“Devrimin Önündeki Engel Batı ve Kaddafi Artıklarıdır”

Libya Âlimler Heyeti Konseyi Üyesi Sami es Saidi: Libya'nın istikrar bulmasına Batı ve Kaddafi'nin artıkları engel!

Röportaj: Mehmet Özcan / Doğruhaber Gazetesi

Libya'daki Arap Baharı sürecini ve son gelişmeleri Libya Âlimler Heyeti Konseyi Üyesi Sami es Saidi ile konuştuk. Önemli değerlendirmelerde bulunan Saidi, Libya'daki devrim kıvılcımını 2006'da Danimarka'da Peygamber Efendimize (s.a.v.) yapılan edepsizliğin tutuşturduğunu söyledi. Libya'nın istikrar bulmasına Kaddafi rejiminin artıklarının engel olduğunu dile getiren Saidi, batılı ülkeler ve BM'nin de bu kirli kişileri desteklediğine dikkat çekti

Arap Baharı sonrası devrimin gerçekleştiği ülkelerden biri de Libya. Ancak Kaddafi sonrası ülkede sular bir türlü durulmuyor. Tobruk merkezli isyan başlatarak darbe yapmak isteyen General Hafter ya da Mahmut Cibril gibi Kaddafi rejimi kalıntıları, batılı şer güçlerin de desteğiyle Libya'nın istikrar bulmasına engel oluyor. İki hükümetin görev yaptığı ülkede biri İhvan'ın da desteklediği ülkenin yüzde 70'ini kontrolü altında tutan Trablus hükümeti, diğeri ise Batılı devletlerin de resmi olarak tanıdığı isyancı General Hafter'in kontrolündeki Tobruk hükümeti. İsyancı Hafter'in Trablus hükümetine yaptığı başarısız darbe giriminin ardından iki taraf arasında başlayan çatışmalar, Birleşmiş Milletler ve Türkiye gibi bazı ülkelerin arabulucu olmasıyla yerini, sorunu masada çözme yoluna götürdü. Ancak batılı ülkeler ve BM'nin Tobruk Hükümetini resmi anlamda tanıması ve açıkça taraf olması nedeniyle sürecin çözümü giderek zorlaşıyor.

Libya'daki Arap Baharı sürecini ve son gelişmeleri Libya Âlimler Heyeti Konseyi Üyesi Sami es Saidi ile konuştuk. Gazetemize önemli değerlendirmelerde bulunan Saidi, Libya'da 2011'de gerçekleşen devrim kıvılcımının, 2006'da Danimarka'da Peygamber Efendimize (s.a.v.) yapılan edepsizliğin tutuşturduğunu söyledi. Libya'nın istikrar bulmasına Kaddafi rejiminin artıklarının engel olduğunu belirten Saidi, batılı ülkeler ve BM'nin de bu kirli kişileri desteklediğine dikkat çekti. Dışa bağımlı olan herkesin ortalığı karıştırdığını kaydeden Saidi, Libya'nın istikrar bulmasının yolunun diyalogdan geçtiğinin altını çizdi. İşte, Libya'ya dair birçok önemli meseleyi anlatan Sami es Saidi'nin sorularımıza verdiği cevaplar…

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

İsmim, Sami es Saidi. Libya Âlimler Heyeti Konseyi Üyesiyim. Aynı zamanda Libya'da siyasi olarak da aktivitelerim var ve en önemlisi de İslam davetçisiyim.

PEYGAMBERE (S.A.V.)  KARŞI YAPILAN EDEPSİZLİK DEVRİM KIVILCIMINI TUTUŞTURDU

Sayın Sami es Saidi, öncelikle Libya'nın devrimden bu yana süregelen genel durumu hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz?

