HAKSÖZ HABER
Türkiye tarihinin en büyük deprem facialarından birisi olan 6 Şubat depremlerinin üstünden bir sene geçti. Depremin yaraları hala sarılmaya çalışılıyor. 50 binin üstünde insan hayatını kaybetti. 100 binin üzerinde yaralı tedavi altına alındı.
Türkiye toplumu deprem döneminde büyük bir dayanışma örneği sergiledi. Türkiye’nin dört bir yanından insanlar depremzedelere yardımcı olabilmek için seferberlik başlattı. İslami kuruluşlar ise bu seferberliğin organizasyonunda başrolü oynadı. Ümmet coğrafyasının çok farklı ülkelerinden Türkiye’ye destek kampanyaları düzenlendi.
Sol-Kemalist çevreler ise Türkiye yaralarını sarmaya çalışırken Müslümanları ve mültecileri hedef alarak depremden aylar sonra gerçekleştirilecek olan genel seçimlerde siyasi rant elde etmeye çalıştılar. Haksöz Dergisi o dönemde İslami kuruluşların sahadaki aktif çalışmalarına dikkat çekmek için bir soruşturma gerçekleştirdi.
Depremin birinci yıldönümünde “Deprem ve İslami Kuruluşların Şahitliği” başlıklı soruşturmanın ilk kısmını Haksöz Haber okurları için aktarıyoruz. Bugünkü röportajlarda İnsan Vakfı, İslami Hizmetler Derneği ve İyiliğe Çağrı Uluslararası Yardım Derneği’nden yetkili isimler sorulara cevap veriyor.
HAKSÖZ DERGİSİ / Mart 2023
Deprem ve İslami Kuruluşların Şahitliği
Tabiî afetlerde yardıma muhtaç insanlara ulaşmak konusunda hassaten İslami duyarlıklı STK’ların oldukça aktif olduğu izahtan varestedir. Büyük bir yıkımın yaşandığı Kahramanmaraş merkezli depremlerde de bu durumu bütün bir ülke olarak müşahede ettik. AFAD, Kızılay, belediyeler, itfaiye, sendika ve madenci ekiplerinin yanında bölgede en aktif çalışan gruplar İslami STK’lardı. Dinin mazlum ve muhtaç insanlara ulaşmayı emreden mesajlarının İslami kuruluşlarda bir yardım seferberliği olarak karşılık bulduğunu ve bu seferberliğin organize edilerek sahaya samimi ve özverili bir şekilde yansıtıldığını söyleyebiliriz. Kahramanmaraş depremlerinde yaşanan büyük felaketin yansımalarını bizzat sahada olan, arama-kurtarma ve yardım organizasyonları içinde bulunan kuruluşların temsilcilerinde görmek istedik. Böylece bu çalışmalar belleğimizde yer etsin ve -Allah muhafaza- başka felaketler söz konusu olduğunda teşvik edici ve uyarıcı yönleriyle yeni seferberliklere rehber olsun.
Deprem bölgelerinde aktif olarak çalışan çok sayıda kuruluş var. Dergimizde hepsine yer vermek ve o kıymetli çalışmalarını okuyucularımıza da iletmek isterdik. Ancak yer sorunu nedeniyle ilk etapta ulaşabildiğimiz kardeş kuruluşlarımıza soruları ilettik. Kimisi bölgede devam eden çalışmalarından ötürü cevap yazmaya vakit dahi bulamadı. Bunca yoğunluğun içinde sorularımıza cevap veren, hiç vakit bulamayıp bize dönüş yapamayan ve bizim ulaşamadığımız bütün kuruluşlara, bünyelerinde gece gündüz bilmeden koşuşturan mensuplarına teşekkür ediyor; Rabbimizden iyiliklerinin bereketlenmesini niyaz ediyoruz. “Rabbimiz bir daha böyle bir afet göstermesin!” duamızla birlikte sizleri İslami kuruluşların deprem bölgesindeki şahitlikleriyle baş başa bırakıyoruz.
