Dilipak’ın Kaleminden “Ulustan Ümmete” Programı

Ulustan Ümmete: "Kitaba ve Sünnete Dönüş", "İslami Uyanış", tabiri caizse "Öze dönüş" hamlesi.

Abdurrahman Dilipak, Yeni Akit gazetesindeki köşesinde Hamza Türkmen’in hazırlayıp sunduğu ve Hilal TV’de yayınlanmaya başlayan “Ulustan Ümmete” adlı programı değerlendirdi:

Ulustan ümmete!

Abdurrahman Dilipak / Yeni Akit

Önceki gece, yeni hicri yılla birlikte, Hilal Tv'de, 22.00'de yeni bir program başladı; bilmem farkında mısınız! Programın adı: "Ulustan Ümmete". Bu program her hafta aynı şekilde devam edecek.. Arkadaşlarımı Özgürder ve Haksöz dergisinden Hamza Türkmen adını tanıyor olmalılar.. Bir de eylemlerden tabi.. Programın sunucusu Hamza Türkmen. İlk programın katılımcıları Mustafa İslamoğlu ve Yasin Aktay'dı.

Tam da Suriye'yi, Kürt sorununu  (Bu sorun belki de aslında Kemalizmin, Türkçülük dayatmasının ortaya çıkarttığı bir sorundur) ve Gazze'yi konuşurken, konuya damardan bir giriş yaptı bu program.. "Kitaba ve Sünnete Dönüş", "İslami Uyanış", tabiri caizse "Öze dönüş" hamlesi. Sözün özü, ırmağın kendi yatağını araması gibi bir durumdan söz ediliyor. Bir "ıslah hareketi" söz konusu olan.. Azgın nefislerin fıtrata dönüş yolu ile sulha erdirilmesi!

Bölgemizdeki "intifadalar" aslında bir "Uyanış" ve "Direniş" hamlesinin ilk işaretleri değil mi?

Aslında bu gün Gazze'yi konuşmamız gerek.. Ama kibriti gözümüze çok yaklaştırınca, arkasında bir ormanı kaybedebiliyoruz bazan. Gazze trajedisinin arka planını görmek için Kemalizmin bize dayattığı, Baas ideolojisinin ve bunun karşısındaki feodal yapılanmanın Arap halklarına dayattığı "uluslaşma" sürecini görmeden bu olayı anlamaya çalışırsak yanılırız..

Kemalistler, utanmadan her fırsatta, "Ümmetten Ulusa" projesi ile övünmüyorlar mı?

Türki topluluklar on parça olmuş, Araplar 20 parça. Ulus devletin bize armağanı bu.. Ümmet şirazesi kopmuş bir tesbihin taneleri gibi dağılmış.

Ortak tarih bilincini yok etmek için harf devrimi yapılmadı mı? Bir halk bir gecede dilsiz bırakıldı. Urbalarından soyuldu.

"10 yılda 15 milyon genç yarattık" diye övünüyorlar.

Cumhuriyetin 10. Yıl albümünde övündükleri şey, kendi ifadeleri ile "Ümmet leşi"ni yere sermek olmadı mı? Hitleri kendilerine hayran bırakmakla övünmediler mi? "İrtica ile mücadele, istila ile mücadeleden daha zor ve elzem bir meseledir" demediler mi? Bizim yavru kurtlar, Mussoli'nin, kendi ifadeleri ile "terbiye diktatörlüğü"ne hayranlıklarının eseri değil mi idi? Mustafa Kemal öldüğünde, kimileri "hiç olmazsa başımızda Hitler, Mussolini, Stalin var" diye teselli bulmuyor mu idi!

Gazze direnişi bu sürecin rövanşıdır. Parçalanmış Arap halklarının, ulusal devlet kandırmacasının ötesine geçip bir ümmet olarak yeniden tarih sahnesine çıkma iddiasına karşı harekete geçen güçlerin saldırıları da aslında bu süreci durdurma çabasının bir ürünüdür..

Ümmetin birliği sağlanmadan İslam dünyasının iki yakası bir araya gelmeyecektir.. Ve de bu iş sadece iktidarlara düşen bir sorumluluk değildir..

Unutmayalım ki, biz kadiri mutlak (mutlak iktidar ve güç sahihibi) bir Allah’a (cc) inanıyoruz.. Ve alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygambere. Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir.. Yeryüzünden sorumluyuz..

Ulus devlet anlayışı, İslam milletinin önündeki en büyük tehdit olarak tarih sahnesine çıktı.. Şimdi yeniden ümmetin birliğini tesis etme zamanıdır..

Hep söylüyorum: Biz doğduğumuz ana babayı, doğduğumuz zamanı ve toprağı kendimiz seçmedik.. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumlardan yana olmak ve zalimlere karşı durmakla emrolunduk.

Bugün PKK'nın peşinden giden Kürt kardeşlerimiz de kötü bir şekilde Kürt ulusçuluğunun peşinde. Araplar da Arap milliyetçiliğinin kalıplarını kırmaya çalışıyor bugün..

Unutmamak gerekir ki, Türk düşmanı Arap Milliyetçileri ile, Arap düşmanı Türk milliyetçilerinin finansörleri , fikir babaları aynı çevreler..

Ne işimiz var bizim kavmiyetçilikle. "Fikri kavmiyeti tel'in ediyor peygamber."

Evet kavimler halinde yaratıldık ama "kavmiyetçilik de ne!". İlk lanet ırkçılığa değil mi?

Bakın bakalım Moiz Kohen kim imiş, Lazaro Franco kimmiş?

Bu işler, tek başına iktidarlara emanet edilemeyecek kadar ciddi işlerdir.

Bizim STK'larımız ne yapıyor ya hu! İşadamlarımız ne yapıyor!

Bizim boşa harcayacak bir kuruş paramız, boşa geçirecek bir saniye vaktimiz yok.. Boşa geçen zamanlar bize kan ve can bedeli olarak geri dönecektir..

Hamza Türkmen beyle beraber geçen gün konuşuyorduk. Rin Tur'la görüştük. Bakalım inşallah her ay bir İslam ülkesine "sefer" düzenleyelim istiyoruz.. Adalet için, barış için, özgürlük için, daha doğrusu, hepsinin toplamından daha fazla olarak hepsinden öte ve hepsinden önce Allah rızası için "Seferberlik" ilan etmeliyiz..

Biz bu dünyaya kulluk için, imtihan için geldik.

Hep birlikte, sadece İslam dünyasının ihyası ve inşası için değil, bütün mazlum halklar adına, bütün insanlık için "başka bir dünyanın mümkün olduğunu" göstermemiz gerek.

Batı uygarlığı, tarihin en kanlı ve pahalı uygarlığı oldu. 1., 2. Dünya savaşları. Soğuk savaş, Kapitalizm, Komünizm, Faşizm. Yok edilen kavimler, işgal edilen bir dünya, köleleştirilen siyah derililer. Kirletilen hava, su, toprak, sömürülen bir dünya. Bu düzen değişmelidir.

Başka bir dünya mümkün!.

Selam ve dua ile..

***

Programın 1. Bölüm Videolarını İzlemek İçin Tıklayınız...

 

Kültür Sanat Haberleri

Bilgi, inanç ve eyleme yönelik bir ömür çaba: Sezai Karakoç
Genç Birikim dergisinin Kasım 2024 sayısı çıktı
Umran dergisinin 363. sayısı çıktı!
Dava ahlakına sahip bir Müslüman: Sezai Karakoç
Genç Birikim dergisinin Ekim 2024 (268'inci) sayısı çıktı