Dicle üniversitesinde faaliyet yürüten Düşüce ve Hikmet kulübünün düzenlemiş olduğu Gençlik ve Sorumluluklarımız konulu seminer Şefik Sevim’in sunumu ile gerçekleştirildi. Programa İbrahim Bal’ın yaptığı açılış konuşması ile başlanıldı. Bal programın akışını arz ettikten sonra Musab Bozan’ın Kur’an–ı Kerim tilaveti ve mealinin ardından kulüp faaliyetlerini tanıtan bir sinevizyon gösterimi ile programa devam edildi. Bal, Şefik Sevim’i sunumunu gerçekleştirmek üzere sahneye davet etti.
Sevim programda şu noktalara değindi:
Gençlik dönemi insan hayatının en önemli, en sorunlu ve en kritik dönemidir. Çünkü genç insan için hemen her bakımdan, gelişim, değişim ve etkileşim sürecidir. Gelecek bu dönemde kazanılır, eğitim bu dönemde alınır, işine ve mesleğine bu dönemde sahip olunur. İnsan kimliğini, karakterini ve kişiliğini bu dönemde elde eder. Gençlik bir enerji dönemidir ve onlara iyi rehberlik eden, onları iyi eğitebilen toplumlar daima kazançlı çıkmışlardır.
Bir toplumun ömrünü sürdürebilmesi, kendi varlıklarının mücadelesini verebilmesi ve idealinde kurmuş olduğu bir dünyayı gerçekleştirebilmesi için bazı dinamiklere ihtiyacı vardır. Bu noktada elzem olan dinamiklerden en önemlisi şüphesiz ki gençliktir.
Üniversiteler, gençlik için bir risk alanıdır: Bu risk zemininde oluşan kompleksler, aşırı özgüven, halktan kopuk yaşama vs zaaflar… Malcolm X’in ifadesi ile hayatın iyi algılanması için bir gencin yolu ya cezaevine ya da üniversitelere düşmeli.
Ümmetin bugünkü vaki durumu, Türkiye’nin tarihsel ve sosyal süreci, modernizmin insan kalitesini düşürmesi, uyarıcıların azalması bizleri hayati anlamda bir sorumlulukla yüzleştirmektedir. En büyük sorumluluğumuzda, tevhidi sermayemize, akidevi kimliğimize karşı sorumluluğumuzdur. Malik bin nebi’nin dediği gibi ‘’Düşüncelerin intikamı kötü olur’’
Sorumluluk inceliğimiz gereği bir tür refleks yeteneği edinmemiz gerekir. Mümin İslami olmayan veya İslami olan kokuyu alır almaz karşı tepkiyi mutlak uyarıcı refleksle gösterebilmelidir. Aksi takdirde kalbe yönelecek sızmaları, kulağa yönelecek gürültüleri, İslama yönelecek saldırıları kavramakta ve okumakta gecikmeyi yaşamamız mutlak ve mukadder olacaktır.
Vahyin elinden tutmayan bir akıl, ancak beş duyunun götüreceği yere kadar gider. Bu nedenle vahyi bilinç, adap ve merhametle gençlerin elinden sıkı sımsıkı tutmamız ve sahih rehberlikler üretmemiz gerekmektedir.
Programın ardından dergi standı açıldı ve ardından Şefik Sevim ile hasbihal edildi.