HAKSÖZ-HABER
Bugün gazetesi yazarı Erdoğan Süzer, bugünkü köşe yazısında ilginç bir analiz yapmış. Herkesin bu seçimlere ilişkin olarak en fazla merak ettiği soruyu “hangi oy oranının AK Parti açısından başarı ya da başarısızlık olacağı” konusunu ele almış.
Yazar, Chicago İllinois Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Akarca’nın değerlendirmesinden yola çıkarak AK Parti açısından başarı ölçütünün son mahalli seçimlerde aldığı % 38 oy oranı olmayıp, %49’a göre hesaplanması gerektiğini aktarıyor. Buradan da ekonomik durum ve seçimlerin yerel olması faktörlerini gözeterek %7’ik bir kaybın doğal sayılabileceği, yolsuzluk iddialarının etkili olduğunu kabul edebilmek içinse bunun üzerindeki bir oy kaybının gerektiğini hatırlatıyor.
Ali Akarca’nın % 42’yi nasıl bulduğu, % 5-7 arası bir kaybı doğal görürken, fazlasının ise yolsuzluklara bağlanabileceği düşüncesini neye dayandırdığı izah edilmemiş ama analizi tartışılmaya değer.
***
Yüzde 42'nin altı yolsuzluk alameti!
Erdoğan Süzer / Bugün
Bu seçimlerde muhalefet partilerinin alacağı oydan çok iktidardaki partinin uğrayacağı oy kaybı merak ediliyor. Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları sandığa nasıl ve ne düzeyde yansıyacak? İktidardaki partinin 'En iyi savunma saldırıdır' stratejisi mi yoksa muhalefet partilerinin yolsuzluğu gündemden düşürmeme çabaları mı seçmen kitlesi üzerinde asıl etkiyi yapacak?
Chicago İllinois Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Akarca, geçtiğimiz günlerde TOBB ETÜ Sosyal Politikalar Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin (SPM) davetlisi olarak Türkiye'ye geldi. Prof. Akarca, seçimler ve siyasal davranışların ekonomiye etkileri üzerine yaptığı bilimsel çalışmalarıyla tanınan bir akademisyen. SPM Direktörü Prof. Serdar Sayan bizi de davet etti, birkaç ekonomi yazarı Prof. Akarca ile sohbet etme imkanı bulduk.
Prof. Akarca'nın bu gelişinde çantasında, "Türkiye'de İç Göçün Siyasi Katılıma Etkileri"konulu araştırma sonuçları vardı. Sohbet sırasında hocayı adeta "yolsuzluğun seçime etkisi"üzerine soru yağmuruna tuttuk. Hatta bilimsel analizlerinden çok kendisinden adeta müneccimlik yapmasını bile istedik. "Sizce yolsuzluk söylentileri sandığa nasıl yansır hocam" sorumuza akademik ölçülere sadık kalarak çok çarpıcı yanıtlar verdi.
Yüzde 42 kritik sınır
İktidardaki parti, önceki yerel seçimlerde yüzde 38, son genel seçimlerde de yüzde 49 oy almıştı. Türkiye'de neredeyse herkes, oy kaybı ya da artışında yüzde 38'lik yerel seçim sonucunu baz alıyor. Oysa Prof. Akarca'nın odaklandığı oy oranı, alınan en son oy olan yüzde 49. Prof. Akarca'nın yaptığı teknik hesaba göre, iktidardaki partinin bu seçimlerde 5 ila en fazla 7 puanlık oy kaybına uğraması normal durumu ifade edecek.
7 puanlık kayıp ihtimalinin iki nedeni var. Birincisi öncekinden farklı olarak yerel seçim olması, ikincisi de ekonominin bir önceki seçimlere göre daha kötü durumda bulunması. Yani 7 puanlık kaybın içerisinde, herkesin merak ettiği yolsuzluğun etkisi hiç yok. Hoca diyor ki: "İktidardaki parti yüzde 42 ve üzerinde oy alırsa, bu yolsuzluğun sandığa hiç etki etmediğini gösterir. Oy yüzde 42'nin altında düşerse, yolsuzluk söylentileri sandığa yansımış demektir."
Aman hocam ne yaptınız?
"Hoca malum, ABD'den gelmiş. Türkiye'den galiba pek haberdar değil" diyebilirsiniz. Bizler de aynı tepkiyi verdik, "Yüzde 38'in ne kadar altına ineceği merak edilirken, siz yüzde 42'den bahsediyorsunuz" dedik. Fakat Ali Hoca analizlerinden son derece emin. Ülke tarihindeki neredeyse tüm seçimleri ve seçmen kitlesinin davranış kalıpları üzerine bir dizi araştırma yapmış bir akademisyenin akademik çalışmasından bu sonuç çıkıyor.
Anormal gibi görünse de aslında yüzde 42'lik oran, seçim sonrasında oluşacak "kayıp-kazanç"tartışmalarına son verebilecek teknik bir sınırı ifade etmesi açısından son derece önemli. Seçimden çıkacak örneğin yüzde 36'lık bir oy oranı, iktidarın siyasi yaklaşımıyla 'yolsuzluk suçlamalarına rağmen olağanüstü büyük başarı' olarak yorumlanabilecekken, bilimsel ve teknik ölçü birimi gerçekte iktidarın net 6 puan 'yolsuzluk kaybı' yaşadığını işaret edecek.
Prof. Akarca'nın "göç" araştırmasındaki birkaç tespitini de aktaralım: Göç hem göç alan hem de göç veren ilde seçime katılımı düşürüyor. En az beş yıllık eğitim alanların oranındaki artış seçime katılım oranını artırırken, yüksek eğitimlilerin oranındaki artış oy verme oranını düşürüyor. Seçimlere en yüksek katılım 1950 öncesi doğan kuşaktan geliyor.