New York’taki müzenin yapılışından işleyişine kadarki süreçte şeffaf olunmadığı ve kendilerine danışılmadığını belirten toplum temsilcileri, ABD Başkanı Barack Obama'nın müzeyi ziyaretinin hemen öncesinde New York'taki Dinlerarası Merkez’de yaptıkları toplantıda seslerini yükseltti.
11 Eylül saldırılarında hayatını kaybedenlerin yakınları dahil, sivil haklar savunucuları, akademisyenler ve dini temsilcilerin tepkisine neden olan ve 21 Mayıs’ta ilk defa halka açılacak müzeyle ilgili en büyük endişeyi ise saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarından sonra, "İslamafobi'yi körükleyeceği" düşüncesini taşıyan ve saldırıların en büyük mağduru durumuna sokulan Müslümanlar taşıyor.
Amerikalı toplum temsilcileri, yaptıkları toplantıda, özellikle müzenin kalıcı bölümünde gösterilecek olan "El Kaide’nin Yükselişi" adlı belgesel filmin, Amerikan toplumunun birçok üyesini izole edeceğini ve İslamafobi’ye neden olacağına dikkati çekti.
Saldırılar nedeniyle, Müslümanlar kadar haksız yere büyük tepki çeken grupları temsilen açıklamada bulunan Sih Koalisyonu Programlar Müdürü Amardeep Singh de 11 Eylül'den beri Sih toplumunun, gerek fertler gerekse kuruluşlar olarak "çirkin nefret suçlarına maruz kaldığını" söyledi.
"Terörist bir grup İslam ile ilişkilendirilemez"
"Küçük Suriye, Khalid Projesi"nden Todd Fine ise bugün Dünya Ticaret Merkezi'nin bulunduğu bölgenin, Osmanlı döneminde, New York'a gelen ilk Arap Amerikalıların yaşadığı yer olduğunu ve adına "Küçük Suriye" denildiğini kaydetti.
Toplantının, 11 Eylül Anıt Müzesi'ndeki filmin terminolojisiyle ilgili olduğunu ifade eden Fine, filmde ''İslamizm, cihadizm, terörizm'' gibi ifadelerin kullanıldığını, bunu da kendi dini danışmanlarıyla hazırladıkları filmle gerçekleştirmelerine tepki gösterdiklerini ifade etti.
Fine, bu filmin değiştirilmesi için dünya genelinden akademisyenlerden destek geldiğini, bunlar arasında onlarcasının da Türk akademisyenler olduğunu belirtti.
Manhattan 7. Bölge'yi temsilen New York şehrinin tek Müslüman meclis üyesi ve New York Eyalet Senatosu adayı Robert Jackson ise "terörizmin İslam'la ilişkilendirilmesinin doğru olmayacağını, mesajın gayet açık olduğunu ve İslam'ın 11 Eylül'de olanlarla ilgili suçlanacak bir din olmadığını" vurguladı.
''İslamı referans gösteren talihsiz bir mesaj olduğunu hissediyorum'' ifadesini kullanan Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) Başkanı Zead Ramadan da saldırıdan sonra kurtarma ve arama çalışmalarına ilk katılanlar arasında olduğunu belirtti.
''El-Kaide'nin Yükselişi’’ eleştirilerin odağında
''El-Kaide'nin Yükselişi'' adlı belgesel film ve filmde kullanılan terminoloji eleştirilerin odağında yer alıyor.
Arap-Amerikan, Güney Asya-Amerikan ve özellikle Müslüman-Amerikalı geçmişi olan çeşitli etnik ve dini kökenden Amerikalıların oluşturduğu kuruluşlardan gelen temsilciler, özellikle müze için yapılan 7 dakikalık ''El-Kaide'nin Yükselişi'' adlı belgesel filmle ilgili düşüncelerini açıklayarak, yeni açılacak müzenin yönetimine yönelik Amerikan toplumu adına taşıdıkları kaygıları dile getirdiler.
