Dilipak, Mazlumder Üyeliğini Neden Askıya Aldı?

Kurucusu olduğu Mazlumder’de üyeliğini askıya alan Abdurahman Dilipak, sebeplerini böyle anlattı.

Mazlumder Kurucusu gazeteci-yazar Abdurahman Dilipak'ın Timetürk'e Mazlumder tartışmaları ile ilgili yaptığı açıklama:

"TOPYEKUN SALDIRILAR" KARŞISINDA "TOPYEKUN UYANIŞ"

Kuruluş felsefesinden uzaklaştı diye düşünüyorum. Kendi ütopyasını açıklarken kendi medeniyetinin alameti farikası olan kavram ve kurumlarla bağını koprarak, bu konuyu seküler düzlemde ele almaya başladı.. Alameti farikalarımızı (ayırt edici özelliklerimiz) kaybetmeye başladık. Belki biraz sıradanlaştık..

Gaye ve yöntem olarak başka vadilere savrulduk sanki. Bu sadece MazlumDer için değil, bizim diğer bir çok cemaat, tarikat, vakıf ve derneklerde de ortaya çıkan bir proplem.. Politik ve ideolojik anlamda sorunlu bir sürece girdik.. Sürekli muhalif bir dil, rahatsız edici bir şey..

İnsan hakları örgütlerinin yapısı, çalışma esasları, karar alma süreçlerinin farklı olması gerek. Bunu başaramadık.. 19.YY sonu oluşan kavram ve kurumlarla dünyaya bakıyoruz. Yeni dünyanın inşası, kendi medeniyetimizin ihyası konusundaki endişelerimizi öteledik sanki..

Kendi tabanımızın katılımını sağlayamamaya başladı. Diğer kardeşlerimizle dirsek temasımızı kaybettik. Saflarımız sık ve doğru değildi yani, sanki! Bir savrulma sözkonusu.. Heyecan ve aşk boyutu eksildi.. 

Bizim STK'larımızda şöyle bir sorun ortaya çıktı: Birileri bu kurumları siyasete sıçrama ya da bazı denge hesapları, özel hesapları ve ilişkilerinde Truva atı ya da sıçrama tahtası gibi kullanma, bir referansi/bonservis adresi gibi görme eğilimi ortaya çıktı. STK'lar kimine göre birilerini yola getirmek için elde tutulması gereken bir sopaya döndü.. Bu Sendikası, Vakfı, Derneği için farketmiyor.. Bu da, sekter grublar arasında örgütü ele geçirme operasyonlarına zemin hazırladı.. "İyilikte yarışma" şeklinde bir rekabet değil, birlikte varolmayı imkansız kılan husumetlere yol açmaya başladı..

STK'ların bu durumu, sorun çözücü olmaktan öte sorun üreten mekanizmalara dönüşmelerine sebeb oldu.. Farklı kesimler birbirini dinlemiyor. İstişare ve şura yetersiz, kişisel dargınlıklar ve anlaşmazlıklarda hakeme gidilmiyor. Kıt kaynaklar doğru kullanılamıyor. İdeolojik, politik, etnik, mezhebi ve cemaat ilişkilerine dayalı kamplaşmalar dikkat çekici boyutta.. MazlumDer bu kötü gidişe dur demesi, güzel örnek olması gerekirken o da bu süreçten etkilendi sanki..

Üyeler çalışmalara katılmıyor.. Diğer kardeş kuruluşlarla birlikte hareket etme konusunda sorunlar yaşanıyor.. İçerideki bazı grublar kendi anlayışlarına göre örgütü kendi planları çerçevesinde yönetmekten çok kullanma çabasında dışlayıcı bir yol izliyorlar sanki..

Her zaman bütün bu olumsuzluklar, aynı anda ortaya çıkmıyor ama bütün bu olumsuzlukların, uygun zeminde kendini hissettirdiğini söylemek mümkün..

Kurucuları arasında olduğum bir dernekten istifa etmek çok ağır geldiği için, en azından rahatsızlığımı ifade etmek, bazı olayları zamana bırarakarak zaman içinde bir umudun canlanacağı düşüncesi ile üyeliğimi askıya aldım.. Ya yeni bir heyecanla yeniden işe koyulmanın bir yolunu bulacağız. Ya da bu tecrübe burada sona erecek ve yeni bir yapılanma ile yola devam edeceğiz.. Sonuçta, benim gözümde Müslümanların STK'ları fazlı kifaye sorumluluklarımızın tedvirine vesile çatılar olduğunu düşünüyorum.. Zaten MazlumDer ile ilgili benim temel sorunum, bu çatı altında bu sorumluluğumuzun gereğini yerine getirip getirmemekle ilgili..

Aslında ben ya da MazlumDer değil, herkes kendisi ve üyesi olduğu dernekler konusunda bir kere daha düşünsün. Ezanın aslına döndürüldüğü gün için her camiden bir kişi gelse, o gün gelen kalabalığın yüz katı orada olması gerekirdi. O kadar İmam Hatip, Kur'an Kursu, İlahiyat öğrencisi, Vakıf, dernek, diyaset sendikası nerede idi dersiniz.. VarMIŞ gibi davranmanın kimseye bir faydası yok.. Varlığımız, fonksiyonlarımızı yerine getirme konusunda kifayetsiz kalıyor ve gerçek bir oluşumun önünde engel oluşturuyorsa o zaman niçin VARız sorgulamamız gerekir.. "TOPYEKUN SALDIRILAR" karşısında dik bir duruş için "TOPYEKUN BİR UYANIŞ"a, bir tecdid hareketine ihtiyaç var. Selam ve dua ile..

Abdurrahman Dilipak

Gazeteci-Yazar (Vakit Gazetesi)

Twitter:@aDilipak

 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu