Yarın Sivas Olayları’nın yıldönümü. Madımak Otel’de ölen insanların hesabının sorulacağına dair öfke ve intikam üzerine kurulu ama bir o kadar da gerçeklerden uzak, akıl ve ahlakla bağdaşması imkânsız bağırtılar işiteceğiz yine. Nefretin en önde olduğu ancak mantığın ortalıkta görülmediği bir dizi ezber söylemin gelip dayandığı yer ise en başta Alevi-Bektaşi toplumun her zaman kullanıma hazır olduğu/tutulduğu bir siyasal-sosyal gerilimi işaretliyor.
Alevi toplumunu temsil eden örgütlü yapıların bütün farklılıklarına rağmen en belirgin ortak paydası hiç tereddütsüz Kemalist ideoloji ve sistemin bekasıdır. Kemalist ideoloji ve sistemi Alevilik inancı bağlamında teşekkül eden yaşam tarzının biricik teminatı olarak gören bir siyasi-sosyal perspektifin Türkiye’de neye ve kimlere hizmet ettiği ve kimlere düşmanlık ettiği aşikârdır. Laik ve ulusalcı karakteri baskın Kemalist toplum projesini gölgeleme ihtimali taşıyan İslam’a dair bütün taleplerin karşısında blokaj oluşturmak hatta hücum birliği gibi hazır kıta beklemek Alevi örgütlerin varlık sebebidir. Nasıl ve kimlerle mi?
Alisiz ve Mantıksız Alevilik Makbuldür!
Boğaz’a yapılacak üçüncü köprüye Yavuz isminin verileceği açıklanınca Alevilik meselesiyle alakalı tartışmalar yeniden alevlendi. Yavuz’un Şah İsmail’le savaşı sırasında Anadolu’da öldürüldüğü rivayet edilen on binlerce Alevinin katili olduğu, Yavuz ismi ile Alevilerin incitilip keskin bir biçimde ötekileştirildiği hatta dışlandığı yönünde beyanlar oldu. Öyle ki bu beyanlarda hiçbir biçimde Yavuz dönemine ait bu boyutta bir katliamın yapılıp yapılmadığına dair tarihi kritik yapılmaması yönünde sert uyarılar da yapıldı.
Alisiz Alevilik, İslam karşıtı bir din olarak Alevilik, Marksist-Leninist Alevilik, Kemalist Alevilik gibi yeni bir etnik ve ideolojik kimlik/pozisyon inşa etmek üzere misyon üstlenen aktör ve kurumlar bu vesileyle bir kez daha devreye girdi. Slogan atan, ajitasyon yapan, kronik muhalif tipleri bir kenara bırakıp bu kez daha ağır başlı, rasyonel kritikçi bir ismin Kürşat Bumin’in bu vesileyle ne söylediğine bir bakarsak meselenin nasıl kullanıma elverişli olduğunu bir kez daha teyid etmiş oluruz sanırım.
Kürşat Bumin’in ('Tertip' değil, sahici bir 'şehir hareketi') başlıklı yazısında yürüttüğü mantık nasıl bir çarpıklık üzerinden algı üretildiğini resmediyor adeta. Önce Yavuz’a maledilen katliamlara ilişkin (nüfus, arşiv, mezar, ferman, fetva, rivayet vs. üzerinden) yapılan kritikleri şaşkınlık içinde izlediğini beyan eden Bumin bakın nasıl bir mantık takdim ediyor bize: “Sanırsın ki belgelerden hareketle bir tarihsel tespit çalışması içindeyiz… Oysa ülkenin milyonlarca Alevisinde söz konusu katliamlar ve Yavuz ilişkisinde sarsılmaz bir kanaat mevcut. Ama nedense bu kadarı bize yetmiyor ve bu kanaatin varlığından herkes gibi bilgi sahibi olan 'isim babaları' da Yavuz isminde ısrar ediyor. Anlaşılır gibi değil gerçekten…” (2 Haziran, Yeni Şafak)
Evet, gerçekten de anlaşılır gibi değil. “Milyonların sarsılmaz kanaati” diye bir söylem üzerinden akıl ve mantığı ipotek altına alıp, tarih ve toplumsal hayat üzerinde hegemonya kurmaya kalkışmanın anlaşılır, kabul edilebilir bir tarafı yok.
Dersim Fatihine Selam ve Sevgiler
Bumin’in de çok iyi bildiği gibi sarsılmaz kanaatlerle tarih yazımı, toplum inşası ancak dogmatik ve fanatik karakterdeki dar-içe kapalı toplumlarda mümkün olur. Sizin övgüyle bahsettiğiniz ve dokunulmazlık addettiğiniz “sarsılmaz kanaatler” öncelikle otoriter ve totaliter bir toplum inşası için vazgeçilmez bir nimettir. “İşin aslını astarını araştırmaya, bilgi-belge sunmaya ne hacet, zaten bu konuda sarsılmaz kanaatler mevcut” söylemiyle Kürşat Bumin gibi yüzünü Batı’ya dönmüş aktörler esasında Alevi toplumunu hakikatlerle yüzleşmeye değil hakikatlere yüz çevirmeye davet ediyorlar.
Alevilere hitap eden aydınların dürüst olup “Siyasal ve toplumsal hayattaki gerilim ve çatışmaların kaynağında Yavuz değil Kemalizm vardır” demeleri gerekmez mi? Alevi toplumunun itikat ve siyasetini Kemalizme endekslemenin çarpıklığı ve zararı daha ne zamana kadar görmezden gelinecek?
Niçin Dersim Fatihi Atatürk resimlerini önünde semah dönüldüğünü de Şeytan Ayetlerini yayınlayarak İslam’a ve Müslümanlara savaş açan Perinçek-Aydınlık cuntasının kuyruğuna neden takıldıklarını da hiç kimse sorup eleştirmesin e mi? Siz statükonun selametine, bunun için de Alevileri azap askeri gibi cephenin önüne sürme planlarına odaklanın hep. Bakalım bu tuzaklarınıza daha ne kadar insanı düşüreceksiniz?