Sosyal medya diktatörlüklerinin dijital karartma günleri

Askeri terminolojide düşman unsurlarından gizlenmeyi ifade eden karartma, dijitalleşen dünyada yeni bir boyut kazandı. Düşmana karşı büyük bir avantaj sağlayan karartma ya da ışıkları söndürme sosyal medya tekellerinin elinde farklı bir anlama sahip oldu.

Fatih Demir / HAKSÖZ HABER

Trump’ın “başkanlık seçimlerine son müdahalesi” olarak değerlendirilen Kongre Binasının basılması olayı esnasında, Twitter önce Trump’ın tweetlerini engelledi sonra da hesabını tamamen kapatarak “Trump’a karartma” uyguladı. Twitter’ın ardından Youtube, Instagram, Snapchat, Facebook ve biraz daha yerel olan sosyal medya uygulamaları bu karartmaya dahil oldu.

Trump ABD için elbette en iyi başkan değildi ama en kötüsü de değildi. Bush ve Obama sadece ABD’yi değil tüm dünyayı kan gölüne çeviren son dönem ABD başkanlarındandı. İfade özgürlüğünü kısıtlayıcı, yanıltıcı, şiddet ve nefret içerdiği gerekçesiyle kapatılan hesaplara neden Bush ve Obama’nın ya da dünyanın diğer yerlerinde bulunan liderlerin de dahil edilmediği sorusu akıllarda yer edinmeye devam ediyor. Taraflı olarak alındığı belli olan karartma kararının altında gerçekte neler var? Bu tarz soruların cevap bulması gerekiyor.  

Twitter, Trump ve destekçileri tarafından paylaşılan tweetler, ülkedeki "son güncel olaylara ek olarak olaylara nefret ve şiddet eylemlerini uyandırma potansiyeline sahip olduğu" gerekçesiyle hesapları kapattı. Twitter, 6 Ocak 2021’de meydana gelen şiddet eylemlerinin bir daha tekrarlanmaması için elinden geleni yapmak istediğini belirtti. Son atılan tweetleri şiddet ve nefret eylemlerini teşvik etmeye müsait olarak yorumladı ve hesapları kapattı.

Facebook ve Twitter karartma uygulayan ve son 5 yıldır çok konuşulan sosyal medya uygulamaları olarak ön plana çıkıyor.

Ancak Facebook 2004’te, Twitter ise 2006’da kullanıcıların erişimine açılmıştı. Facebook 2005 senesinde inanılmaz bir hızda büyümüş ve tanınırlığıyla beraber etkisi de artmıştı. Twitter daha yayıma girer girmez tercih edilen sosyal medya uygulamaları arasında zirveye aday olmuştu.

Bush’un başkanlığı 2009’da sona ererken Obama’nınki 2017’de son buluyordu. Her ikisi de sosyal medyayı aktif kullanmışlardı. Ancak iki ABD başkanı da, Trump kadar dünyaya söylemini ulaştıramıyordu veya ulaştırmıyordu. Ancak ikisi de şiddet ve nefreti körüklüyordu. Anlaşamadığı ülke veya grupları terörist ilan ediyor ve söylemlerinde bunu pekiştiriyorlardı.

Şuan da dünyada hızlı ve güçlü bir sosyal medya yapılanması oluştu. Sosyal medya şirketleri devletmiş gibi hareket ediyor.

İçeriklerin milyonlarca insana “anında” ulaştırılabilmesi sosyal medyayı tercih nedeni kılıyor. Hele de sosyal medyayı aktif kullanan genç kitleler olunca bu etkileşim daha hızlı yayılıyor. Örneğin dünyanın farklı yerlerindeki küçük çocuklar dahi Trump’ı bilir hale geldi. Diğer ABD başkanları özellikle Orta Doğu ve Türkiye gibi coğrafyalarda katil ve dünyayı harabeye çevirmiş kişiler olarak bilinmelerine ve söylemlerinde, paylaşımlarında buna dönük unsurlar olmasına rağmen böyle bir karartmaya maruz kalmamışlardı.