• Kısaca yardım biriminizin kuruluş amacını; sizi arama-kurtarma veya yardım seferberliğine sevk eden dinamikleri anlatır mısınız?
• Deprem bölgesine ne zaman vardınız? Orada bulunduğunuz sürece yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?
• Kahramanmaraş depremleri özelinde genel izlenimlerinizi, gördüğünüz sorunları/sıkıntıları, örneklikleri paylaşabilir misiniz?
• Yardım konusu hassasiyet içeren bir konu. Bu konuda nelere dikkat edilmesi; ahlaki boyutları açısından nasıl bir usul izlenmesi gerekir?
Mehmet Irız / İnsan Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi
1) Temel gayemizin Allah’ın rızası olduğunu belirterek bu gayeye hizmet eden araçları, amacımızın basamakları olarak ifade etmiş olalım. Birincisi, iyiliği yaygınlaştırmayı, ikincisi de yeryüzünde kardeşlik bilincini artırmayı amaç ediniyoruz.
Arama kurtarma hususu, insan merkezli olan ve insana dokunan hayati bir meseledir. İnsan ve medeniyet gibi iki önemli kavramı isminde taşıyan bir hareketin, insan merkezli bir faaliyet alanına kayıtsız kalması düşünülemez. Hem iddiamız hem de inancımız gereği böyle bir sorumluluğu zorunlu görmekteyiz. Yardım hususundaki en güçlü motivasyonumuz, ilgili ayetler ve Efendimizin (s) en güzel örnekliğidir.
2) Depremin ilk saatlerinden itibaren tüm teşkilatlarımızla organize olup imkânlarımızı seferber ettik. Depremin etkilediği birçok şehre, gerek o şehirdeki teşkilatlar aracılığı gerekse komşu illerin destekleri ile ilk geceden ulaşmış olduk. İlk gün, Maraş, Antep, Hatay, Adana, Diyarbakır gibi illere ulaştık. Özellikle arama kurtarma ekiplerimiz Kahramanmaraş’a ilk vakitlerde organize olarak ulaşma gayretinde oldu. Yaklaşık 50 kişi arama kurtarma görevi üstlendi. Sonraki gün 7 ilde irtibat ve organizasyonumuz oldu. 8 ilde yemek dağıtımına başladık. Diyarbakır ve Adana illerinde bulunan yurtlar aracılığıyla bu illerde ilk sıcak yemek dağıtımlarımız gerçekleşti. Sonrasında Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş, Gaziantep, Osmaniye, Hatay illerimizde toplamda 17 lokasyonda ve günlük yaklaşık 90 bin sıcak yemek dağıtımı ile aşevleri kurduk. Adana ilimizde lojistik ve koordinasyon merkezi kurduk. Adıyaman, Kahramanmaraş ve Gaziantep illerimizle lojistik merkezlerimizin sayısı 4’e yükselmiştir. Bu lojistik merkezlerimize 650 TIR malzeme indirilmiş, bu malzemeler yaklaşık 300 araç ve 3500 gönüllü ile tasnif edilerek depremzedelere ulaştırılmıştır. Bu süre zarfında 40 bin ekmek kapasiteli iki adet mobil fırın kurulmuştur. Zorlu yolları aşabilecek dağ araçları ile şehirlerin en kırsal alanlarına kadar yardımlar ulaştırılmaya çalışılmıştır. Çalışmalarımız, aşevleri, muhtelif yardımlar, rehabilitasyon, hanımlara yönelik hijyen setleri, çocuklar için oyun ve eğlenceli tebessüm paketleri, yaşlı ve hasta ziyaretleri, başka illere taşınan ailelerin muhtelif ihtiyaçları ve öğrencilerin eğitim ve kırtasiye ihtiyaçlarının karşılanması şeklinde devam etmektedir.
