Dilipak’tan Rüşvet, Torpil ve İstismar Tablosuyla Yüzleşme Çağrısı

Abdurrahman Dilipak, belediye, yargı, eğitim vb. birçok bürokratik sahanın yanı sıra FETÖ ile mücadele alanında da ciddi bir istismarın yaşanmakta olduğunu belirttiği yazısında bu tabloyla hesaplaşma çağrısında bulunuyor.

Abdurrahman Dilipak’ın Yeni Akit’teki köşesinde yayımlanan konuya alakalı yazısı (11 Aralık 2018) şöyle:

Velevkane 180..

Ettekraru ahsen, velevkane 180. “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az”. BİR DEFA DAHA SÖYLEYEYİM:“Def-i mazarrat celbi menafiden evladır.” İyiliklerinizi anlatmadan önce, onları değersiz kılan kötülükleri önleyin. Önce ADALET. Yargıda sorun var. Bir AK Parti il başkanı vardı. MÜSİAD başkanı bir işadamı. FETÖ’cü olmadığı halde hâlâ yargılanıyor. Hapis yattı, işkence gördü. Ona tuzak kuranlar ise terfi ettirildi. ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR. Yılardır tutuklu hâlâ iddianamesi hazırlanmayan işadamları var. Bazı davalarla ilgili kulağımıza geliyor; “O kadar tutuklu kaldı, şimdi bir ceza vermezsek biz zor durumda kalırız diye” düşünen adalet fukarası insanlar var. Hakkını almak için rüşvet vermek zorunda olanlar var. Bunlar 1-3-5 değil. Rüşvet, torpil, suiistimal yapanların yaptıkları yanlarına kâr kalmamalı. İtirafçı olmuş, bir sürü itirafı var, onlar soruşturulmuyor. Ama suçsuz insanların da ismini vermiş, onları perişan etmişler. Suçsuz oldukları halde suçlananlar hakkında delil de bulamıyorlar. Ama suçsuz insanlar mağdur. Ben biliyorum, FETÖ’nün üzerine gittiği, onları ihbar ettiği için görevden alınan var. Hapis yatan var, davaları hâlâ sürüyor. Bir üst düzey siyasi tarafından bir ilçenin belediye başkanı yapılmak istenen birine engel olmak için partilerine mektup yazanların (ki bunların içinde biri Tayyib beyin yakından tanıdığı biri) işyerlerine, maliyeden, çalışma bakanlığından müfettiş gönderiliyor. Gönderilsin de, ne oluyoruz arkadaşlar.

Yabancıların içerideki adamları, Örgütçüler ve onları himaye edenler, FETÖ’cü olmayıp, onları taklit eden, onların ayak izinden gidenler, helali haramlarını gizlemek için istismar edenler, rüşvetle ve torpille bir yerlere gelenlerle bir yere varamazsınız. Yıllardır belli seviyede bir yere çakılıp kalan bir bürokrat diyor ki, “Hatırlı birinin bir yakını geliyor, yeni mezun olmuş, ona işi öğretiyoruz, yetiştiriyoruz, adam iki kursa gidiyor şef oluyor, sonra bir başka yere yükselip gidiyor, biz bu adamlardan artık randevu bile alamıyoruz.” FETÖ’cüleri kınıyorduk, şimdi birileri de “onların ayak izinden gidiyor” diyor. FETÖ’cü olup terfi edenler de var, FETÖ olmayan, hâlâ FETÖ’cü olmadığını ispatlamak için çabalayanlar da. Bunları temizlemek gerek önce. Öte yandan; FETÖ’cülerin ağababası olup hâlâ aramızda dolaşarak VIP’lerde ağırlananlar da!

Vermediği rüşvetin kat kat fazlası “ceza” olarak ödetilen ve sonra da pasaportuna el konulup yurtdışına çıkışı engellenen ihracaatçı işadamları var. Böyle biri geldi, yaşadıklarını gözyaşları içinde anlattı. İki fabrikasını kapatmış, yaşadığı şehri terk etmiş batıya doğru göçmüş.. “Benim servetim bana yeter, artık istemiyorum bir şey yapmak, bunlarla uğraşmaktan bıktım” diyor.

Kibriti gözünüze çok yaklaştırırsanız, arkasında bir ormanı kaybedersiniz. Anket / Kamuoyu araştırmaları, örgütlenmiş kalabalıklar ve kurgulanmış ekran görüntüleri ile birileri iş üzerinde!. Birileri dökme su ile değirmen döndürmeye çalışıyor. Onlara söylüyorum: Boşlukta yürüyorsunuz arkadaşlar. İnşallah, birilerinin gözüne kestirdiği,  “Acemi” gördüğü birtakım politik kadroları hedef alarak saldırmazlar. Bu arkadaşlar da, içimizdeki hainler ve uluslararası çetelerin oyununa gelmez inşallah.

“Eski”lerden ibaret bir kadro olmamalıydı elbette yeni kadrolar. Ama öte yandan eskilerin fikrinden istifade edilecek kimse de mi yoktu. Ankara’daki dostlara “Encümeni Daniş” diye bir şeyden söz ettim ama herhalde ben anlatamadım.. Yıllardır “Beyin envanteri, Akademik envanter” diye bir şeyden söz ediyorum, ama kimse dinlemek bile istemiyor. Çünkü işin ehlini aramıyor birileri, onlar kendi adamlarını bir yerlere yerleştirme derdindeler..

