Filistin Diasporası Halk Konferansı
Ahmet Varol / Yeni Akit
Siyonist terör örgütlerinin 1948’de “İsrail” adında bir işgal devletinin kuruluşunu ilan etmelerinin ardından çıkan savaşta Arap dünyasındaki ihanet yönetimlerinin Filistin halkına ihanet etmesi sebebiyle sekiz yüz bin civarında Filistinli evini terk ederek başka yerlere iltica etmek zorunda kaldı. Bu insanlar evlerini ve yurtlarını terk etmek amacıyla değil yurtlarına dönmek ümidiyle ve işgal güçlerinin katliamlarından kaçmak amacıyla başka yerlere iltica etmişlerdi.
Onlar kesinlikle evlerini ve topraklarını satmadılar. Bu yalanı daha sonra siyonist işgalciler uydurdu ve ne yazık ki hizmetlerindeki medya organlarının verdiği destekten yararlanarak özellikle Müslüman halkları bu yalana inandırdılar. Batı ülkelerinde bu yalanın pek para etmeyeceğini bildikleri için farklı bir yalana başvurdular. “Halksız vatana vatansız halk” sloganını kullanarak yoğun propaganda yürüttüler.
Bir yandan da yurtlarından çıkan insanların gayri menkullerine el koymak için “Sahipsiz Mülkler Kanunu” adında bir kanun çıkararak, ilan üzerine evlerine ve arazilerine sahip çıkmayanların mülklerine “devlet” yani siyonist işgal yönetimi tarafından el konacağını duyurdular. Oysa bu mülklerin sahiplerinin yurtlarına geri dönmelerine ve gayri menkullerine sahip çıkmalarına imkân tanımıyorlardı. Bu yolla çok sayıda ev ve arazi istimlak edildi. Buralar iddia edildiği gibi satılmış olsaydı böyle bir kanunla istimlak edilmesine ne gerek vardı? Bu topraklar halksız vatan olsaydı böyle bir kanunla istimlak edilmesine neden ihtiyaç duyulacaktı? Yani yapılanlar söylenenleri nakzediyor, geçersiz kılıyordu. Ama ne yazık ki yoğun bir şekilde yürütülen propaganda neticesinde insanların kafalarına sözünü ettiğimiz yalanlar işlendi.
1948’de işgal edilen topraklarda ikamet edenlerin bazıları o zaman siyonistlerin hakimiyetine geçmemiş olan Filistin topraklarına, bazıları da diğer Arap ülkelerine göç ettiler. Zaman içinde göçe zorlama ve çıkarılan savaşlar özellikle de 1967 Haziran Savaşı sebebiyle yeni göç dalgaları oldu. Böylece Filistin dışında vatanından uzak bir Filistinli halk oluştu. Onların göç ettikleri yerlerde doğan ve vatanlarını hiç görmeyen çocuklarıyla nüfus arttı.
Bugün Filistin dışında yaşayan Filistinli nüfûsun içeride yaşayan Filistinli nüfûsla hemen hemen aynı sayıda, yani yedi milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Bunlar Güney Amerika ülkelerinden Japonya’ya dünyanın dört bir yanına yayılmış durumdadır. Bazıları gittikleri ülkelerde mülteci, bazıları da o ülkelerin vatandaşlıklarına geçmiş durumdadır. Bazıları mülteci kamplarında hayatlarını sürdürmeye devam ediyor; bazıları ise gittikleri ülkelerin vatandaşları gibi yaşıyorlar.
Ama Filistinli nüfûsun hepsi yurtlarına dönme konusunda ısrarlıdır. Çünkü siyonist işgalin haçlı işgali gibi gayri meşru olduğuna ve Filistinlilerin o topraklardaki haklarından vazgeçmemeleri gerektiğine inanıyorlar.
Filistin dışındaki Filistinli nüfûsa yaygın olarak Filistin diasporası deniyor. Arapça kaynaklarda ise genellikle “dışarıda yaşayan Filistinliler” nitelemesi kullanılıyor.
Filistin diasporasının geçtiğimiz haftanın sonunda yani 25-26 Şubat tarihlerinde Filistin Diasporası Halk Konferansı adıyla geniş çaplı bir toplantısı oldu. Birinci gün Halkalı’daki Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’nde çeşitli konuşmalarla ve kültürel etkinliklerle ikinci gün ise gelen misafirlerin kaldığı otellerdeki grup (atölye) çalışmalarıyla sürdürülen konferans için dünyanın çok farklı ülkelerinden binlerce Filistinli İstanbul’da bir araya geldi.
Konferansın sonunda bu çalışmanın teşkilatlı bir şekilde ve belli bir çatı altında yürütülmesine karar verildi. Ayrıca kurulan teşkilatın yapısı ve yapılması gerekenler hakkında bir sonuç bildirgesi yayınlandı.