3) Depremin olağanüstü şartlarda oluştuğu gerçeğini görerek değerlendirmenin adil olacağı kanaatindeyim. Deprem, iklim şartlarının en ağır ve gecenin en koyu vaktinde gerçekleşti. Bu, süreç ve sonuçları etkileyen çok önemli bir faktördür. Böylesine geniş alana yayılmış bir deprem beklentisi, uzmanlar da dâhil olmak üzere herkes için beklenmeyen bir durumdu. Depremin yaşandığı coğrafya, birbiri ile ilişkilendirilen sorumluluklar da taşıdığı için AFAD, Kızılay gibi kurumların organize olmakta zorlandığını gözlemledik. STK’ların, ilgili illerdeki sorumluları ile de organizasyonda sıkıntılar yaşadıkları gözlemlenmiştir. Kardeş il sorumlulukları ve dışarıdan gelen illerin organizasyonu ile arama kurtarma ve yardım faaliyetleri gerçekleştirilebilmiştir.
Ayni yardımlar hususunda kontrolsüz sevkiyat gerçekleşmiştir. Depremden haberdar olan herkes organize olup bölgeye TIR’lar sevk etmiştir. Muhtelif malzemelerin yer aldığı TIR’lar için bölgede koordine olmak çok kolay olmamıştır. Dolayısıyla özellikle bozulabilecek ve ikinci el olarak giden malzemelerin yoğunluğu ve kontrolsüzlüğü israfa dönüşmüştür. Sonraki günler için ihtiyaca denk gelen malzemelerin bölgeye gönderilmesinde de lojistik sorunlar ortaya çıkmıştır. Bölgeye giden TIR’ların geri gelmesi en iyi ihtimal 3-4 günü bulmuştur. Bu süre zarfında TIR bulmak neredeyse imkânsız olmuştur. Dolayısıyla tespite özel ihtiyacın karşılanması da birkaç gün için mümkün olamamıştır. Depremin yollara verdiği zararın tamiri de zaman almış ve lojistiği olumsuz etkilemiştir. AFAD, Kızılay gibi kurumların organizasyonda yönlendirme ve koordinasyon reflekslerini geliştirmeleri gerekir. Sahada binlerce gönüllüsü ile rol alan bir kurum hâlâ il AFAD yetkilileri ile etkin iletişim kanalları yakalamakta zorlanmaktadır. İlk günlerden itibaren, devletin farklı mekanizmaları bizlerle iletişim kurma hususunda gayret sarf etmiştir. Fakat sahadaki iletişim ve koordinasyonda istikrar ve nitelik yakalanamamıştır. Genel itibariyle gayretli davranıldığına şahidiz. Süreç geliştirme için teknik değerlendirmeler yapılmalıdır. Söylediklerimiz siyasi eleştirilerden bağımsız değerlendirilmelidir.
4) Yardım kurumlarının fıkhi, ahlaki ve estetik açıdan oryantasyonu olmalıdır. Yardım konulu tasarruflarda, fonlar, öncelikler, verimlilik, işbirliği, koordinasyon gibi durumlar değerlendirilerek harcama yapılmalıdır. Bu gibi dönemlerde ortaya çıkan fırsatçılara, suiistimallere ve her türlü rant durumuna karşı hazırlıklı olunmalı ve fırsat verilmemelidir. Müslümana yakışır yöntemlerle yardımlar organize edilmeli, insan onur ve saygınlığı gözetilerek depremzedelere ulaşılmalıdır. Mütebessim kimlikleri halk ile ilişkilendirmek, onların gönlünü almak, çocuklarla, yaşlılarla, kadınlarla özel ilgilenmek gündemimizde olmalı ve bu alanlarda yetkinlik ve mahremiyet gözetilmelidir. Örneğin, yetim bir aileye, dul bir kadına hanımların ulaşması, ziyaret vb. çalışmaların hanımların organizasyonu ile gerçekleşmesi sağlanmalıdır. Bağışçı ile yardım alanın iletişim kurmasında çift yönlü sorunlar yaşanabilmektedir. Mümkün olduğunca gizlilik korunmalı, iletişim bilgileri paylaşılmamalıdır.