Libya'da devrim 15 Şubat 2011'de başladı. Fakat ondan önce de Libya'da durum sanıldığı gibi sakin değildi. Yine Kaddafi'ye karşı tepkiler, hareketler vardı. Kaddafi'nin zindanlarda katlettiği, şehid ettiği 1269 kişi var biliyorsunuz. Ebuuslim Cezaevinde şehid edilen 1269 kişinin aileleri düzenli ve kararlı bir şekilde her hafta gösteri yapıyorlardı. Tabi bunlara karşı Kaddafi rejimi baskı uyguluyordu, onları kuşatıyor, onlara karşı her türlü sorunu çıkarıyordu. Ama her şeye rağmen bunlar her hafta cumartesi toplanıyor ve Kaddafi'ye tepkilerini ortaya koyuyorlardı.  Bunlar Ebuuslim Cezaevinde şehid edilen 1269 kişinin aileleriydi ve sürdürdükleri bir meşale vardı. Ayrıca Danimarka'da Peygamber Efendimize yönelik karikatür edepsizliğine karşı da yine Libya'da çok büyük bir infial oluştu. İtalya'nın bunları yayınlaması üzerine halk tepki olarak Bingazi'deki İtalyan Başkonsolosluğu'na yürüdü. Bunun üzerine Kaddafi'nin askerleri halkın üzerine ateş ederek 9 genci şehid etti. Onlarcasını yaraladı. Bahsettiğimiz bu tarih 17 Ağustos 2007. İşte Libya'da devrimin, özellikle 15 Şubat'ta başlamasının sebebi bu katliamın yıldönümü olarak belirlendi. Yani bu katliamın yıldönümü olması hasebiyle özellikle bu tarih seçildi. Dikkatinizi çekmek istiyorum; aslında Libya devriminin temeli 2007'de atıldı ve 2011 yılında bu olayın yıldönümünde fiili bir şekilde başlatılmış oldu. Yani biz diyebiliriz ki aslında Libya devriminin kıvılcımının Peygamber'e (s.a.v.) yapılan edepsizliğe karşı halkın sevgisi ve tutumu bu kıvılcımı tutuşturdu.

KADDAFİ'NİN ARTIKLARI LİBYANIN İSTİKRAR BULMASINA ENGEL

İşte bu şekilde devrim başladı ve Libya'nın tüm şehirlerine yayıldı, Tobruk'a Bingazi'ye, Mısrata'ya güneydeki şehirlere bütün ülkeye yayıldı. Ve bildiğiniz üzere bir sene sonra Kaddafi yakalanıp infaz edildi. Ancak daha sonraki olaylar bir türlü Libya'nın istikrar bulmasına yetmedi. Sorunlar devam etti. Bunun da en önemli sebebi Kaddafi rejimi çökeceğini anlayınca kendi güçlerini devrimci güçler adı altında birçok yerde saklamayı başardı. Örneğin birçok grup kendini devrimci gösterdiği halde aslında Kaddafi rejiminin güçleri olarak bulundu ve bunlar hep sorun çıkardı, Libya'nın istikrar bulmasına engel oldu. Bu süreci geçici meclis idare etti.

ŞER GÜÇLERİN TOBRUK ATAĞI

Daha sonra Milli Meclis görevi devralarak Libya'da Trablus'ta Libya'nın idaresini ele aldı. Ancak bu meclisten çıkan hükümetlerin hiçbirisi de yine bahsettiğimiz sorunlardan dolayı başarılı olamadı. Özellikle Ali Zeydan hükümeti berbat bir hükümetti. Ve en sonunda Milli Meclis kendi içinde anlaşmaya vararak meclisi feshetmeye ve hükümeti görevden almaya karar verdi. Aynı anda erken seçim kararı alındı böylece. Daha sonra erken genel seçimle seçilen Libya Millet Meclisi Bingazi'de toplanması gerekirken Tobruk'ta toplandı. Bu gelişme anayasa ve kurallara aykırıydı. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi bildiğiniz üzere Tobruk Meclisi'nin meşruiyetini iptal etti. Yasal olmadığını söyledi. Fakat uluslararası sistem özellikle Tobruk Meclisini resmi olarak kabul etti ve onunla çalışmaya devam etti.

