Konuşmasına Kur'an, Sünnet ve ölçü kavramlarını irdeleyerek başlayan Yılmaz Çakır'ın sunumundan satırbaşları:
-Rabbimiz her şeyi bir ölçü ile yaratmıştır ve bizler de vasat ümmetiz.
-Kur'an ve sünnet esaslı bir kavramdır, bu birlikte kullanım bize birçok işaret vermektedir.
-Müslümanlar kavramlarını bilmekle mükelleftirler.
-Sünnet literatürüne yaklaşım bağlamdan kopuk, saf akılla(kestirimsel) olursa maksada ulaşılmaz. Temel sorunumuz, peygamberimizden geldiği iddia edilenin doğru olup olmadığıdır.
-Kur'an söz konusu olduğunda gelenek görmezden gelinip ilk karşılaşan bizmişiz gibi davranıyoruz; bu, anlama problemine yol açar.
-Yaşadığımız fast-food çağının İslam'ı algılamamızdaki rolü inkar edilemez.
-Eskiden ilişkilerimizi zedelediğini düşündüğümüz televizyon, şimdi birlikte bir şeyler yapmak için başvurduğumuz bir cihazdır. Bu noktada zaman, ne yerilecek ne de göklere çıkarılacak bir olgudur; biz onu hakkı ile yaşamaya çalışırız.
-Bizler sonsuzluğun sahibinin kullarıyız ve iddialarımız buna münasip olmalı; başka bir değişle, Müslüman, iddiası doğrultusunda bir özgüvene sahip olmalıdır.
-Yüz yıldır gerici, takunyalı, irticacı gibi kavramlarla karşı karşıya kaldık; kimliğimizi izhar etmeye çalışıyoruz; burada bizlere büyük işler düşüyor.
-Kitabı merkezde görmezsek, kendimizi zamana teslim edersek sınırlarımız kaybolur.
-Din, felsefesi yapılsın diye değil amel edilsin diye inzal olmuştur. Bize düşen dinimizi bihakkın yaşamaktır.
Programın son kısmında Diyanet İşleri Başkanlığı'nın “Camiye Koşuyoruz Namazla Buluşuyoruz” projesi kapsamında 15 gün boyunca camide namazlara devam edip aldığı ödülü İdlibli kardeşleri ile paylaşan Enes Ege Türen'e Özgür-Der iyilik madalyası Yılmaz Çakır tarafından takdim edildi. Güzel yürekli Enes'i ve yetiştirilmesinde emeği geçen ailesini tebrik ederiz.