Depremin ilk anında AFAD, sonrasında ise deprem gibi doğal afetler için kurulan ve 7 kurumdan oluşan beslenme platformunun riyasetinde hareket edilmesi, verimlilik, uyum ve koordinasyon açısından kıymet taşımaktadır. Fakat bu kurumların hazırlıkları ve kabiliyetleri hususunda STK’ların bilgi edinmesi, güven ilişkisinin kurulması, sürecin sıhhati ve uygulanabilirliği açısından önem taşımaktadır.
Ahmet Temizer / İslami Hizmetler Derneği Başkanı
1) Yetim ve muhtaçları sevindirmek, onların dert ve sıkıntılarını gidermek amacı ile yardım birimi oluşturduk. Bundaki tek amacımız ve gayemiz Allah’ı razı etmek. Bizleri yardım seferberliğine sevk eden imanımızın bize yüklediği merhamet duygusu ve İslam’ın insanlara yardım etmeye yönelik emir ve teşvikleridir.
2) Gaziantep’te bulunan bir STK olmamız hasebiyle depreme evlerimizde yakalandık. Elhamdülillah arkadaşlarımızda her hangi bir can kaybı yoktu. Ailelerimizi güvenli yerlere bırakıp hemen akabinde en yakın deprem bölgelerine intikal ettik ve arama kurtarma çalışmalarına başladık.
Depremin ilk anlarından itibaren bir taraftan arama kurtarma ekiplerimiz canla başla çalışırken diğer taraftan çalışanlarımız ve gönüllülerimiz hızlı bir organize ile bölgedeki depremzedeler için gıda ve barınma desteği sağlamaya devam etti. Halen tüm gönüllülerimiz takviye ekiplerle birlikte özellikle ulaşım imkânının zor olduğu köy ve kasabalarda çalışmaktadırlar.
Bölgede diğer STK’larla ve AFAD’la koordineli olarak lojistik merkezleri ve koordinasyon merkezleri oluşturuldu. Afet bölgelerinin her birinde koordineli çalışmalar halen devam etmektedir.
3) Genel anlamda Türkiye tek yürek olup bölgede ciddi bir yardım akışı sağlandı. Fakat bu işler gönüllülük esasına bağlı olması hasebiyle bazı bölgelerde ciddi sorunlarla da karşılaştık. Örneğin işlerin ağırlığı ve sorumluluğun büyük olması hasebiyle yer yer koordine noktalarında eksiklikler yaşandı. Elbette ki bu sıkıntı olasılık dâhilindeydi.
Örneğin; koordine merkezlerinde yaşanan yoğunluk ve eksikliklerden ötürü yardım getiren TIR’lar bekletiliyordu. Kimisi bir an evvel dönmek için halkın gönderdiği yardımları yol kenarlarına döktü. Bu, bir şekilde engellenmeliydi; bu noktada güvenlik güçlerine de görev düşüyor.
Bir diğer sorun ise iletişim eksikliği ve trafik yoğunluğu dolayısıyla yer yer yardım ve arama kurtarma ekiplerinin gecikmesiydi. Bu konuda halkımızın afet anında ve sonrasında yapması gerekenler hususunda bilinçlendirilmesi soruna bir nebze çözüm getirebilirdi.
Bir başka büyük sorun ise halkı korku ve endişeye düşüren ve resmî olmayan kanallar aracılığı ile paylaşılan haberlerdi. Benzeri haberler yüzünden deprem olmayan bölgelerde insanlar evlerine girmediler; bu da ikinci bir kriz ortamı oluşturdu. Aynı zamanda deprem bölgesinde bulunan vatandaşlar da korku ve endişeye sevk eden haberler yüzünden provokasyonlara geldiler. Yer yer arama kurtarma ekipleri bile bu provokasyonlar yüzünden işlerini yarım bırakmak zorunda kaldılar. Söz konusu yalan ve provokatif haberleri oluşturanlar hangi yetkiyle bunu yaptılar? Bu konuda da güvenlik güçlerine sorumluluk düşüyor.