Geçen gün bir işadamının başından geçenleri anlattılar. İnşaat, tarım, petrol alanında birkaç ilimizde yatırımları olan bir işadamı. Fabrikalarını kapatmış. Rüşvet isteyen belediye başkanının yeğenine istediği parası vermeyince adama FETÖ’cü diye yapmadıklarını bırakmamışlar. En son yurtdışına çıkarken pasaportuna el konmuş. Arkası arkasına belediye ve maliyeden baskınlar yemiş, inanılmaz cezalar kesmişler. Adamlar herkes tehdit ve şantajla haraca bağlamışlar. Yeni bir üst bürokrat gelince hemen ziyaretler, hediyeler, Media, STK, siyaset, işadamı, kanaat önderi kim varsa adamı kuşatıyorlar. Herkes sanki birbirinden habersiz gibi belli kişileri övüyor, belli kişiler hakkında yalan, iftira ne verse söylüyorlar. Şehre üst düzey biri gelse karşılayanlar arasında onlar vardır. Hatta en öndedirler. Kaz gelecek yerden tavuk esirgemezler. Bu lanet olası adamlar kaşıkları belinde dolaşan tipler. Her yerde de varlar. Bunların sağı solu da yok. Bir zamanlar adı “fırıldak Kubi”ye çıkan biri vardı. Şimdi de vardır bunlardan. Mesela birinden söz ettiler. Adam DYP’li imiş sonra Çillerin danışmanı da olmuş, Milletvekili adayı olmak istemiş olmayınca DSP’ye gitmiş. Milletvekili seçilince ANAP’a gitmiş. Ardından MHP’ye, MHP’den Uzan’ın Genç Partisi’ne gitmiş. CHP, AK Parti gitmediği parti kalmamış, tabii şimdi nerdedir aceba? Harika tipler, herkes ikna ediyorlar. Onlar da bu insanlara nasıl kanıyorlarsa. Bu işte bir terslik var ama! FETÖ’cüler bu işi çok iyi biliyorlar. Bir anda “Kıraldan fazla kıralcı” oldular ve şimdi kıral adına racon kesiyorlar. Terör estiriyorlar. Bir anda muteber adam oldular, dün nasıl “Hocaefendi”ye karşı çıkanların defterini dürüyorlarsa, bugün de yine işbaşındalar sanki! Bakın, şaibeli adamları aday yaparsanız, aday listelerinin kesinleşmesinden sonra  bunların kirli çamaşırlarını ortaya çıkaracaklar. “Kirli çıkın”, yurtdışında ve içinde kayıtdışı kara parası olanların parasına, işyerlerine çökecekler. Onların başına her şey gelebilir.. O paralar geldiği gibi gider. Yurtiçi, yurtdışı fark etmez. Haram paradan hayır gelmez! Bunlara yardım edenler, bunlarla işbirliği içindeki siyasetçi, bürokrat da bedel öder. Denmedi mi ki bize “zalimlere yardım etmeyin, sonra ateş size de dokunur”. Yine denmiştir ki, “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste”. Yine denmiştir ki, bir kavim saparsa, Allah onların başına zalimleri musallat eder. Ve zalimler gün gelir, pişman olurlar ama zulm ile abad olunmayacağını öğrenme konusunda geç kalmışlardır. Cahil, fasık, fuhuş bataklığına batmış, kibir küpü, ehliyet ve liyakat sahibi olmayanlara makam verenler, o kişinin yaptıklarında aynı şekilde cezaya çarptırılacaklardır. Eğer Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorlarsa, bunu akıllarından çıkarmasınlar.

Geçen gün “haram malla hayır” olmaz diye yazdım.. Haram para ile yapılan iyi ya da hayırlı gibi görünen işlerin “hayır” ya da “iyilik” olmadığını, onu yaptıranlara fayda değil zarar vereceğini, günahlarını azaltmayacağını, artıracağını yazmıştım. İtiraz var. “Ötekiler çok yedi, 80 yıldır onlar yiyor, biraz da biz yiyelim”, “Biz yemezsek birileri yiyecek, onlar yiyeceğine biz yiyelim, hem de hayır yapalım”, “Yemeyenin malını yerler”, “Tevbe ederiz, hayır yaparız, Allah affeder” diyorlar. Hayır, yanılıyorsunuz. O “hayır” dediğiniz şey “hayır” değildir. Helale haram katmayın. Haram lokma ailenizi de yakar. Onun bereketi olmaz. Kimseye fayda da sağlamaz. Kötü örnek olursunuz. Şeytan sizi kandırıyor. Tamam ötekiler yedi, onlar cehenneme gidecek. Onlar yemesin diye siz yiyorsanız, siz de onların gittiği yere gideceksiniz.

Nahl 28’de Azrail’in zulüm yapar halde iken canları alınanlardan söz ederken onlara, “niçin böyle davrandıkları” sorulduğunda “Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk ki” diyeceklerdir. Hani onlara “bozgunculuk yapmayın” denildiğinde de “Biz ancak ıslah edicileriz” diyorlardı da, Kur’an onlara “Siz bozguncuların ta kendilerisiniz” (Bakara 11)  diyordu ya! Onların iyi niyetleri vardı! Toplumu ıslah edeceklerdi!? Şeytan onları kandırmıştı. Yaptıklarının farkında değillerdi. Unuttukları bir şey vardı: “Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşeli idi”.

Onun için “Kitap” bizi “Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” diye uyarıyordu. Nerdeyse il adaylarının çoğu belli oldu. İlçeler var. Belediye Meclisleri var. Belli bir özen yok değil, güzel, doğru isimler de var, ama yanlış isimler de var. Vakit çok geç olmadan lütfen listeleri tekrar gözden geçirelim.. Yanlış adamlara kim kefil oluyor, bu işe aracılık ediyorsa onları da not edelim. İlçe ve belediye meclisleri için de aynı şekilde hassasiyet gösterelim inşallah.

Yoksa bu seçimde başarı zor!

Selâm ve dua ile.

 

Yorum Analiz Haberleri

Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...