BİNGAZİ TAMAMEN HARABEYE DÖNMÜŞ DURUMDA

Ülkenizde şu anki durum nedir, neler oluyor, son gelişmeleri değerlendirebilir misiniz?

Tabi şu anda Libya'da bu ikili durum devam ediyor. Trablus'ta Anayasa Mahkemesi'nin Tobruk Meclisi'ni iptal etmesinden sonra Libya Meclisi devreye girerek görevi üstlendi ve şu anda Libya'da fiilen iki hükümet var biri Tobruk'ta, biri Trablus'ta. Tobruk, uluslararası toplum tarafından tanına bir hükümettir. Trablus'taki hükümet resmi anlamda tanınmıyor ama fiili olarak görevinin başındadır.

Şimdi bu bahsettiğimiz şekilde Libya'nın bu kaotik ortamının içinde bulunmasının en önemli sebebi Kaddafi rejiminin artıklarıdır. Gerek diğer silahlı gruplar içinde yayılmış o rejimin adamları vasıtasıyla olsun, gerek diğer siyasi kişilikler üzerinden mesela Mahmut Cibril gibi işte daha sonra Hafter gibi. Bunlar bir şekilde daha sona Libya'nın istikrar bulmasını engellediler. Bildiğiniz üzere Hafter Kaddafi rejiminin eski bir generalidir. Ve bu adam Çad savaşında esir alınmış ve hezimete uğramış bir adam. Ama daha sonra kendini onurlu bir asker gibi Libyalılara takdim ederek onur hareketi adıyla halkın iradesine meşruiyete karşı meşru yönetime karşı bir harekat başlattı, bir darbe girişiminde bulundu. Fakat başarılı olamadı. Doğunun en büyük şehri Bingazi ise tamamen harabeye dönmüş durumda.

LİBYA'NIN YÜZDE 70'İ MİLLİ GÜÇLERİN KONTROLÜNDE

Ama şu anda Libya'nın yüzde 70'i milli güçler adını verdiğimiz, Trablus'taki meşru yönetimin elinde. Şu anda bir sorun daha var, bir ay kadar sonra Tobruk'taki meclisin de görev süresi bitiyor. Bunun ardından seçimlerin yapılması gerekiyor. Ama bu şartlar altında seçim yapılacak mı yapılmayacak mı? Bu meclisin görev ve yetkileri ne olacak? Bu ve buna benzer sorunlar Libya'yı bekleyen ciddi sorunlar var. Birleşmiş milletler Fas'ta tarafları toplayarak uzlaşmaları için çaba sarf etti ama BM'nin temsilcisi Bernardino Lion taraf tutuyor. Kendisi tarafları uzlaştırmak istediğini gösterse de aslında en çok zorluk çıkaran Tobruk yönetimine hoşgörüyle davranıyor. Ve şu anda maalesef Libya'da böyle bir istikrar sorunu var. Ama Trablus'ta tam bir istikrar hakim. Hayat normal bir şekilde devam ediyor. Trablus'ta Mısrata'da yani batı Libya'da doğunun aksine tam bir huzur ve istikrar var. Ama Hafter'in kontrol ettiği Tobruk'ta istikrar yok. Gösteriler var. Halk tepki gösteriyor. Diyebilirim ki batı Libya'nın durumu doğusundan çok daha iyi.

ÇÖZÜM İÇİN MUTLAKA BİR YOL BULUNMASI GEREKİYOR

Peki bundan sonra ne olacak?

Tabi Bazı girişimler var, en son Mısrata'da hem Hafter'i hem de Trablus'taki meclisi destekleyen şahsiyetler, kanaat önderleri bir çözüm bulmaya çalışıyor. Yani küçük girişimler var ama mutlaka bir yol bulunması gerekiyor. Libya'da şu anda genel olarak durum bu.

