secakirgil@yahoo.com
Siyonist İsrail rejimi, dünyanın çeşitli yerlerinden, sırf ‘yahudi oldukları için’ getirttiği ve ‘sivil’ diye nitelediği hâlde, -kendilerini savunabilmeleri adına- tepeden tırnağa silahlandırdığı ve ‘yerleşimciler’ dediği kesimler için, Filistin’in mazlûm-müslüman halkının elinden zorla aldıkları evlerini-barklarını yıkıp, oralarda binlerce yeni mesken yapma kararı alınca..
Kapitalist emperyalizmin kaptan köşkü mahiyetindeki Amerikan Hükûmeti, ‘Yeni yerleşim birimleri oluşturulması kararının Ortadoğu’da barışın kurulmasına hizmet etmeyeceğini’ açıkladı.
*
Arab rejimlerinin tepe noktalarında olanlardan niceleri ve onların güdümlü kadroları, bu durumu kendi kamuoylarına, ‘Bakınız, müttefikimiz Amerika, aslında bu durumdan rahatsız oluyor, ama, siyonistlere sözünü dinletemiyor.’ diye sunup, zevahiri kurtarmaya çalıştılar.
Hâlbuki, Amerikan Dışbakanı John Kerry, bu kararın hemen ardından, ‘B. Amerika’nın İsrail’i her durumda sonuna kadar savunacağına dair siyaseti asla değişmeyecektir.’ demeyi ihmal etmedi.
Mâlumu ilâm..
Rusya lideri Putin de, geçtiğimiz aylarda, Netanyahu’ya, Ortadoğu’da İsrail’i tehdid edecek bir tablonun ortaya çıkmaması ve özellikle İslâmcı örgütlerin güçlenmemesi için elinden gelen tedbirleri alacağını tekrar va’detmemiş miydi?
*
Ve İran.. Dış siyasetini siyonist İsrail ve B. Amerika düşmanlığı üzerine oturtmuştu, 1979’dan bu yana.. Ama bugün, bir taraftan, siyonist İsrail rejimini kayıtsız-şartsız ve daima destekleyeceğini açıklayan USA emperyalizmiyle irtibatını -başkalarını Amerikan uşağı diye suçlamayı sürdürerek- geliştirmeye çalışırken, Rusya ile sıkı bir stratejik işbirliği çabaları içinde..
*
İran’ın en üst makamları, Suriye’deki Baas Partisi ve (Baba-Oğul) Esed Hanedanı’nın yarım asırlık diktatörlüğünü korumayı kendileri için asla vazgeçilemez ‘kırmızı çizgi’ leri olduğunu tekrarlayıp duruyorlar. Bunu da, ‘siyonist İsrail rejimine karşı mukavemet cebhesi’nin korunması adına yaptıklarını iddia ediyorlar.
Bu resmî görüşü geçen ay, İnkılab Rehberi S. Ali Khameneî’nin dışsiyaset başdanışmanı ve eski Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayetî bir kez daha söyledi. Evvelki gün de, Dışişleri Bakan Yard. Huseyn Emir Abdullahiyan, ‘Biz olmasaydık, Esed rejimi, iki-üç sene önce çökmüştü..’ diyerek gururla tekrarladı. Lübnan Hizbull.. lideri de ‘Biz olmasaydık, Esed iki günde düşerdi.’ dememiş miydi, geçen yıl?..
*
Siyonist İsrail rejiminin Amerika gibi Rusya tarafından da sonuna kadar destekleneceğini bildikleri hâlde.. Müslüman halktan yüz binlercesinin öldürülmesi pahasına, siyonist İsrail rejimine karşı oluşturulduğu iddia olunan bir ‘mukavemet cebhesi’ masalıyla karşı karşıya bulunduğumuz bir daha doğrulandı.
Dahası, Beşşar Esed’in, Moskova’ya gidip, sadece Putin’e, ‘Siz olmasaydınız, biz gitmiştik..’ demesi de, İran makamlarında dile getirilemeyen bir kırgınlık meydana getirdi.
*
Çünkü.. Esed’den o teşekkür sözünü kendileri bekliyorlar ve böylece de, Şam’daki Hz. Zeyneb Türbesi’ni IŞİD/DAİŞ saldırılarından korumak iddiasıyla, Suriye'ye gönderdikleri binlerce asker, pasdar ve milislerinden ve seçkin kumandanlarından yüzlercesini kaybetmenin acısını teskin etmek istiyorlardı.
*
Viyana ve Antalya’da yapılan son toplantılardan bir daha anlaşıldı ki, Suriye bugün emperyalist güçlerin sofrasında.. Ve Rusya, Esed’in derdinde değil.. O sadece, Suriye’deki stratejik üslerini korumayı hedefliyor; Beşşar Esed iktidarda olsa da-olmasa da..
Çünkü, 40-50 yıl öncelerde Cezayir, Libya, Mısır, Suriye, Irak, Sudan ve Güney Yemen’i kendi etki alanında tutuyordu. Bugün ise sadece Suriye’de etkili ve onu kaybetmek istemiyor. Öteki emperyalist güçler de bu durumu kabullenmiş gibiler..
*
Bölge ülkeleri, Suriye Buhranı’nda sadece bir piyon olarak kullanılmak istediklerini artık görmeliler.. Bu satrançta, emperyalist şeytanî odaklar egemen; su başlarını ‘dev’ler tutmuş..
*
Star