Trump bir başkan olarak diğer başkanlara nazaran daha çok göçmen düşmanı, ırkçı, tahrip edici ve içine kapanmak isteyen (ülkesini) bir tip izlenimini yansıtıyordu. Tabiri caizse “tipik bir Amerikalıyı” yansıtıyordu. Bu da kendisi için özel bir izlenim oluşturmadı. Klasik bir Amerikalıydı.  Trump süreç içerisinde Amerika’yı yalnızlaştırmış ve ABD’nin gücüne gölge düşürmüştü. Demokrat seçmenin de ülke içerisinde sürekli tepkisini kazanan Trump, muhaliflerine ait güçlü sosyal medya tekelleri tarafından engellenmeye başlandı. Dünyayı belki diğerleri kadar tahrip etmedi ancak karartmaya ilk o maruz kaldı.

Trump'ın başkanken dahi tweetleri, paylaşımları silindi veya engellendi. Trump temelde nefret ve şiddet içerikli paylaşımları değil de daha çok sosyal medya devlerine getirmeyi planladığı yasalar nedeniyle Twitter’ın hedef koltuğuna oturmuştu. Geri kalan olaylar sadece sosyal medya tekellerinin yasakları için bahaneler oldu.

Aslında Trump gibi birisinin sosyal medyada engellenmesi olağandışı bir durum olarak görülmemeliydi. Söylemleri oldukça keskin ve manipüle edici olan Trump’ın güçlü sosyal medya tekellerine karşı almaya çalıştığı kararlar onların tekerine çomak sokuyordu.

Zaten seçimleri kaybedince pek bir gücü kalmayacak olan Trump’a karşı muhalif sosyal medya platformlarının böyle bir tavır alması da olağan bir durum olarak değerlendirilebilirdi! Ancak bu diğer bütün kullanıcıların da aynı muameleye maruz kalacağının bariz bir göstergesi olarak gündemimizi meşgul edecek gibi görünüyor.

Diğer sosyal medya kullanıcılarının durumu ne olacak?

Twitter geçen yıldan beri birçok sosyal medya kullanıcısının hesabını bot hesap adı altında ya siliyor ya da erişimlerini kısıtlıyordu. Hakeza Facebook kullanıcılarının verilerini analiz şirketlerine satarak skandallar geçekleştiriyordu. Şuanda WhatsaApp da gizlilik sözleşmesini güncelleyerek başını ağrıtan bir sorunu kullanıcı rızası/dayatması ile çözmeye çalışıyor.

Sosyal medya şirketlerinin devasa ölçekte ekonomileri bulunuyor. Şimdi buna bir de politik gücü ekleyince sosyal medya ve medya şirketlerinin tröstleştiğini görüyoruz. Ben öyle uygun gördüm kimse de benden hesap soramaz zaten(!)

Küreselleşen holdingleri ile devletlere kafa tutar hale gelen sosyal medya şirketleri, siyasi sorunları lehlerine kullanabilir oldular. AB’ye ayrı Türkiye ve diğer ülkelere ayrı prosedür uygulayan sosyal medya şirketleri kendisini “zorla kabul ettirmeye” çalışıyor.

Türkiye ve bazı ülkelerde temsilcilik açmayarak ekonomik ve hukuki baskılardan sıyrılmaya çalışmaktalar. ABD’ye zaten vergimizi ödüyoruz size neden ödeyelim diyorlar! Sanki bu ülkelerde kullanılmıyormuş gibi yapıyorlar. İstedikleri zaman istedikleri kişilerin paylaşımlarını engelleyerek internet dilinin tabiriyle “blocklayarak” kendi özgürlük iddialarını da yalanlamış oluyorlar.

Sosyal medyanın gücü karşısında hukuki sorunları aşamayan devletler bu tarz sosyal medya diktatörlükleri ile daha çok karşılaşacak gibi görünüyor.

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!