DIŞA BAĞIMLI HERKES ORTALIĞI KARIŞTIRIYOR

Sayın es Saidi, Hafter'i kim destekliyor, durumu nedir?

Görünüşte Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri destekliyor. Batı dünyası tarafsız gibi görünüyor ama biz biliyoruz ki batı dünyası doğrudan Hafter'i desteklemese de Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri vasıtasıyla Hafter'i destekliyor. Ayrıca Mahmut Cibril diye biri de var. O da eski Kaddafi rejiminden ileri gelen bir sahıs. O da ortalığı karıştırıyor. Bu da Birleşmiş Arap emirliklerinde bulunuyor. Şu anda Libya'ya gelemiyor ama dışarıda etkili biri. Bu da Hafter gibi Trablus'taki meclise karşı. Kısacası dışa bağımlı herkes ortamı karıştırıyor. Bu nedenle Libya'da adil, kalıcı bir çözüme varılamıyor.

BM'İN LİBYA TEMSİLCİSİ SORUNLU, ÇÖZÜM İSTEMİYOR

Son zamanlarda Türkiye'nin Mısır'dan etkilenerek Libya'da biraz daha ihtiyatlı bir siyaset izlediğini görüyoruz. Siz Türkiye'nin Libya politikasını nasıl buluyorsunuz?

Türkiye, Libya'nın istikrarını istiyor ve Birleşmiş Milletler'in çözümüne destek veriyor. Türkiye genel olarak uluslararası bir çözümünün Libya'yı istikrara kavuşturacağına inanıyor. Ama tabi Birleşmiş Milletler'in Libya temsilcisi Bernardino Lion'un usulünde çok ciddi sorunlar var. Mesela Fas'ta yapılan barış görüşmelerinde tarafları hiç bir araya getirmedi. Kendisi arabuluculuk yaptı ve yüz yüze görüşmeler yapmadı. Bu da BM'nin niyetinin güvenilir olmadığı ya da Bernardino Lion'un başka niyetleri olduğu şüphesini uyandırıyor. Neden tarafları aynı masada buluşturmak yerine onları yüz yüze buluşturmadan arada gidip geliyor? Bu ister istemez bazı şüphelere sebep oluyor. Türkiye'nin tavrı da önemli tabi. Şu anda Türkiye'nin tavrında bazı değişiklikler olmuş olabilir ama BM'in girişimlerini desteklediğini biliyorum. Çünkü Türkiye en kötü çözümün çözümsüzlükten iyi olduğu kanaatindedir. Biz bunu böyle görüyoruz.

BM YÜZÜNDEN TARAFLAR BİRBİRLERİYLE YÜZYÜZE GÖRÜŞEMİYOR

Tabi Bernardino Lion'un çözüm tasarısının çok çelişkileri var, çok belirsiz noktaları var. Kendisi bile bazen o karar tasarısında yer alan hususlara uymuyor. Özellikle Libya'nın yargısıyla alakalı bir sorunu var. Egemenlik sorunu bile tartışılıyor bu konuda. Yani Libya'nın yargısının, Anayasa Mahkemesinin ihtilaflara çözüm bulması gerekirken Bernardino Lion, bunun yerine geçecek bir komite kurdu. Alternatif bir yargı gibi bir şey. Bunun başına Anayasa Mahkemesinden bir hâkim getirdiler. Tobruk'taki Meclis'ten iki kişi, Trablus'taki meclisten de iki kişi de bunun yanında görevlendirildi ama işin ilginç tarafı BM'den biri de bu komitede bulunuyor. BM'nin Anayasa Mahkemesi bünyesinde yer alması tartışılacak bir konudur. Kısacası şu anda Libya'da bu girişimlerin de başarıya ulaşma şansı şu anda çok görünmüyor. Çünkü bahsettiğimiz gibi taraflar birbirleriyle yüz yüze görüşemiyor. O nedenle sorunlar çözülemiyor.

