Din Kültürü Dersini Seçmeli Yapmak İsteyenlerin Dikkatine!

​​​​​​​Çocuklarının dünyasını ziyadesiyle dikkate alan onlara en pahalı kılık kıyafeti, arabaları, tatilleri, özel okulları armağan eden ebeveynler en temel dini bilgileri öğretmek konusunda niye bu kadar isteksiz?

Fatma Barbarosoğlu, Yeni Şafak gazetesinde yazdığı makalede Din Kültürü dersini seçmeli yapmak isteyen veya kaldırmak isteyenlere uyarılarda bulunuyor:

Din dersini seçmeli yapmak isteyen zevat, seçim zamanı ne kadar dindar olduğu üzerinden imaj tazeleme yarışına giriyor. Din derslerinin seçmeli olmaması gerektiği konusunda en berrak fikirleri savunan kişi öteden beri Prof. Dr. İlber Ortaylı’dır.

İlber Ortaylı Hoca din derslerinin dini bilgi vermeye yönelik olduğunu hiç kimseyi dindar yapmayacağını söylüyor.

Tam da bu noktada din derslerinin sahiden bilgi vermeye yönelik olup olmadığı üzerinde fikrimizi yormamız gerekiyor.

Gençliğin dini bilgisinin ne halde olduğunu bir din dersi hocasının göndermiş olduğu mektuptan takip edelim. Mektup için buyurun:

Çok kıymetli Fatma hanım,

Ben Din Kültürü öğretmeniyim. “Çocuklar camide, gençler nerede” yazınızı okudum. Az bile yazmış, deyip geçtim. Bugün ki Tekâsür Suresi yazısından sonra gözüm yine takıldı o yazıya. Hakikaten bazen tek seferde idrak edemiyormuş insan.

Bu vesile ile kendi tecrübelerimden bahsetmek istiyorum.

Mesleğe, Anadolu’nun Nişantaşısı diye tarif edebileceğim Karadeniz Ereğli’de başladım. Din dersi kitabındaki müfredatı, heyecan ve bilinçle, tahmin edersiniz ilginin en az olduğu bir topluluğa aktarmaya çalışıyordum. Fakat elimdeki bilgilerin mükemmel tasnifi, özetlenmiş olması, iyi eğitim almam vs. vs. bunların hiç de yeterli olmadığı bir noktada buldum kendimi.

İlk şaşkınlığımı 17-18 yaşındaki öğrencilerimin gusül abdestini bilmiyor olmasını öğrenmemle yaşadım. Derslere ilgi gösteren yoktu. Öğrenmek isteyen, sormak isteyen… Yok. İlgi, bir iki kişiyle sınırlıydı. Onların ilgisi de öğrenme ilgisi değil hocaya duyulan saygıdan dolayı idi. Derse gösterilen ilgi ile soru sorulması arasında doğru orantı vardır bilirsiniz. Ancak bir iki soru ile karşılaştım.

Onlar bana sormayınca ben onlara sormaya başladım: “Cuma namazı hakkında aklınıza ilk gelen nedir?”

18 yaşında erkek öğrencim “Ey cemaat camimize yardım edelim” diye atladı soruya, bütün sınıfı ve beni de güldürdü. Benimkisi acıyla karışık oldu tabi.

Acıyla fark ettim ki, öğrencilerim ne Kelime-i tevhid ne Kelime-i şehadet i biliyorlardı. Oysa ben lise son sınıfta ne anlatıyordum onlara? Mezhepleri, tasavvufu… Kelime-i tevhid bildiklerini kabul etmiştim ama fena yanılmıştım. Bildiğiniz ilkokul ödevi gibi, kendi el yazısıyla karşılaştırarak, A4 kağıdına defalarca Kelime-i tevhid, Kelime-i şehadet yazdırdım. Tabi ki “not karşılığında”.

Şu an ücretsiz izinliyim, çalışmıyorum. Batı Trakya’dayım. Burada daha anaokulu çağında hatim yapmak yaygınken gençler camiye meraklı değiller. Çocukluktan gençliğe, arada kaynayıp giden bir değer/ilgi erozyonu var.

Sahabenin neşesi ve ibadet aşkıyla yaşamak umuduyla…

Selam ve hürmetlerimle

E. O.

Mektubu okudunuz… Bırakın seküler çevrelerde yetişmiş gençleri, dindar muhitte yetişmiş, yetişmekte olan gençler dahi en temel dini bilgileri bilmiyor. Çocuklarının dünyasını ziyadesiyle dikkate alan onlara en pahalı kılık kıyafeti, arabaları, tatilleri, özel okulları armağan eden ebeveynler en temel dini bilgileri öğretmek konusunda niye bu kadar isteksiz? Niye bu kadar tembel?

Bu soruların cevabını tekrar tekrar düşünmek zorundayız.

Eğitim Haberleri

Adı imam hatip okullarıyla özdeşleşen Mahmut Celaleddin Ökten vefatının 63. yılında anılıyor
Atatürk dönemi tarih müfredatı
Bakan Tekin'den laiklik sopasını gösterenlere okkalı cevap!
Fen bilimleri ateist despotların elinden kurtarılmalı…
Filistin Eğitim Bakanı, Türkiye'nin Gazzeli öğrencilere burs vermesini takdir etti