Başbakanlık Basın Ofisi'nden yapılan açıklamaya göre, Dibeybe, Seçimleri Destekleyenler Hareketi tarafından başkent Trablus'ta düzenlenen "Seçimleri birlikte gerçekleştireceğiz" temalı konferansta konuştu.
"Siyasi diyalog ve fikir birliğimiz yalnızca seçim sürecini güvence altına almaya yönelik güveni artırmaya odaklanmalıdır." diyen Dibeybe, "Önümüzde seçimlerden başka yol yok. Sonra yapılacak diyaloglar yalnızca seçim sürecinin başarısı için sorumluluk üstlenmekle ilgili olacaktır." ifadelerini kullandı.
Geçen yıl 24 Aralık'ta seçim sürecine engel olan şeyin kusurlu seçim yasası olduğunu belirten Dibeybe, "Şimdi seçimlerin yapılmasına engel olan yine (ülkenin doğusunda yer alan) Temsilciler Meclisi'nin (TM) doğrudan sorumlu olduğu aynı kanun. Seçimlerin güvence altına alınması için güveni artırmaya yönelik tüm girişimlere yanıt vermeye, tüm anlaşmazlıkların üstesinden gelmeye ve istisnasız herkesle iletişime geçmeye hazırız." diye konuştu.
Dibeybe, TM ve Devlet Yüksek Konseyi'nin, "Libya halkının iradesini temsil etmeye muktedir olmadığını ve ne yazık ki, bu kurumların tek amacının, Libya halkının reddettiği paralel yollar icat ederek nüfuzlarını genişletmek yönünde olduğuna" dikkati çekti.
Libya'da seçim çıkmazı
Libya'da bir süredir Abdulhamid Dibeybe ve Fethi Başağa'nın liderlik ettiği iki ayrı hükümet bulunuyor. Bu durum ülkede istikrarsızlığın sürmesine neden oluyor.
Libya Siyasi Diyalog Forumu'nun Kasım 2020'deki toplantılarında, ülkede devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerinin 24 Aralık 2021'de yapılmasına karar verilmiş ancak seçimler planlanan tarihte gerçekleştirilememişti.
Tobruk'taki Temsilciler Meclisi, mevcut Ulusal Birlik Hükümeti'nin görev süresinin 24 Aralık 2021'de dolduğu gerekçesiyle 10 Şubat'ta ülkenin batısındaki milletvekillerinin çoğunun katılmadığı oturumda Fethi Başağa'yı başbakan seçmiş, 1 Mart'ta da Başağa hükümetine güvenoyu vermişti.
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe ise Temsilciler Meclisi'ni Cenevre Anlaşması'nda belirlenen yol haritasından ayrılmakla suçlayarak görevinin başında olduğunu, görevi ancak seçilmiş bir hükümete teslim edeceğini söylemişti.