HAFTER'İN DE, TRABLUS'TAKİLERİN DE MAAŞINI MERKEZ BANKASI ÖDÜYOR

Sayın Sami es Saidi, şu anda Libya'da fiilen iki devlet var; mesela maaşlar nasıl ödeniyor. Petrol gelirleri nasıl paylaşılıyor?

Petrol gelirleri Merkez Bankası'na geçiyor. Tabi Merkez Bankası şu anda tarafsız bir durumda. İki tarafın da maaşını ödüyor. Hafter'in de, Trablus'takilerin de maaşını ödüyor. Dolayısıyla Libya Merkez Bankası tarafsızlığını koruyarak bu işi idare ediyor, petrol gelirleri de buraya akıyor. Ama batılı devletler ve uluslararası toplum, işte Merkez Bankasına bu ayın 20'sinden sonra bazı sınırlamalar getirebileceğini belirtince tabi endişeler oluşuyor; bundan sonra ne olacak? Diye ama şu an için bir sorun yok. Libya merkez bankası maşları düzenli bir şekilde ödüyor.

KABİLELER DE İKİYE AYRILMIŞ DURUMDA

Libya'da şu an ki güç dağılımı nasıl?

Libya'da güç dağılımı üçe ayrılıyor aslında. Batı Libya, Doğu Libya ve Güney Libya... Doğu Libya'nın bir kısmı Hafter ve Tobruk Meclisi'nin denetiminde. Zaten Libya'nın geri kalan batı kesimi Trablus'un denetiminde. Güneyde ise kabilelerin egemenliği var. Bunlar da kendi aralarında ikiye ayrılıyor. 1, Tuaregler diye bildiğimiz kabileler, bir de Tebu kabileleri. Tebu kabileleri, daha çok Hafter'i destekliyor. Ama Tuaregler Trablus'u destekliyor, böyle bir güç dağılımı var.

İSTİKRARIN YOLU DİYALOGDAN GEÇİYOR

Sayın es saidi, Libya'da istikrar nasıl sağlanacak?

Libya'da istikrarın yolu aslında diyalogdan geçiyor. Bizim mutlaka bir araya gelip diyalog kurmamız lazım. Evet, dışarıdan BM veya uluslararası toplum gözlemci, hakem olabilir ama son kararı bizlerin vermesi lazım. Eğer biz karar veremezsek onlar bizim adımıza karar verir bu da hiçbir zaman istikrarı getirmez.

BM TEMSİLCİSİ TARAFLI DAVRANIYOR

Peki, şu an BM temsilcisi Bernardino Lion'un çözüm tasarısında başbakan kim olacak, hükümetin nasıl kurulması öngörülüyor?

Çok güzel bir noktaya temas ettiniz. Tabi bu tasarıya göre başbakan iki tarafın uzlaşması sonucu tarafsız olması gerekiyor. Ama Bernardino Lion kendi önerdiği tasarıya uymayarak başbakanı Tobruk Meclisi'nden seçti, sözde tarafsız biri olarak. Fakat biz Tobruk Meclisi'nin tarafsız olduğuna inanmıyoruz. Ama böyle bir durum var. Yine de çözüm için umutluyuz. Çözüm için en ideal yol tarafların diyalog kurmaları, kendi aralarında anlaşmalarıdır.

Sayın Sami es Saidi, verdiğiniz bu çok değerli bilgiler için teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim.

 

Libya Haberleri

Libyalılar belediye meclisi seçimleri için sandık başında
UCM, Libya'da savaş suçlarına karışan 6 Kaniyat milisi hakkındaki tutuklama kararının gizliliğini kaldırdı
Libya'daki Temsilciler Meclisi, üzerinde anlaşmaya varılan Merkez Bankası yönetimini onayladı
Alim, muttaki, savaşçı: Çöl aslanı Ömer Muhtar
Libya'da Güvenlik Düzenlemeleri Yüksek Komitesi kurulması kararı alındı