HAKSÖZ-HABER
Suriye'nin güney kesimindeki Dera şehir merkezinde muhaliflerle Esed rejimi arasında çatışmalar yaşandığı bildirildi.
Yerel kaynakların aktardığı bilgilere göre, Rusya ve İran destekli rejimin uzun süredir yığınak yaptığı Dera merkezi ve çevresinde dünden bu yana çatışmalar yaşanıyor.
Bölge kaynakları bugün sabah saatlerinde kent merkezine bombardımanlar düzenlendiğini ve havan toplarıyla makineli tüfeklerin de kullanıldığı şiddetli çatışmalar yaşandığını ifade etti.
Rejimin bölgeye Dördüncü Tümen isimli katiller sürüsünü yönlendirdiği ifade edilirken, İran destekli İran ve Rusya destekli çetelerin de katıldığı çatışmaların şiddetlenebileceği uyarısı yapılıyor.
قوات النظام السوري تبدأ باقتحام الأطراف المحاذية لدرعا البلد جنوب سوريا، تزامناً مع استهداف مناطق درعا البلد بقذائف صاروخية
— Mohammad Alasakra (@mohammed_asakra) July 27, 2021
درعا البلد في خطر.. pic.twitter.com/cG4mcWeLep
Dera’nın stratejik önemi ve rejimin “ya açlıktan ölürsünüz, ya da bize diz çökersiniz!” politikası
Rusya ve İran destekli Esed rejimi, 2018 yılının Haziran ayında Suriye'nin güneyinde muhaliflerin elindeki bölgelere yönelik nihai saldırısını başlatmıştı. Saldırıların başlamasından yaklaşık bir ay sonra, 13 Temmuz'da Dera kent merkezi Esed rejimi tarafından işgal edilmişti.
Bir süre sonra Esed rejimi Kuneytre ilindeki bölgeleri de ele geçirdi. Böylece Suriye'nin güneyinde muhaliflerin hakimiyeti kalmadı. Bölgedeki muhalif güçlerin bir kısmı İdlib'e gitmeyi tercih ederken, bazıları da yerel halkın maslahatını gözetme refleksiyle Rejim ile anlaşma yoluna gitti. Rusya aracılığında Esed rejimiyle anlaşmaya varan muhaliflerin bir bölümü silah bıraktı.
Ancak af ve uzlaşı anlaşmalarına rağmen Suriye'nin güneyinde Esed rejiminin baskıları devam etti. Zorla askere alma, eski muhalif isimlere yönelik suikastlar, kaçırma gibi uygulamalar giderek arttı. Bu durum, halk tarafından kitlesel protestolara konu olurken, Dera merkezli olmak üzere bölgede silahlı muhalefetin tekrar taban kazanmasına yol açtı.
Dera’daki sürece daha yakından bakacak olursak; BMGK’da Rusya ve ABD arasında çekişmeler ve pazarlıklar sürerken, Dera el-beled denen Dera şehrinin bir bölümü Rusya ve güdümündeki Esed rejimi tarafından abluka altındaydı. İnsani yardımların zaten söz konusu olmadığı bölgede normal gıda ticareti devre dışı bırakılmış, elektrik ve su gibi hizmetler kesilmiş durumda.
Rejim ve Rusya, kuşatmaya gerekçe olarak ahalinin elindeki bireysel hafif silahları teslim etmemesini ileri sürüyor. Halbuki bu silahlar, 2018 yılında Rusya’nın garantisinde varılan mutabakat gereği, nefsi müdafaa gerekçesiyle ahaliye bırakılmıştı. Bu da Dera’ya, Esed kontrolündeki diğer bölgelere kıyasla özel bir “statü” kazandırmış durumda. Mesela Şam, Halep, Hums, Hama veya Lazkiye’de insanların kayıplara karışmasına neden olabilecek muhalif söz veya eylemleri Dera ilinde görebiliyorduk.
Geçen Mayıs ayı sonlarında yapılan sözde başkanlık seçimlerinde Dera ahalisi net bir muhalif tavır alınca, rejim ve arkasında duran Rusya bu durumu bitirmeye karar vermiş, askeri kuşatmayla insanları hizaya getirmeyi kafaya koymuş görünüyorlar. Bu da zaten yeni bir “taktik” değil, daha önce aynı yöntemi Zebedani’de, Darayya’da, Guta’da, Halep’te ve bir sürü yerde uygulayarak silahlı grupları ve sivil ahaliyi dize getirmeyi başarmış ve bunların büyük kısmını otobüslerle İdlib bölgesine sürmüşlerdi. Askeri kuşatma sırasında Esed militanları duvarlara “ya açlıktan ölürsünüz, ya da bize diz çökersiniz!” sloganları yazıyorlardı.
Bölgedeki bu gelişmeleri BMGK’nın “yardım” politikalarının içerdiği açmazlar bağlamında ayrıntılı olarak işleyen bir yazı daha önce sitemizde yer almıştı. Söz konusu yazıyı okumak için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz:
Dera’nın muhalifler tarafından kurtarılışı, sonradan düşüşü ve tekrar nükseden direnişin yansımalarına dair daha ayrıntılı bir okuma için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz: