Ankara'da iyi haber alan bir kaynak aradı geçen gün.. “Özbek adını izle” dedi..
Geçen gün Zaman'daki haberi okuyunca, “vay canına” dedim..
Özbek'le ilgili mali yolsuzluklardan, Cumhuriyet gazetesinin gizli patronluğuna kadar bir sürü iddia vardı..
Özbek’in Ankara seymenleri ile ilgisinden de söz etmişti o kaynak.. Seymenlerin 29 Ekim'de Çankaya'da sunacakları bir gösteriden de söz etmişti.. Hatta bu işe Kültür Bakanlığı da sponsor olmuştu. Gösteri ile ilgili Çankaya'nın da oluru alınmıştı.
İddiaya göre 29 Ekim'de Çankaya'da, Gençliğe hitabeye Bursa nutku falan da eklenip, “Laik cumhuriyet şovu” gerçekleştirilecekti!..
29 Ekim'de ne olacak göreceğiz!
Her halde bu saatten sonra işler sil baştan yeniden gözden geçirilecektir.
Davetliler listesi de daha dikkatle hazırlanacaktır..
Özbek’in Ergenekon'la ilişkisi olup olmadığı artık savcıları ilgilendiren bir konu..
Ergenekon'un STK bağlantıları kısmen açıklandı ama sendikal uzantıları ortaya çıkmadı.. Herhalde onlar da çıkacaktır ortaya.
Sermaye ilişkileri de öyle. Bu iş çözüldüğünde, bir sürü patronun aslında örtülü KİT’lerin taşeronları olduğu görülecektir..
Bu işleri tezgahlayanların hedefleri belli..
Şimdi üniversite öğrencilerini sokağa çekmeye çalışıyorlar bir yandan, bir yandan da işçileri..
Bu işi kaba bir şekilde yapıyorlar..
Ben üniversitedeki protesto gösterisindeki eylemcileri ekrandan izlerken bile, bu işin muhtemel elebaşlarını tesbit etmenin güç olmadığını gördüm. Yanındakiler için de aynı durum sözkonusu.. Atletik vücutlu, öğrencilere göre biraz daha yaşlı tipler.. Otoriter..
Eskiden rektörler bu tipleri tanıyıp himaye ediyorlardı.. Ama artık herhalde eskisi kadar bu işler kolay olmayacak, ama orada durmaya devam ediyorlar..
Sendikalardaki birtakım yöneticilerin de bu süreçte kulaklarına kar suyu kaçtı.. Cevabını bulamadıkları sorular netleşmeye başladı. Bir de bunlardan hesap sorulamaz anlayışı artık yıpranmaya başladı..
Erdoğan mı çok şanslı, bu adamlar mı çok şanssız merak ediyorum!.. Şu Baykal'ın, CHP'nin haline bakın.. Ankara'nın suyuna dokundular, İzmir çöktü! Yolsuzlukların üzerine gidiyoruz dediler, Çankaya çöktü!
Global krize bel bağladılar, krizden en az etkilenen ülke konumundayız ve muhtemelen kriz sonrasında da bu işten en çok kârlı çıkan ülke Türkiye olacak!
Öğrencileri sokağa dökmek, şimdi eskisi kadar zor değil. Üniversite gençliği büyük ölçüde oynanan oyunun farkında..
“Cumhuriyet Kadınları” operasyonu başlamadan bitti gibi.
Cumhuriyet mitinglerinin koç’u şimdi hapiste..
Cumhuriyet gazetesi bir avukat militan dışında kimseye ulaşmıyor. Tirajının dörtte üçü protokol alımı..
İşçileri sokağa çekmek de o kadar kolay değil.
Şimdi esnafa yükleniyorlar ama, bu oyun geri teper..
Köylü desen bunların peşine takılmaz.
Dindarları, AK Parti ve Erdoğan'ın ABD, AB, İsrail ile ilişkisini gerekçe göstererek kışkırtmak isteyenlerin bu çabaları da, 28 Şubat'ı hatırlayan, başörtüsü zulmünü, Erkaya'yı, Çevik Bir’i hatırlayanların, ölümü görüp hastalığa razı olmaları ile boşa çıkıyor.. Halk, “Laikçi Hasan”ların şerrinden, “Hıristiyan Hans”a sığınıyor.. AB'ye böyle bakıyor!
Kim kaldı ki geride, bir avuç profesyonel militan..
Tahrik, şehit cenazeleri, bombalama eylemleri filan..
Türk Metal'den Ergenekon'a para aktarıldığı iddiası, sendika dünyasında şok etkisi yaptı. Daha önce de Şoförler Odası ve eski Türk–İş Başkanı ile ilgili iddialar gündemi sarsmıştı..
Sendikacı Özaltın, “Emin Çölaşan ile Mustafa Balbay'a da sendikadan para verildiği”ni iddia ediyor. Özaltın ayrıca, “ART'de Türk Kahvesi isimli programı yapan Turgay Yıldız ve Bahadır Tokmak'ın uzun süre sendikanın kadrosunda gösterildiği”ni belirtiyor ve ulusalcıların kurduğu 'Türkiyem' grubunun tamamen Türk Metal tarafından finanse edildiğine dikkat çekiyor.
İşin bir ucu Ergenekon'a öteki ucu Cumhuriyet'e uzanıyor.. Sendika CHP ile yakın bir çizgide.. Ayrıca ulusalcı ve cumhuriyetçi tavırları ile de biliniyor.. Sendikal kaynaklar da bu çevrelerin, insanların lehine kullanılıyor..
Bu iddiaların gerçek olup olmadığını zaman gösterecek. Ama sendika içinde bu iddiaların iddiacıları var ve iddialarını mahkemeye taşımaya hazırlanıyorlar..
Bundan sonra işlerin nasıl bir seyir takip edeceğini hep birlikte göreceğiz.
Diyarbakır'da pusuya düşen polis servisi de herhalde Aktütün baskınının bir devamı gibi..
Bana kalırsa bu meselenin Meclis'te ayrı bir oturumda ele alınması gerek. Bu konu tezkere tartışması ile sınırlı olarak ele alınamaz.. Bu işler olağanüstü hal ile de çözülecek meseleler değil.. Sakın birileri iktidarı acz içinde göstermek ve demokratik kazanımları askıya aldırmak için bunları yapıyor olmasın! OHAL ilk defa gündeme gelmiyor. Hem zaten biz bu filmi daha önce görmemiş mi idik! Derin devlet direniyor ve meydan okumaya devam ediyor..
Tuzağa düşmeyelim.. Selâm ve dua ile.
VAKİT