HAKSÖZ HABER
Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Ulaştırma, Kültür ve Turizm, Ticaret ve İçişleri bakanlıklarına yazı gönderip bir çağrıda bulundu.
Ali Erbaş, otobüs yolculukları süresince verilen molaların namaz saatlerine göre ayarlanmasını talep etti. Bu talep Kemalistleri ve seküler yaşamın öncülerini rahatsız etti.
Cumhuriyet gazetesi bir dizi söyleşi gerçekleştirerek ‘Müslümanların hayatının kolaylaştırılmasının önüne’ geçebilmek amacıyla kamuoyu oluşturmaya çalıştı.
Cumhuriyet gazetesi, “Diyanet’in talebini ilahiyatçı ve hukukçular yorumladı: Fetva devleti olduk” başlıklı bir haber ile okurlarında İslam karşıtlığını pekiştirmeye çalıştı.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, şehirlerarası otobüs yolculuklarında namaz saatlerine göre mola verilmesini talep etmesinin ardından karşıt yönde kamuoyu oluşturmaya çalışan Cumhuriyet gazetesi; “Kemalist ilahiyatçılardan” Cemil Kılıç ve hukukçu Turgut Kazan üzerinden laiklik vurgusunda bulundu.
İslam düşmanlığında en ön sıralarda yer alıp ilahiyatçı kimliğini vurgulayan Cemil Kılıç Cumhuriyet gazetesine ‘seyahat yolculuklarındaki namaz vakitlerine göre mola talebi’ hakkında şu yorumda bulundu:
“Müslüman olsun olmasın, namaz kılsın kılmasın bütün yolcuları namaz saatine göre yolculuk yapmaya zorlamak, haksızlık ve adaletsizliktir. Adaletsizliğin ve haksızlığın olduğu yerde de İslam’dan bahsedilemez. Bu talep İslami bir talep olmaktan ziyade teokratik devlet ideolojisinin bir talebi olarak değerlendirilebilir. Bizim anladığımız İslam ise teokratik bir düzeni öngörmüyor. Bu talep ayrıca, insan haklarına aykırıdır. Bütün topluma ‘Bizim inandığımız gibi hayatınızı düzenlemek zorundasınız’ dayatmasıdır” ifadelerini kullandı.
Laik yaşamı Müslümanlara dayatan zihnin kurduğu cümlelerin anlamsız olduğu aşikar. Ancak Kemalizme yaranmak için İslam’ı ağzına alarak bu şekilde “fetvada” bulunulması kabul edilebilir bir durum değil!
İslam dininden bihaber yaşamı destekleyen ve Kemalizme övgüde sınır tanımayan Kılıç’ın bu sözlerini kâle bile almamak gerekirken, Cumhuriyet gazetesi için İslam’a ve Müslümanlığa düşmanlıkta Cemil Kılıç, tam olarak “biçilmiş kaftan” görevi görüyor.
“Hukukçu” kimliği ile maruf Turgut Kazan da Cemil Kılıç gibi laiklik ve cumhuriyet söylemleri ile Kemalizme selam durmaktan imtina etmiyor.
Turgut Kazan: “Türkiye anayasasız ve hukuk devleti olmayan bir ülke haline getirildi. Yasa devleti olmasına bile artık razı olacağız ama o da yok. Tam bir fetva devletine dönüştü. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Erken ya da zamanında bir seçim olacak ve Türkiye yeniden hukuk devletini ve laik Cumhuriyeti inşa edecek” dedi.
Kemalizme tazimde kusur etmeyen isimlerin, İslam’a ve Müslümanların yaşamına bu kadar saldırgan tavırlar ile açıktan laf etmelerini ‘hukuka ve laikliğe’ nasıl sığdırabildiklerini merak ediyoruz.
Kemalizme müstemleke bir yaşamı savunan kişilerin, İslam ve Müslümanlar hakkında bu kadar rahat konuşabilmesinin arkasındaki mantığı da hala anlayabilmiş değiliz! Bu duruma ‘İslam düşmanlığı’ haricinde bir tanımlamada bulunmak oldukça zor.