kadın ve 600 kadar çocuk olduğu sanılıyor.
BBC Türkçeye konuşan Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, bu kadın ve çocukların Telafer saldırısı sonrasında bölgeye düzenlenen operasyonda, sahada, yanlarında bir erkek olmaksızın yakalandıklarını ve "Daeş aile mensupları" olarak nitelendiklerini söylüyor.
'Suçluların belli şartlarda iadesi mümkün'
Kadınların aleyhindeki herhangi bir delilin kendilerine sunulmadığını belirten dışişleri yetkilisi, "Haklarındaki iddialar, kanıtlar, bundan sonraki aşamada gündemde olacak hususlar. Yargılama sürecindeki hakları, temyiz hakkı başta olmak üzere, bunların hepsi gündemimizde olacak. İki ülke arasında hukuki-adli yardımlaşma anlaşması da var. Suçluların belli şartlarda iadesi mümkün," diye konuşuyor.
Ancak şu aşamada bu kadınların iadeleri için diplomatik kanallardan herhangi bir girişimin olmadığını, bunun için öncelikle kimliklerinin teyit edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Yetkili, "En temel noktalardaki bilgiler henüz tesis edilmiş değil. Biz henüz bu yargılanan ve haklarında hüküm verilen insanların hiçbiriyle görüşmedik. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup olmadıkları da dahil herhangi bir bilgiyi tesis etmiş değiliz. İçlerinde Azeriler ya da Türkmenler de olabilir. Teyidi ancak bire bir görüşünce yapabileceğiz," diyor.
Yetkili, kendilerinin teması olmamasına karşın diplomatik kanallar dışında işleyen bir takım süreçlerin olabileceğine de dikkat çekiyor ve "İki ülke istihbaratı arasında bir bilgi alışverişi olmadığını var saymak yanlış olur," diye konuşuyor.
Dışişleri yetkilisi Bağdat'ta bir yetimhanede tutulan, anne ve babası olmayan 17 çocuk için ise resmi iade girişimlerinin başladığını belirtiyor.
Yetkili, yüzlerce diğer çocuğun ise annelerinin yanında Bağdat'taki alıkonma merkezinde tutulduğunu, onların annelerinden ayrılması ve iadelerinin istenmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını ifade ediyor.
Irak'ta IŞİD'in elindeki bölgelerde hükümet güçlerinin hakimiyeti ele geçirmesinin ardından çok sayıda kadın ve çocuk gözaltına alınmıştı.
Ocak ayında Almanya vatandaşı olduğu belirtilen bir kadın da IŞİD'e lojistik destek verme suçlamasıyla idam cezasına çarptırılmıştı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu yargı süreçlerinin "adil olmadığını" savunmuştu.
Irak'ta IŞİD üyesi oldukları suçlamasıyla cezaevlerinde ya da alıkonma merkezlerinde 20 bin civarında kişinin tutulduğu sanılıyor. Ancak bununla ilgili resmi veriler mevcut değil.