Devrimci/Demokratik Şiddet

Metodik şiddet, ancak 90’lar Türkiye’si gibi hukuka bağlı kalmayan devletlere karşı başarılı olabilir. Hukuka sıkı sıkıya bağlı adil bir devlette bu metodun tutması mümkün değildir.

Serdar Bülent Yılmaz'ın yeni yazısı:

Devrimci/Demokratik Şiddet

PKK ilk silahlı eylemini, Kürtlerin varlığını bile reddeden ırkçı darbe siyasetinin hüküm sürdüğü bir ortamda, 15 Ağustos 1984 tarihinde Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla gerçekleştirdi. Bu eylemlerle şiddet temelli bir mücadeleyi tercih ettiğini gösteren örgüt, 15 Ağustos’u “ilk kurşun günü” ve “diriliş bayramı” olarak ilan etti.

Kemalizm, bir halkı tamamen kendisine yabancılaştırarak ideolojik temelde bir ulus inşa etmenin tek yolunun şiddet ve baskı olduğunu göstermişti. PKK da, Kemalizmden öğrendiği bu pratiği sosyalizmin devrimci şiddet teorisiyle mezcederek bir referansa kavuşturdu.

15 Ağustos’un yıldönümlerinde silahlı eylemlerle yaptığı “kutlamalar”la ise şiddeti bir kültüre dönüştürdü.

PKK’nın ideolojik akrabası olan laik Kemalist Türk ulusçuluğu tarafından izlenen uluslaştırma yolu, örgüt tarafından aynı ilkellikte takip edildi. Örgütün uzun erimli amacı, kendisinin belirlediği normlarla şekillenmiş ideolojik temelli bir seküler Kürt ulusu inşa etmek olduğu için de şiddeti en vazgeçilmez araç olarak kullandı ve kendisine inandırdığı kitleyi de şiddete yönlendirdi, yönlendiriyor. Korku ve sindirme ile alan açıyor ve halk içinden gelecek bütün itirazları bertaraf etmiş oluyor.

Stratejik bir tercih

Çoğunlukla insanlar örgütlerin şiddetini mantıksız bulur. PKK şiddeti için de durum aynı. Halkı korkutan, bezdiren, devletin öfkesine maruz bırakan bir şiddeti örgütler neden uygular ki? Örgütün şiddetinin bir mantığı var mı, yoksa tamamen mantıksız bir kör şiddete mi teslim olmuş durumda? PKK için şiddet stratejik/metodik bir tercih. Yani zulümden kurtulmak için değil, daha ötede ideolojik hedeflerini gerçekleştirmek için şiddeti araçsallaştırıyor. Geride kalan 40 yıllık süreç gösteriyor ki şiddet örgüt için başarılı araç olmuş.

Örgüt, kendi şiddetinin, bir reaksiyon olarak devlet şiddetini doğuracağını biliyor. Yanı sıra devlette milliyetçi reflekslerin harekete geçeceğini, devlet şiddetinin yaygınlaşıp halka döneceğini biliyor. Örgüt, devletin şiddet aygıtlarını harekete geçirip halka yönlendirmeyi bir stratejiye dönüştürdü. Öyle ki devlet şiddetini tahrik ederek şiddetin dozunu artırdı. Bunu, Kürtleri kazanma ve konsolidasyon yöntemi olarak taktik strateji haline getirdi.

YAZININ DEVAMI >>>

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm