Dileyen Naylon Şortunu Giyip Stada Gidebilir!

İsteyen 19 Mayıs'ta şortunu ve naylon eteğini giyip stadyuma gitsin, istediği dans ve jimnastik hareketlerini yapsın.

HAKSÖZ-HABER

MEB,  İl Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderdiği yazıyla  1981 Tarihli “Ulusal ve Resmi Bayramlarda Yapılacak Törenler Yönetmeliği” gereği  19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı stat törenlerinin  Ankara dışındaki illerde yapılmamasını istedi.  Yazıda “Kutlama törenlerinin hazırlık döneminin mevsim olarak soğuk bir zamana denk gelmesi nedeniyle sağlık sorunlarına yol açmasına, çalışma süresinin uzun olması nedeniyle öğrencilerin derslere ilgisinin azalmasına, motivasyonlarının düşmesine, gönüllü olmayan öğrenci velilerinin okullarla olan ilişkilerinin bozulmasına sebep olduğu yönünde duyumlar alınmaktadır.” denildi.

CHP’siyle MHP’siyle Atatürkçü-Kemalist çevreler “Ne oluyoruz?” diye sert tepki gösterirlerken, düzenlemeyi getiren AK Parti’yi “gizli ajandası”nı hayatiyete sokmak ve varlık gerekçelerine kast etmekle itham ettiler. Adeta artık sadece Kuzey Kore’de benzerlerine rastlanan görüntülere dokunulmazlık atfettiler.

Konuyla ilgili Özgür Eğitim-Sen Çorum İl Temsilcisi Serdar Efe bir açıklama yaparak Milli Eğitim Bakanlığının 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin genelgesini değerlendirdi.

Nihayet birilerinin bu garabet törenleri fark ettiğini ve Doğu bloku ülkelerini hatırlatan faşizan törenleri kaldırdığını belirten Serdar Efe, “Bakanlığın gerekçelerinin de eksiği var fazlası yok. Törenler için seçilen öğrenciler neredeyse ikinci dönemi kapatıyordu. Tabi sınıfta kalan birkaç öğrenciyle ne yapacağını bilemeden zaman geçiren öğretmenlerin sıkıntısı da çabası. Soğuk, yağmur, çamur demeden yapılan provalar gençlerimizin sağlığının bozulmasına neden olurken, kıyafet olarak giydirilen naylon şortlar ve mini eteklerle yaptırılan anlamsız hareketler de sanki bizim değer yargılarımızla alay ediyordu.” diyor.

Darısı “Andımız” ve “Milli Güvenlik Dersleri”nin Başına

Özgür Eğitim-Sen olarak; militarist hava estiren, toplumumuza yabancı bu törenlerin kaldırılmasından duydukları memnuniyeti belirten Efe, “Ankara’daki öğrencilerin suçu ne anlayamıyoruz. Darısı Ankara’daki törenlerin başına diyoruz. Darısı çocukların asker gibi görüldüğü tüm tören ve yürüyüşlerin başına. Darısı ‘Andımız’ adı altında her sabah tekrarlanan şovenist, ötekileştirici metnin başına. Darısı her tarafımızın düşmanlarla çevrili olduğu paranoyasını işleyen (gerektiğinde fişleyen) ‘Milli Güvenlik’ derslerinin başına. Darısı çocuklarımıza ideoloji, dil, din, ırk, mezhep dayatan bütün ders ve törenlerin başına…” diyor ve “19 Mayıs elden gidiyor!” diyenlere şöyle sesleniyor:

“Bu arada bırakalım kim neyi nasıl kutlayacağına kendisi karar versin. ‘İlla ki stadyumlarda bayram kutlayacağız, 19 Mayıs elden gidiyor!’ diyenler de eğer istiyorlarsa 19 Mayısta şortlarını ve naylon eteklerini giyip stadyumlara gitsinler ve istedikleri dans ve jimnastik hareketlerini yapsınlar. Kimsenin onların bu özgürlüklerini kısıtlama hakkı yok!

***

Serdar Efe’nin yanı sıra Özgür Eğitim Sen Genel Sekreteri Abdulbaki DEĞER de Özgür Eğitim Sen adına bir açıklama yaptı. Açıklamanın tam metnini ilginize sunuyoruz:

19 MAYIS VE BENZERİ TÖRENLER RESMİ İDEOLOJİNİN EĞİTİM ÜZERİNDEKİ VESAYETİDİR!

MEB Bakanı Ömer Dinçer’in 19 Mayıs törenlerine ilişkin açıklaması üzerine kamuoyunda bir tartışma yaşanmaktadır.  Yapılan açıklamanın lehinde ve aleyhinde konumlanışlar üzerinden yürütülen bu tartışmanın gecikmiş bir tartışma olsa da aynı zamanda bir hayatiyet ve sağlık belirtisi olarak değerlendirilmesi de mümkün olarak görülebilir. Zira anormalliğin her yeri kapladığı uzun bir süreçte normallik belirtilerinin de hem dile getirenler hem de karşı koyanlar açısından ne kadar zorlu olduğunu yaşanan tartışmalardan kestirmek mümkün gözükmektedir.

Modern devletin tahkimi sürecinde önemli işlevler yüklenilerek milli bayramlar adı altında formüle edilen ritüellerin varlık gerekçeleri arasında dillendirilebilecek pek çok gerekçe sayılabilir. Bu ritüellerin tarihsel arka planlarında yer alan motivasyonların neler olduğu, hangi koşullar da ve hangi etkilenmelerden kaynaklandıkları üzerinde de durulabilir. Ancak gelinen nokta, tarihsel toplumsal zemin ve dünyanın gelmiş olduğu nokta, 19 Mayıs törenlerine ilişkin alınan bu kararın savunucularını ve karşı koyucularını keskin bir tavır alıştan yoksun bırakmaktadır. Ulus devletin çözüldüğü söylemlerinin revaçta olduğu ve ülke içindeki devletin yeniden dönüşüm sürecinin yoğunlaştığı bir sosyo-politik ortam ve uluslararası konjonktürde bu Özgür Eğitim Sen olarak birkaç hususu kamuoyu ile paylaşmakta sorumluluk hissediyoruz.

Cumhuriyetin ilanından beridir değişik tarihlerde uygulamaya konulan bu resmi törenlerin tahkim edilip üzerine en çok titrenildiği dönemlerin darbe dönemlerine denk gelmesi ilginç bir noktadır. Bu törenlerin uygulamaya konulmasına ilişkin oluşturulan söylemlerin, tarihsel hikayesi irdelendiğinde daha çok manipülatif işlevler gördükleri aşikardır. Oluşan cari sistemin parametrelerine dönük eleştirileri imkansız kılan bir tür kutsal kalkan işlevi görmektedir.

Bu değerlendirmeler ışığında Özgür Eğitim Sen olarak devletin bu tür törenleri öğrenciler ve okullar üzerinden zorunlu bir kutlama prosedürüne dönüştürme girişimleri asla kabul edilemez. Devlet bu tür törenlerin kutlamasını kendi tekelinde yürütmekte ısrarlı ise o zaman bunu kendi güvenlik kuvvetleri üzerinden yürütebilir. Söz konusu günleri tatil de ilan edebilir. Vatandaşlar ve öğrenciler kendi özgür iradeleri doğrultusunda planlanan programlara katılabilirler. Aksi taktirde bugünkü şekli ile törenler yandaşları ve karşıtları açısından da bir tür gereksiz uygulamalara dönüşmüşlerdir. Ancak ülkenin sosyo-politik ortamının anormalliği ve taraflar arasındaki keskinlik üzerinden yaşanan gerilim sembolik olarak törenler üzerinden yaşatılmaktadır. Devletin vatandaşları ile olan ilişkisindeki çarpıklığın yansıdığı bu tür törenlerin yüklenilen hiçbir işlevi taşımadığı ancak “mış gibi” yapılarak angarya olarak varlığı sürdürülmektedir.  Bu süreçte Özgür Eğitim Sen olarak MEB’in almış olduğu kararı öne sürülen kimi anlamsız gerekçelere rağmen destekliyoruz ve kutluyoruz. Ancak yukarıda belirtildiği gibi bu tür uygulamaların eğitim ortamlarından ve özellikle öğrencilerin sırtından mutlaka alınması noktasına getirilmesini de yüksek sesle talep ediyoruz. Eğitim üzerinde oluşturulan tüm vesayetin kaldırılması adına yapılan bu girişime Özgür Eğitim Sen olarak "evet" ama "yetmez" diyoruz.

ÖZGÜR EĞİTİM SEN

 

Basın Açıklaması Haberleri

Türkiye’nin göç raporu yayınlandı
“Çocuk katliamlarına, ayrımcılık ve şiddetine dur de!”
İslami STK'lar: Gazze için meydanlara inmekten vazgeçmeyeceğiz
Ey Sisi, Gazze halkının açlık ve susuzluktan ölümünü daha ne kadar seyredeceksin?
ANFİDAP: “Sisi Gazze’deki soykırıma sessiz kalma utancından kurtulmalıdır”