Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Muaz el-Hatib, barışçıl gösterilere ağır silahlarla karşılık verilmesinin ülkede yaşanan krizi derinleştirdiğini belirterek, ''Biz hep barıştan yana olduk ama Esed yönetimi bizi kendimizi savunmak zorunda bıraktı'' ifadelerini kullandı.
Suriye'de yaşanan son gelişmelerle ilgili Anadolu Ajansı'na özel değerlendirmelerde bulunan Hatib, muhalefet gösterilerinin barışçıl bir şekilde başladığını hatırlatarak, ''Bizim gösterilerimiz barışçıldı. Göstericiler, güvenlik güçlerine soğuk su ikram ediyordu. Bir gün o su ikram eden kişinin cesedi bir torbanın içinde ailesine teslim edildi'' dedi.
-''Kamuoyuna yansıyanlar gerçeğin küçük bir parçası''-
Yüklendikleri sorumluluğun ağırlığının çok fazla olduğunu söyleyen Hatib şöyle devam etti:
''Suriyeliler 2 yıldır işsizlik, açlık, susuzluk ve tahrip olmuş bir alt yapıyla hayata tutunmaya çalışıyor. Çalışma hayatı birçok bölgede tamamen durdu. Bunların üzerine bir de tutuklamalar ekleniyor. Gösterilen her çaba, Suriyelilerin yaşadıklarının yanında yetersiz kalıyor. İhtiyacın, yapılan yardımdan fazla olduğu bir ülkede eksiklikleri kapatmak çok zor. Çünkü kriz gerçekten büyük.''
Değerlendirmesinde Türkiye'nin yaptığı yardımlara vurgu yapan Hatib, ''Kapılarını Suriyelilere açan Türkiye, her yönden gereken yardımı yapmaya çalışıyor. Sığınmacıların barınma, tedavi gibi insani ihtiyaçlarını karşılamaya çabalıyor. Suriye halkı bu yardımların hiçbirini unutmaz. Bazı ülkeler Suriye meselesini öncelikleri arasına almıyor. Bu nedenle Suriye'deki vahşet 2 yıldır devam ediyor. Eğer herkes krizin çözümüne ilişkin gereken işbirliğini yapmazsa bu kriz daha da uzar. Ayrıca kamuoyuna yansıyanlar gerçeğin küçük bir parçası'' ifadelerini kullandı.
-''Türkiye, reformlar için çaba gösterdi''-
Suriyedeki krizin barışçıl ve siyasi yollarla çözülmesi için çok çaba sarf edildiğini aktaran Hatib, özellikle Türkiye'nin Suriye krizinde takındığı tutumun önemli olduğunun altını çizdi. Hatib, ''Türk hükümeti, Esed yönetimini reformlara ikna etmek için olağanüstü çaba gösterdi. Rejimin vatandaşlarını öldürmemesi için gerekli tavsiyelerde bulundu. Ancak Suriye yönetimi tüm bu tavsiyelere kulak tıkadı. Türk hükümetine Suriye konusundaki anlayışı için teşekkür ediyorum '' şeklinde konuştu.
-''Dış müdahale bölgesel savaş çıkartır''-
Suriye'ye Türkiye'den müdahale olması halinde başta İran olmak üzere bölgesel güçlerin müdahalesine yol açabileceğini söyleyen Hatib, ''İki taraf arasında savaş çıkması durumunda Körfez de savaşa sürüklenir'' dedi. Bölgesel savaşın kimseye fayda sağlamayacağını ifade eden Hatib, ''Bu, içine sürüklenmek istenilen tehlikeli bir durum, bakıldığında Türk kardeşlerimizin bakış açısı bölgeyi bu durumun pençesinden kurtardı. İnsanlar farkında olmayabilir ancak bazı hilekar güçler var ve bölgeyi karıştırmak, İslam dünyasını senelerce çöle hapsetmek istiyor. Türkiye ise bölgedeki istikrar unsuru olmaya devam ediyor'' açıklamasında bulundu.
-Müzakere önerisi-
''Suriye rejiminde savaş suçu işlememiş yetkililerle Suriye'nin daha fazla tahrip olmasını önlemek amacıyla'' geçtiğimiz günlerde ''müzakere'' önerisinde bulunan Hatib, ''Bunu müzakere ya da diyalog gibi siyasi kalıplara sığdırmaya gerek yok. Bu, tamamen insani duygularla alınmış siyasi veya askeri hiç bir amaç taşımayan bir karar. Suriyelilere faydalı olmak öncelikli amacımız'' ifadesini kullandı. Hatib sözlerine şöyle devam etti:
''Eğer yönetim bir kere bile olsa akıllıca bir karar almak istiyorsa halkın taleplerini yerine getirsin. Biz, yönetimin barışçıl bir şekilde bırakılması için müzakerelere hazırız. Ancak şu ana kadar Esed yönetimi tarafından doğrudan ya da dolaylı resmi hiç kimse bizimle iletişime geçmedi. Yönetim her zamanki gibi oyalama politikası izliyor.''
-''Kimse, bölgede Şii-Sünni çatışması istemez''-
İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ile görüşmesine de değinen Hatib, doğrudan verilen mesajların, aracılar yoluyla gönderilenlerden çok daha etkili olduğunu düşündüğünü söyledi. Hatib, ''İranlılara şu mesajı vermek istedim: Suriye'de yapmakta olduklarınız, hiçbir şekilde kabul edilemez. Çünkü bu desteğin vahşi bir rejim için sınırı yoktur, çok daha kötü neticeleri beraberinde getirecektir. İranlılara dedim ki, kimse Suriye'deki çatışmaların bölgede Şii-Sünni çatışmasına dönüşmesini istemez'' şeklinde konuştu. (aa)