4) Yardım konusu hassasiyet sahibi kimseler tarafından yürütülmesi gereken bir iş; emin ve güvenilir insanlar tarafından üstlenilmesi gereken bir vazifedir. Sadece güvenilirlik meselesi de yeterli değildir. Aynı zamanda insanlara karşı hoşgörülü, şefkatli, merhametli ve sabırlı olmak gerekir. Yardım için temas kurulan insanların ideolojik, fikrî ve dinî hassasiyetlerine saygılı bir biçimde yaklaşılmalı; yardıma muhtaç kişilerde din, dil, ırk ayrımı gözetilmemelidir. İhtiyaç sahibi kimselerin tespiti iyi yapılmalı; ihtiyacın yerine ulaştırıldığı ve karşılandığından emin olunmalıdır.
Emrah Keydal / İyiliğe Çağrı Uluslararası İnsani Yardım Derneği Koordinatörü
1) 2019 yılı itibariyle çalışmalarına başlayan İyiliğe Çağrı Derneği, Rabbimizin “İyilik ve takva üzerine yardımlaşın, günah ve isyan üzerine yardımlaşmayın.” emri üzerine bir araya gelen, paylaşma erdemine sahip gönül insanlarının çabaları ile dil, din, ırk, cinsiyet gibi hiçbir ayrım gözetmeden yardıma muhtaç insanların ihtiyaçlarını karşılamak ve tüm toplum katmanlarında yardımlaşma ve dayanışma ruhunu yaymak amacıyla kurulmuştur.
Savaş, kıtlık ve doğal afet gibi durumlar nedeniyle dezavantajlı duruma düşen toplumsal grupların sosyo-ekonomik seviyesini yükseltmek, insanlar arasında ‘iyilik köprüleri’ni kurmak ve insanlık onurunu koruyarak temel hak ve hürriyetlerin ihlal edilmemesi için gerekli tüm girişimlerde bulunmak derneğin amaçları arasındadır.
“Dünya iyilikle güzelleşir.”
İslamiyet, herhangi bir zaman ve mekânda hayatı olduğu halde bırakmak için değil, onu her zaman ve her yerde geliştirip yükseltmek için gelmiştir. Bu bilinçle hareket eden derneğimiz, mazlum ve mağdur coğrafyalardaki tüm insanların maddi ve manevi sıkıntılarına çare olabilmek için çalışmaktadır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in “İnsanların en hayırlısı onlara faydalı olandır.” sözünden hareketle çalışmalarına başlayan İyiliğe Çağrı Derneği, sosyal dayanışma ve yardımlaşmada öncü bir rol üstlenmek istemektedir.
“İnsanlık iyilikle yaşar.”
Derneğimiz, insani değerleri maddi ve manevi veçheleri ile birlikte kabul etmiş ve yalnız maddi değerler üzerinde durmadan, insanlığı tanışan, anlaşan ve yardımlaşan bir bütün olarak mütalaa etmiştir.
Yardımlaşma ve dayanışma kültürünü önemli kazanımlardan biri olarak gören İyiliğe Çağrı, ruhi ve dünyevi olarak tüm insanlığı faaliyet ve hizmet sahası olarak görmektedir.
2) Öncelikle haberi deprem bölgesinde bulunan arkadaşlarımız tarafından yaklaşık olarak 15 dakika içerisinde aldık ve derneğimiz bünyesinde kurulmuş olan İyilikte Buluşan Afat Gönüllüleri (İBAG) olarak acil durum iletilerimizi tüm ekibimize gönderip bir saat içiresinde dernek genel merkezimizde toplandık.
AFAD’dan gelen bilgi doğrultusunda ekibimizden ilk 25 kişiyi İstanbul Havalimanı’na transfer ettik, 6 kişi 2 aracımızla; eş zamanlı olarak Adana’dan 20 kişilik ekibimiz yola çıktı. Öğle vakitlerinde ise İstanbul’dan 10, Ankara’dan 10 kişilik destek ekiplerimiz yola çıkartılmıştı.
