Mehmet Göktaş, Doğruhaber gazeyesindeki makalesinde tehditvari bir bildiri yayınlayan 104 emekli amiral üzerinden coğrafyamızdaki ordu ve halk ilişkisini yorumluyor:
Çünkü diktatörlerin, dikte rejimlerinin en büyük düşmanları kendi ülkelerinin insanlarıdır.
Onların iradeleri dışında başlarına geçip, yönetimlerini gasp ettikleri için elbette kendilerine en büyük tehlikenin oradan geleceğini biliyorlar.
Diktatörler ordularını hep buna göre dizayn ederler, ordular eğitilirken bir numaralı düşman olarak hep kendi insanı gösterilir.
Yani namluların ucu her daim kendi insanına yöneliktir.
Zaten dikta rejimlerinde yaşayan insanlar da ordu dendiğinde, asker dendiğinde, jandarma dendiğinde herkesten önce kendileri korkup titrerler. Dışarı hiç korkmaz diktatörlerin ordularından.
Halkı Müslüman ülkeleri örnek olarak aldığımızda mesele çok daha net ve berrak bir şekilde anlaşılır
Bugün dünyanın en çok silah satın alan ülkeleri Körfez’deki Araplar olduğu halde onlardan korkan bir tek kâfir ülkesi görebiliyor musunuz? Ne Siyonist terör devleti, ne bir Haçlı ülkesi tedirgin oluyor mu? Onlar da biliyorlar ki bu silahlar sadece ve sadece Müslümanlar üzerinde kullanılacaktır.
Türkiye insanı şimdilerde bunun imtihanını vermekte, düne kadar sadece ve sadece kendi ülkesinin insanıyla savaşan ordusuna bunu öğretmeye çalışıyor; Kendi ordusuna bir şeyler söylemeye çalışıyor;
“Yeter artık bugüne kadar şu namluların bana çevrili durduğu! Lütfen dışarıya çevir şu silahların namlularını!”
“Beni dışarılardan gelecek tehlikelere karşı koruyasın diye alın terimle, vergilerimle meydana getirdim ben seni!”
“Ben bu kışlaları, bu silahları sana verirken; al bunları da benim nasıl bir hayat tarzı yaşayacağımı bana bu dipçiklerle dayat diye vermedim!”
“Benim nasıl giyineceğimi bana bu silahlarla dayat diye vermedim!”
“Özellikle benim namazımla savaş, benim Kur’an’ımla savaş, benim camilerimi ahıra çevir diye vermedim, seni bunun için beslemiyorum!”
“Benim hangi dille, hangi şive ile konuşacağımı al bu silahlarla bana öğret diye vermedim!”
Evet, bu ülkenin insanı kendisinin besleyip büyüttüğü ordusuna bunu söylemeye çalışıyor son zamanlarda. 15 Temmuz’da söylemek istediği buydu ve bir nebzecik de anlatabilmişti söyleyeceğini.
Fakat buna rağmen bir türlü anlamak istemeyenler var.
Alışmışlar kendi insanıyla savaşmaya, bir şeyler dayatmaya. Böyle kolay hedef dura dura denizlere açılarak düşmanların üzerine gitmek amiral efendilere zor geliyor olmalı ki dişlerini gösteriyorlar.