Devlet, Eşkıya İle Pazarlık Yapmış!

Cumhurbaşkanlığı arşivindeki belgelere göre, Dersim lideri Seyit Rıza ile devlet arasında müzakere ve pazarlıklar yapılmış.

Dersim katliamına ışık tutacak yeni belgeler gün yüzüne çıktı. Radikal, Cumhurbaşkanlığı arşivinde yer alan Dersim belgelerine ulaştı. Bir kısmı ilk kez kamuoyuna yansıyacak belgelerde devletin, o dönem ‘eşkıyanın başı’ olarak lanse edilen Seyit Rıza ile hangi pazarlıkları yaptığına ilişkin ilginç bilgiler yer alıyor. Seyit Rıza, hükümete bağlılık ifadeleri kullanıyor ve Suriye veya Türkistan’a sürgüne gönderilmesini istiyor. Devlet ise, diğer aşiretleri vurması karşılığı Seyit Rıza’ya ‘ödül’ vaat ediyor.

Çankaya Köşkü’nde bulunan toplam 103 Dersim Belgesi’nde o gün yaşananlara ışık tutacak bilgiler yer alıyor. Bu belgeler içerisinde Atatürk, İsmet İnönü, Mareşal Fevzi Çakmak, Şükrü Kaya ve Abdullah Alpdoğan gibi dönemin önemli aktörlerinin yazışmaları bulunuyor. Belgelerden, harekâtın bütün aşamalardan Çankaya Köşkü ve hükümetin haberdar edildiği anlaşılıyor.
Devletin, PKK ile müzakere için masaya oturması anlamına gelen ‘Oslo Süreci’ çok tartışılmıştı. Benzer bir yöntemin Dersim olayında yürürlüğe konduğu da görülüyor. Devlet, yerel yöneticiler kanalıyla Seyit Rıza’yla bağlantı kurmuş. Bir süre müzakere yürütülmüş. Seyit Rıza da kimi zaman mektup, kimi zaman sözlü mesajlarla irtibatı kesmemiş. Dersim olaylarının simgesi haline gelen Seyit Rıza, 13 Eylül 1937’de devlet yetkilileriyle görüşmek için Erzincan’a gittiğinde tutuklanmıştı. İki ay sonra 15 Kasım 1937 tarihinde de idam edildi.

Köşk arşivinden çıkan Dersim belgelerindeki bazı bilgiler şöyle:

7 Mayıs 1937’de Dahiliye Vekâleti’ne gönderilen yazıda (üstte), Seyit Rıza ile Karaoğlan Nahiye Müdürü arasındaki pazarlık anlatılıyor. 20 Mayıs’ta ise General Alpdoğan, Seyit Rıza’nın sürgün talebiyle ilgili bir değerlendirme yazısı gönderiyor.

‘Beni sürgüne gönderin’

Dersim’e operasyon sürerken Seyit Rıza ile de müzakere yürütülüyor. Yetkililerle görüşen Seyit Rıza, devlete-hükümete bağlılığını vurguluyor, “Hükümetle düşman olan Allah düşmanıdır” diyor. Kendisine güven duyulmaması halinde ise sürgüne gönderilmeyi teklif ediyor. Seyit Rıza, ilk sürgün talebini nisan ayında Sin Nahiyesi Müdürü’ne anlatıyor. “Hükümet benden şüphe ediyorsa bari bıraksalarda Haleb’e gitsem” diyor. Bunun üzerine Seyit Rıza’ya, Aleviliği hatırlatılıp, “Halep’te ne yapacaksın. Ali’yi mağlup eden oğlu Hüseyin’i şehit eden Muaviye ve Yezid’in döküntü evlatları tarafından kurulmaya çalışılan Fransız oyuncağı Arap hükümetinden hayır mı umuyorsun?” deniliyor.

Seyit Rıza bunun üzerine, alternatif sunuyor, “O zaman Türkistan’a gönderin” diyor. Seyit Rıza, Alay Komutanlığı’na 9 Mayıs’ta gönderdiği mektupta Türkistan’a gitme isteğini yineliyor. Devlete yaptığı hizmetleri anlatan Seyit Rıza, Atatürk’e hitaben şöyle diyor: “Gazi Hazretlerine malumdur ki şimdiye kadar hiçbir ecnebi düşmanla konuşmadığımızı ve bir güna hiyaneti vataniyede bulunmamış olduğumuzu cihan bilir ve kayden sabittir. Eğer sadakat ve hizmetlerimden hükümet şüphe ediyorsa aşireti ile beraber Türkistan’a hicretlerine himmet buyursun. Zira başka düşmanlarımızın ülkelerine gitmeye razı olamıyoruz.”

Dersim operasyonunu yürüten Alpdoğan Paşa, Seyit Rıza’nın sürgün isteğine önce yeşil ışık yakıyor. Bu talebi dikkate alacaklarını söylüyor ve Seyit Rıza’dan “Aile efradının kaç kişi olduğunun bildirilmesi ve Hozat’a gelmesini“ istiyor.

Devlet ile Seyit Rıza arasında ilginç bir pazarlık 7 Mayıs 1937’de yaşanıyor. Seyit Rıza toplantı halindeyken evine ‘tayyare’ ile bombardıman yapılıyor. Suçsuz olduğunu söyleyen Seyit Rıza, devletle temasa geçiyor. Karaoğlan Nahiye Müdürü’ne ulaşıyor. Nahiye Müdürü’ne, “Seyit Rıza ile görüş ve tek başına olduğu sırada kulağına aşağıdaki sözleri söyle” talimatı geliyor. O talimat ise şöyle:

“Askerlere sizin düşmanlarınız ateş etti. Hükümet sizin kabahatsiz olduğunuzu öğrendi. Demananlılar ve Yusufanlılar yakın senelerde size olan düşmanlıklarını gösterdi. Eğer siz bunların akrabalarından vurursanız tayyare bombardımanından zararınız olmuşsa hükümet tanzim edecektir ve sizi bu hizmetinizden dolayı mükafatlandıracaktır.”

Seyit Rıza ile Nahiye Müdürü arasında şu diyalog yaşanıyor:

Seyit Rıza: Böyle hizmet edersem hükümetçe makbule geçer mi?
Nahiye Müdürü: Hizmet ederseniz hükümet memnun kalır. Bunu size temin ederim.
Seyit Rıza: Öyle ise ilk evvel ateşi kestireyim, Munzur üzerinde köprüler yapayım.

Harp Kanunu uygulandı

Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın Dahiliye Vekâleti’ne gönderdiği 12 Mayıs 1937 tarihli yazıda Dersim’de ‘Harp Kanunu’ uygulanacağı bildiriliyor. Askeri Ceza Kanunu’nun yedinci maddesinin hatırlatıldığı yazıda, “ … Harekâtın başlangıcından diğer bir emir verilinceye kadar harp hükümlerinin cari olacağının kıt’alara tebliğ edilmesini dilerim” deniliyor.

Radikal

 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu