Dijital Çağda Müslümanların Sorumlulukları Ve Zaafları

Tatvan Özgür-Der Şubesi tarafından düzenlenen bu haftaki cuma seminerinde ‘’Dijital Çağda Müslümanların Sorumlulukları Ve Zaafları’’ konusu işlendi.

Semineri Muş Hasköy’den Eğitimci Ali Haydar Adlım sundu. Kuran tilaveti ile başlayan seminerde Ali Haydar Adlım, özetle şu konulara değindi;

İletişim insanoğlu yaratıldığından beridir var olan bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç zamanlara, dönemlere göre farklı araç ve gereçlerle sağlanmıştır.  Özellikle yaşadığımız bu dönemde teknolojinin gelişmesiyle iletişim araçları ileri bir seviyeye gelmiştir. Elbette bu durumun artıları olmakla beraber eksileri de vardır. Nazife Şişman gibi birçok soysal bilimcinin adlandırdığı özelliklerini saydığımız bu dijital çağda önümüze iki tür insan çıkmaktadır: Dijital yerliler ve dijital göçmenler. Dijital çağda ve imkanlarda doğan ve bu imkanlar ile haşir neşir olan kişiye dijital yerli; bu türden gelişime yaşı itibarıyla sonradan öğrenerek adapte olanlar ise dijital göçmenler denir. Dijital çağ dediğimiz bu dönem her iki insan tipi içinde olumlu ve olumsuz durumlar, zaaflar ortaya çıkarmıştır. Öncelikli olarak zaafları şu başlıklar altında toplayabiliriz:

Zamanın doğru kullanılamaması

Bu konuda birkaç istatistiki bilgi olarak  şunlar söylenebilir: Yapılan araştırmalar Türkiye’de internet kullanım oranının yüzde 60’lara ulaştığını ortaya koyarken 42 milyon kişinin ise sosyal medyaya mobilden bağlandığı belirlendi. Konuyla ilgili medyada inceleme yapan Interpress’in Gençlik ve Spor Bakanlığı verilerinden derlediği bilgilere göre, gün içinde bilgisayar başında ortalama 7 saat vakit geçirdiğimiz, sosyal medyaya ise günde en az 3 saat zaman ayırdığımız ortaya çıktı.

Bu bilgiler açıkça göstermektedir ki ,sadece Türkiye açısından düşünülecek olursa, internetle sanal medya ile geçirilen vakit birçok insanın uyku süresinde, çalışma süresinden ailesine ayırdığı vakitten çok daha fazladır. Eskiden insanlar birbirleriyle muhabbet eder hal hatır sorar iken şimdi aynı ev içerisinde yalayan insanlar dijital çağın müptelası olmuş durumdalar.

Yaş düzeyine uygun sanal ortamların/ imkanların kısıtlılığı

Burada asıl ve öncelikli muhatap gençler ve aileler. Yaşlarına uygun ortamlar konusunda devletin yapmaya çalıştığı güvenli internet uygulaması olmasına rağmen yetersiz kalmaktadır. Çünkü kişisel bilgisayarlardan, internet kafelerden, mobil cihazlardan istenilen her türlü alana erişim kolaylıkla sağlanmaktadır. Uygulanmaya çalışılan güvenli internet uygulamasıyla ilgili olarak şunu diyebiliriz:

Hâlihazırda 6.3 milyon abone sayısına ulaşan Güvenli İnternet Hizmeti, sizin adınıza çocuklarınızı internet ortamındaki tehlikelerden 8 yıldır koruyor. Fakat bu sayı 42 milyon gibi büyük bir rakamın yanında yetersizdir ki bu 6.3 milyonluk gruptan kaçının sadece bu hizmet üzerinden interneti kullandığı; kaçının her türlü erişime açık internet hizmetlerini başka kanallardan kullanıp kullanmadığı bilinmemektedir. Bu güvenli internet hizmetinin Çocuk ve Aile olmak üzere iki farklı profili bulunmaktadır.

Çocuk Profili, internetteki risklerden en yüksek oranda korunmayı sağlarken bu hizmette, sadece, çocukların girmesinde sakınca bulunmayan web sitelerine erişilebilir.Aile Profilinde, müstehcenlik, çocuk istismarı, şiddet, ırkçılık, kumar gibi yasadışı içerikler barındıran, dolandırıcılık yapılan,  zararlı yazılımlar barındıran siteler ile Sağlık Bakanlığı'nın sağlığa zararlı olduğunu açıkladığı ürünlerin yer aldığı web sitelerine erişim sağlanmamaktadır.

Sanal ortamların içerik sorunu/ bilgi kirliliği

Kendisine hakkı ve hakikati düstur edinmiş bir bireyin bilgiyi edinirken besleneceği kaynaklardan biri de internet olarak yerini almıştır. Toplumumuz açısından internet/ sanal âlem her önüne gelenin bilgi yüklediği bir zemindir. Bunun böyle olması bilginin güvenirliği, doğruluğunu azaltmaktadır.

İnsanlar bilgiyi yüklerken bilginin tek gerçek olduğu düşünmeye başlamışlardır. Yükledikleri bilgilerin aforizmalar şeklinde kısa kısa olması insanı okumaktan öte etkilemek amacını taşır. Bu durum okuma kültürünün açıklama kültürünün yerleşememiş olmasından kaynaklanmaktadır. İnsanlarda gelişen başlık okuma manşet eksenli yorumlamalar da bunun göstergesidir.

Sanal Ortamlarda İnsani ilişkilerin düzeyi/ düzeysizliği

İnsanlar, soysal medyada, forumlarda birbirleriyle ilişkiler gerçekleştirirken üç temel üzerinde hareket etmelidirler: saygı, vicdan ve tek gerçeği kendisini kabul etmemektir.  

Sosyal medyada insanlar herhangi bir konuda yapılan tartışma veya bilgi alışverişinde muhataba karşı saygı gösterilmesi doğru bir ilişkinin gereğidir. İnsanlarla fikirlerimiz farklı olabilir fakat bu farklılık muhatabımıza saygıda kusur etmemizi hakaret etmemizi gerektirmez.  

Bu noktada karşımızdakini bir Müslüman olarak davet edilmesi gereken, aydınlatılması gereken açıklığa erişilmesi gereken biri olarak görmeliyiz. Sanal bir tekfire başvurarak köprüleri yıkmak vicdani değildir.

Saymış olduğumuz bu zaaflar karşısında yapmamız gereken bazı sorumluluklarımız vardır. Bu sorumluluklar sadece Müslümanları değil aslında bütün insanları da ilgilendirmektedir. Fakat bunlar genel geçer çözümler sunmamaktadır. Saymış olduğumuz tüm nedenlere bağlı olarak çözümler üretilebilir. Bunlar farklılıklar gösterir. Örnek olarak, güvenli internet kullanımı, yeterli ve doğru zaman geçirme, yüklenilen bilgilerin, kaynaklarının daha iyi araştırılması, E kitap gibi örnekliklerin arttırılması.

Seminer dinleyicilerin soru ve katkılarıyla son buldu.

 

 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi