“Dersim” neyin bedelini ödedi?!.

Diyarbakır Neyin olacak; Şeyh Sait (R.A.) ve dâvâ arkadaşlarına ihanetin!.. Mevzu budur;

Şeyh Sait (R.A.) ile dava arkadaşlarının “Osmanlı’yı geri getirmelerinden”, yeniden bir “Din Devleti” kurmalarından endişe eden “Kemalist Dersimliler”...

Aynı kafadaki “Kemalist güçlere” kayıtsız şartsız destek verdi...

O, “Kemalist güçler” de...

Bu destek verişten 13 sene sonra...

“Alın size teşekkür!..” bâbından...

Bir kamyon Dersimliyi katletti!..

Komşulara ihanetin bedeli işte böyle ödendi; ibretlik bir hikâye yâni.

YENİ BİR DOĞU SEFERİMİZ!..

Efendiiim..

CHP ağır topu Onur Öymen; daha çok “Dersim” boyutuyla üzerinde durulan “Analar ağlarsa ağlasın efendim... Atatürk ve silah arkadaşları, o anaları Şeyh Sait ve Dersim isyanlarını bastırırken ağlatmadı mı?” muhtevalı zırvasına...

Tepkiler üzerine; “Ne yani Atatürk faşist miydi?” sorusunu ekleyince tartışmalar iyice hararetlendi ve zevklendi.

¥

Şimdilerde, Diyarbakır taraflarındayım.

Diyarbakır, Bingöl, o hatta...

Şeyh Sait (R.A.) ve dâvâ arkadaşlarının kıyam hattında, “Müslüman Kürtler”le sohbet halindeyim...

¥

Kürt kardeşlerimiz, Onur Öymen’in “Kemalist rejimin bütün yönleriyle tartışılmasına imkan verecek bir tartışmayı başlatmakla” büyük bir hizmete imza attığını söylemekteler!..

Farkında olmaksızın Allah’ın Dini’ne hizmet etmiş, Onur Öymen.

¥

Buralarda, “Dersim”in yanı sıra, Şeyh Sait (R.A.) ve dava arkadaşlarının şahıslarında bütün Müslümanları mağdur eden “imha operasyonu”nun bütün yönleriyle ele alınmasına dair yoğun taleplerle karşılaşıyoruz...

Bizim için vazife... Bölgeye kamp kurmuş olmamızın sebebi de bu zaten.

¥

Buradaki Dindarlar mutlu;

Diyorlar ki; “İlk defa bu kadar ümitlendik... İlk defa, darbe rejiminin sona ereceğine ve vehimlere değil ortak akla dayalı bir rejimin kurulacağına inandık...”

¥

Evet, darbe planları birbiri ardına deşifre oluyor.

Gözü dönmüşlüğün; Koç müzesine yığılan öğrenci çocukların topluca imhasından VAKİT gazetesi sahip ve yazarlarının araçlarıyla birlikte havaya uçurulmalarına kadar akla gelebilecek her versiyonuyla faş edildiği bir dönem bu.

Her tarafı aydınlanıyor sahnenin;

Danıştay baskınının ardındaki “Adamlarımızı biz vuralım, Müslümanlara mâl edelim!..” hesabını bugün daha iyi idrak edebiliyor toplum...

Vur azınlığı, yık Müslüman’a...

Ey Onur Öymen, bu düzen “faşist” değil de ne!..

¥

Diyarbakır’da bunları konuşurken, PKK’nın işlevi de geliyor gündeme...

PKK ne?..

Bugüne kadar kimleri katletti?..

PKK ile çatışmanın kurbanları, iki taraftan da kimler?..

PKK, “beylerden” hangisine zerre zarar verdi?..

Etiler’deki, Kadıköy’deki, Ümitköy’deki “memur maaşıyla gayrimenkul zenginlikleri”ne karşılık, akıtılan kan kimin?..

Kimlerin?..

Hangi kesimlerin?..

PKK, beni vurdu...

Öbürleri de seni!..

¥

Bunları konuştuk...

Bir “Türk” daha gitmesin, bir “Kürt” daha gitmesin.

Yeter, bitsin!..

Biter de, darbeciler biterse biter!..

¥

Peki nasıl olur bu?..

Ne tuhaf;

Konuşurken konuşurken, Hasan Mezarcı’ya geldi konu.

Dendi ki; “Hasan Mezarcı onca uğraştı, didindi... Lâkin Onur Öymen’in binde biri kadar fayda sağlayamadı!..”

¥

“Hasan Mezarcı mı yoksa Onur Öymen mi daha fazla katkı yaptı” olunca mevzu...

Oraya geliniyor haliyle.

Rejimin kutsalı olmaz.

“Hayır Oktay Ekşi..”

“Dersim’i, Şeyh Sait’i kurcalamayın” demişsin.

Olmaz!.. Aydınlanmamış bir geçmişle, yarınlara yürüyemeyiz!..

¥

Resmi tarih yeniden yazılacak. Ve bu sefer doğrusu yazılacak!..

¥

İstenen bu;

Neyse o olsun...

Ermenilere diyoruz ya; “Tarihi bağımsız tarihçilere bırakalım!..”

Evet, öyle yapalım...

Onlara dediğimiz gibi, “tarihi”, “bağımsız tarihçilerden” oluşan bir komisyona bırakalım!..

Ve yine Ermenilere dediğimiz gibi,

“Bütün arşivleri verelim emirlerine...”

“Tarih siyasetçilerin işi değildir!..”

“Tarih tarihçilerin işidir!..”

¥

Diyarbakır’dan böyle bir talep yükseliyor.

Konya’dan yükselmiyor mu yani?..

Kayseri, “yalan söyleyen tarih”ten mi yana?..

İzmir ne istiyor?..

Ermenilere sunulan imkânın, Anadolu’nun Türklerinden, Kürtlerinden esirgenmesini mi?..

¥

Gerçeklerin er veya geç kendini kabul ettirmek gibi bir “kötü” huyu var!..

Er zamanda mümkün olmadı, bari hayli geç meç, yakalayalım gerçeği.

¥

Lozan, bir zafer miydi, yoksa hezimet mi?..

Buradan girebiliriz meseleye... Ya da, Şeyh Sait (R.A.)’nın İngiliz ajanı olduğuna dair iddiaların sahibi rejimin, “ayaklananların” üzerine bomba yağdırmakta “İngiliz yardımı” alıp almadığını konuşabiliriz!..

Memleketimizi işgal eden devletlerden Fransa, “Şeyh Sait Kıyamı”nın bastırılmasına destek verdi mi vermedi mi?.. Verdiyse neden verdi?..

¥

Oktay Ekşi, “karıştırmayın”a getiriyor da...

O noktayı çoktan geçtik; anlamalı...

Diyarbakırlı bıraksa peşini, İzmirli bırakmaz artık!..

Dersim’liyi bilmem; Kemalizm’le işbirliğine devam eder mi acaba?..

VAKİT