Böylece deprem bölgesine varma süremiz ekiplerin durumlarına göre değişiklik gösterdi, başlangıçta tüm ekip aynı yere gidecektir diye düşünürken maalesef depremin 10 ilde etkili olmasıyla bir ekibimiz Gaziantep, bir ekibimiz Hatay ve diğer ekibimiz de Adıyaman’a geçiş yaparak ilk gün deprem bölgesine giriş yapmış olduk.
Sahada arama kurtarma çalışmalarına öncelik verdik, eş zamanlı olarak da ekiplerimizin bulunduğu bölgede oluşturdukları koordinasyon merkezlerinde insani yardım çalışmalarını başlattık.
9 gün boyunca arama kurtarma çalışmalarımız devam etti ve bunun sonucunda yaklaşık olarak 150 insanımıza sağ olarak ulaştık, 400 insanımızın da cansız bedenini enkaz altından çıkartarak ailelerine teslim ettik.
“Bu Enkazdan Birlikte Çıkacağız” sloganıyla başlatmış olduğumuz çalışmada İyiliğe Çağrı Derneği olarak depremin ilk gününden itibaren 75 profesyonel arama kurtarma personeli ve 700 gönüllümüzle vatandaşlarımızın yanında olmaya gayret ettik. Depremden etkilenen vatandaşlarımıza insani yardım çalışmalarımız için Adıyaman, Hatay, Malatya, Kahramanmaraş ve Gaziantep illerimizde kurmuş olduğumuz afet koordinasyon merkezlerimiz aracılığıyla aşevi, gıda, giyim, soba ve yakacak dağıtımı yaptık. Deprem bölgesinde bu çalışmalarımız insanımızın bize ihtiyacı kalmadığı güne kadar devam edecek.
3) Bunu ilk olarak hep hafızalarımıza kazınan “Deprem değil bina öldürür!” sözüyle açıklamak isterim. Yapı denetimin hafife alınmaması gerektiğini bu depremde tekrar görmüş olduk. Ne yazık ki sahada çalışma yaparken şahit olduğumuz binaların yapı malzemelerindeki kalitesizliği bu kadar yıkımla karşı karşıya kalmamızın göstergesi oldu. Bugün içinde bulunduğumuz benzeri acil durumlara karşı hazırlık olarak organizasyon şemalarının tekrar gözden geçirilmesi gerektiğinin bilincinde olmalı ve zaman zaman tatbikatlarla ülkemizin büyük gerçeği olan deprem gibi durumlarda kurumlar arası işbirliğini artıracak çalışmalara hayatımızda yer vermeliyiz. Ayrıca arama kurtarma ve insani yardım çalışmalarında sivil toplum kuruluşlarının devletin yükünü nasıl hafiflettiğini sahada veya kriz masalarımızda tekrar tahlil etmiş olduk.
4) Özellikle yardım çalışmaları yapanlar olarak bizler, üzerimize emanet aldığımız her bağışı ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırmak için elimizden geldiğince hassas davranmaya çalışıyoruz. Bunun için gitmediğimiz, görmediğimiz, şahit olmadığımız hiçbir bölgede yardım çalışmaları yapmıyoruz. Çünkü bizler tasadduk eden ile tasadduk edilen arasında köprü vazifesi görüyoruz. Bizlere emanet edilen her yardım bizler için çok önemlidir. İyiliğe Çağrı, iyilik ve paylaşma vizyonunun sosyal hayatın bizzat içinde ve fertlerin şuurunda yer bulması gerekliliği bilinciyle hareket etmektedir. Acil yardım kampanyalarının yanı sıra sürdürülebilir ve kalıcı çalışmalar organizasyonumuzun önceliğini oluşturmaktadır. 2019 yılından beri 32 ülkede yardım çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Bize emanet edilen yarım hurma dahi olsa tüm bağışların hesabını ahirette vereceğiz. Bu hassasiyetle çalışmalarımızı yapmaya devam ediyoruz ve devam da edeceğiz inşallah.