Sınırsız'a konuşan DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu AK Parti ile yollarını niçin ayırdığını anlattı. Yaşanan haksızlık ve hukuksuzlukların kendisi için dayanılmaz boyutlara ulaştığını ifade eden Yeneroğlu, AK Parti'den çocuklarının yüzüne bakabilmek için ayrıldığını söyledi.
Mustafa Yeneroğlu, Türkiye’de yaşanan hukuksuzluklar noktasında çok önemli tespitlerde bulunuyor. Özellikle 15 Temmuz’dan sonra yaşanan ve farklı boyutlarıyla toplumu etkileyen, artarak günümüze kadar gelen devletçi, sağcı siyaset biçimlerinin AK Parti’yi ele geçirdiğini ve onu ilkelerinden saptıracak ölçüde değiştirdiğini ifade ediyor. Hassasiyetine AK Parti içerisinde siyaset yaptığı dönemden de şahit olduğumuz Mustafa Yeneroğlu’nun bu noktada yaptığı tespitlere hak veriyoruz. Tabi ki yine haklı olarak muhafazakâr dindar camiayı zikredilen hususlarda muhasebeye yapmaya davet eden Yeneroğlu, çözüm olarak ise çoğulculuk, eşitlik, demokratik düşünme gibi son derece tartışmalı ve özünde oldukça ideolojik olan bir takım kavramları öne sürüyor. Aslına bakılırsa burada bir paradoks ile karşı karşıyayız. Zikredilen çözüm önerileriyle AK Parti’nin kuruluş yıllarına atıfta bulunuyor denilebilir. Yani Mustafa Yeneroğlu bir bakıma geriye dönüşü kast etmiş oluyor böylece. Peki, bu günlere oralardan gelinmedi mi? O halde sanıyoruz ki yapılması gereken şey; batı düşünce geleneğinden devşirilen kavramlarla çözüm önerilerinde bulunmaktan ziyade çok daha esaslı bir takım sorgulamalar yapmaktan geçiyor.
Bir başka husus olarak Yeneroğlu, Adem Özköse tarafından kendisine yöneltilen bazı soruları cevaplamaktan ziyade bağlamını değiştiriyor. Özköse’nin İslamcı-dindar çevrelerin AK Parti’nin zayıflatılması durumunda dış politikadaki olumlu gelişmelerinde akamete uğrayacağı yönündeki endişesiyle alakalı soruya verilmeye çalışılan cevap buna örnek olarak gösterilebilir. Yine aynı şekilde daha önce de Yeneroğlu’na yönelik eleştirilere sebep olan “eşcinsellik” konusundaki soruya da benzer bir cevap veriliyor. Yeneroğlu’nun sık sık “farklı yaşam biçimleri”ne karşı şiddet gibi muğlak bir yerden meseleyi ele aldığı görülüyor. Otoriterleşmeye yönelik yapılan eleştirilerin resmi ideoloji bağlamında nerede durduğu sorusunu da -eğitim müfredatının yenilenmesi yönündeki husus dışında- tatmin edici bir cevap verildiğini söylemekte zor ne yazık ki…
AK Parti’nin hukuk anlayışıyla alakalı yapılan haklı eleştirilerin yanında başta CHP olmak üzere muhalif grupların hukuk anlayışlarının da yeteri kadar eleştiriye tabi tutulduğuna şahit olamıyoruz. Örneğin, CHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminde önemli reformlar gerçekleştirdiğini vurgulayan Yeneroğlu bizzat Kılıçdaroğlu’nun mültecilere dönük (bu hususu Avrupa örneği üzerinden yabancı düşmanlığıyla alakalı olarak çok fazla vurgulamasına rağmen) ırkçı söylem üretmesine dair hiçbir şey söylemiyor. Tutarsızlık olarak görülebilecek bu hususların altını çizerek yapılan röportajı ilginize sunuyoruz: