Alquds.online.com / Çeviren: Kudüs Sahnesi
İsrail, Filistin yönetiminin de Filistin halkının temsilcisi olarak imzaladığı meşum Oslo anlaşmasıyla içerdeki Filistinliler ile dışarıdaki Filistinlileri birbirinden ayırmayı başarmıştı. Filistin dışında yaşayan Filistinliler, içerde kalanların mücadelelerine –yine bazı Filistinliler eliyle- yardım edemez hale geldiler. Fakat bu çok sürmedi. İnternetin, iletişim araçlarının gelişmesiyle ve Filistin’deki kentlere ve kamplara ulaşmasıyla birlikte meydana gelmiş bu ayrım, hızlı ve beklenmedik bir şekilde sona erdi.
Yaklaşık on yıl önce internetin arama motorlarında Kudüs’ü aradığımız zamanları çok iyi hatırlıyorum. Benim gibi binlerce Filistinli genç de aynı şeyi yapıyordu. Bir harita programı olan Google Earth ile Kudüs sokaklarını, Mescid-i Aksa’yı ve diğer mübarek yerleri sanal olarak geziyor ve özlemlerimizi gidermeye çalışıyorduk.
Wikipedia ve Savaşın işaretleri
İsteyen herkesin katkıda bulunabileceği ve değiştirebileceği bir platform olan Wikipedia’nın (özgür ansiklopedi) yayılmasıyla birlikte sanal savaşın alametleri daha belirgin hale geldi. Wikipedia o dönemde birçokları için bir kaynak idi. Fakat Siyonistlerin müdahalesiyle ve yalan bilgilerle doldurmasıyla birlikte bu ansiklopedi, özgür olmaktan çıktı. Kudüs, Urşelim; sonradan gelip işgal eden Siyonistler oraların asli sakinleri oldular. Maalesef hal bu bilgilerin doğru olduğuna inanan kimseler var.
Genel olarak Araplar, özelde ise Filistinliler, bu sahanın kıymetini o dönemde fark edemediler. O dönemde Siyonistlerin suçlarına karşı bireysel ve düzensiz karşı çıkışlardan başka bir şey yapılmadı.
Sanal savaşın ilk meydanı: Sosyal Paylaşım Siteleri
Sosyal paylaşım sitelerinin, özellikle de Facebook ve Twitter’ın ortaya çıkmasıyla birlikte Filistinliler ve Arap aktivistlerin karşı kampanyaları için bir saha oluştu. Böylelikle sanal dünya, Filistin milli çabalarının içinde öncelik kazandı.
Bunun sonucunda Siyonistlerin yalan ve iftiralarını ortaya çıkaran onlarca site kuruldu. Bu sitelerde belgeler, resimler, videolar vb materyaller paylaşıldı. Bundan sonra da siyasi olarak sınıflandırılmamış fakat aynı amaca hizmet eden gruplar ortaya çıktı. Bu gruplar, işgal karşıtı ve içerdeki Filistinlilere yardım etmek hedefi güdüyordu.
Bu gelişmelerle birlikte özellikle de işgalci İsrail’in zorlamasıyla Filistin dışına hicret etmek zorunda kalan Filistinliler, mücadele için kendilerine yeni bir alan buldular. Böylelikle Filistin meselesi uluslar arası arenada kendine yer bulan bir mesele haline geldi.
Netanyahu, tehdit ediyor. Sanal direnişçiler ise mücadelelerine devam ediyor.
Sanal savaşçıların oynadıkları rolün önemini anlamak için işgalci İsrail’in buna karşı nasıl tepki verdiğine bakmak gerekir. Netanyahu, kampanya yürütenleri ve ona katılanları dava açmakla ve hapse atmakla tehdit etti. Gerçekten de bir kısım aktivistler, hapse girdiler.
İşgalcilerin verdiği tepki bununla sınırlı kalmadı. İsrail, bu kampanyaları takip eden ve gözleyen, kampanya yürütücülerinin hesaplarını ele geçirmeye çalışan birimler kurdu. Mesela #kudüs_ayaklanıyor etiketi, birçok kısa film, resim ve belgelerle işgalci İsrail’in suçlarını ortaya çıkardı. Siyonistler de buna sert tepki gösterdiler.
Çeşitli kampanya ve etiketler, Siyonist yazar ve gazetecileri tv programlarında bu kampanyaları takip etmeye ve bunlara karşı mücadele yollarını araştırmaya zorladı. Bu da Siyonistlerin, Filistinlilerin sanal dünyadaki mücadelelerinden endişelendiğini ve korktuğunu gösterir.
Sanal direnişçilere karşı koyan özel Siyonist gruplar Filistinlilerin bu gayretlerinin başarılı olduğu ortaya çıkınca İsrail, buna karşı bir ordu kurmak zorunda olduğunu fark etti. Böylece özel gruplar kurdu ve sosyal medya uzmanları istihdam etti.
Fakat bir davaya inanan ile onu maaş veya bazı ayrıcalıklar için yapan arasında dağlar kadar fark vardır. Bu yüzden de bazı gençlerin idare ettiği bazı Filistinli sayfalar ve siteler Facebook istatistiklerini aşıyor. Mesela Kudüs ağı, 8 milyon takipçiye sahip. Bunun yanında Filistin’i sevenler tarafından kurulan irili ufaklı sayfalar da binlerce kişi tarafından takip ediliyor.
Diğer taraftan İsrail, özellikle de içerdeki Filistinlilerin bu sanal savaşa katılımlarını engellemek için çeşitli icraatlara başvuruyor. Mesela İşgalci İsrail, Facebook’taki bazı paylaşımları dolayısıyla birçok kişiyi yargıladı. Fakat hiçbir girişiminde başarılı olamadı.
Bu asrın gerekleri, bize yeni direniş alanları açtı. Bu direniş ve mücadele gerçek dünyadaki direniş ve mücadele kadar önemlidir. Herkes, bu mücadele alanını önceliği arasına almalı ve gereğini yapmalıdır. Çünkü sanal alem, uluslar arası kamuoyunu etkilemenin birinci alanı haline geldi.
Ayrıca bu saha, Filistin halkının sesini bütün dünyaya duyurmanın birinci aracıdır. Bunun yanında bu alan, işgalci İsrail’in bitmeyen yalanlarını ortaya çıkarmanın en ideal yeridir.