Filmde, ''İslami'' ve ''İslamcı'' gibi gelişigüzel ve akademik olarak tartışmalı bir terminolojinin kullanılmasının, "El-Kaide'nin eylemlerini genellediği" düşüncesinde olduklarını belirten grup üyeleri, filmde küçük bir örgütle, dünyadaki 1,6 milyar Müslüman arasında bağlantı kurulduğunun altını çizdi.
Grup üyelerinin filmle ilgili önemli bir endişesini ise videoda kullanılan alt yazılarla ilgili terminolojiyi bilmeyenler başta olmak üzere izleyenlere, "İslam'ın bir din olarak 11 Eylül saldırısından sorumlu olduğu etkisinin verilmesi" oluşturuyor.
İslam'la terörü ilişkilendiren filmi, müzenin kalıcı bölümünde sergilerken, filmle ilgili eleştirilere kapalı kalmaları gerekçesiyle tepki toplayan müze yönetimi ise iddialara karşılık müzede gösterecekleri belgeselin "objektif" olduğunu ileri sürdü.
Filmin "kışkırtıcı ve kafa karıştırıcı" olduğunu belirten dinlerarası danışma grup üyeleri, defalarca endişelerini içeren bölümlerin düzeltilmesini edilmesini istediklerini belirtti.
Toplantıda, müzenin açılmasından önce filmi seyretmesine izin verilen tek kişi olan Dinlerarası Merkez'in İcra Direktörü Reverend Chloe ise filmin "gevşekçe ve yeterli bir tanım veya içerik olmadan El Kaide'nin yükselişini anlattığını ve terimlerin kafa karıştırıcı ve tartışmalı olduğunu" kaydetti.
Filmin, müzenin daimi sergi bölümünün merkezindeki bölümde gösterileceği kaydedildi.
Filme karşı mücadele veren grup üyeleri arasında, ulusal güvenlik uzmanı Haroon Moghul, saldırılarda oğlunu kaybeden Salman Hamdani'nin annesi, Talat Hamdani ve İslamafobi'ye karşı Yahudiler kuruluşunun üyesi Donna Nevel de yer alıyor.
"Önlem alınmazsa gelecek nesilleri de etkileyecek"
İslam'da Kadın kuruluşunun emekli Yönetim Kurulu Başkanı, Müslüman aktivist lider Aisha Al-Adawiya de şunları kaydetti:
''Başkan Barack Obama müzeye başkanlık gezisinin bir parçası olarak geliyor. Bizim problemimiz, müze yönetiminin şeffaf olmamasıdır. Toplum liderlerini neden geri çevirdiklerini anlamıyoruz, izole edilmememiz lazım. Biz de sevdiklerimizi, ailemizi, akrabamızı, meslektaşımızı kaybettik.’'
Müze yönetimini eleştiren Aisha Al-Adawiya, ''Düzenleyici önlem alınmazsa, çok sağlıksız sonuçların ortaya çıkma potansiyeli var. Bu sadece Müslüman toplumu değil, bütün çocuklarımızı ve ve gelecek nesilleri de etkileyecektir. Açık ve şeffaf olunmak zorundalar'' diye konuştu.
Müzenin ilk ziyaretçisi Obama olacak
Başkan Barack Obama'nın bugün ziyaret edeceği 11 Eylül Anıt Müzesi, 20 Mayıs'a kadar, saldırılarda hayatını kaybedenlerin yakınları ve diğer saldırı mağdurlarına açık olacak. Müze, 21 Mayıs'tan itibaren de halkın ziyaretine açılacak.
''El-Kaide'nin Yükselişi'' adlı belgesel, örgütün eğitim kamplarındaki macerasından, ağır bir saldırıya uzanan hikayeye yer veriyor. Belgesel filmin gösterileceği yerin, 11 Eylül saldırılarını gerçekleştirenlerin fotoğraflarının sergilendiği odaya bitişik olduğu belirtiliyor.
11 Eylül saldırılarında hayatını kaybeden yaklaşık 3 bine yakın kişinin anısına yapılan müze ve anıt bina için toplam 700 milyon dolar harcandı.