Deprem gerçeği

Abdurrahman Dilipak

Van depremi, deprem konusunu tekrar gündeme getirdi..

Bu konu daha uzun süre gündemde kalacak gibi gözüküyor.. Bu vesile ile Van depreminde hayatını kaybeden kardeşlerime Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum..

Deprem gerçeğini tartışırken, herkes mal ve can güvenliğinden söz ediyor sadece.. Mal ve can kaybını en aza indirmek için ciddi bir para ve zaman gerekli.. Kimsenin üzerinde fazla durmadığı bir konu daha var. Bilgi güvenliği. Çok daha küçük bir maliyetle, çok kısa bir zamanda, stok arşiv bilgileri büyük oranda kurtarılabilir. Sadece deprem afetinden korunmak için değil, kaynak tasarrufu da sağlayacak, gelecekte istihdam da oluşturabilecek bir konu bu, ama nedense kimse bu konu üzerinde durmuyor. Milli Bilgi Bankası.. Bu yatırım bütün Türkiye’nin ihtiyacına cevap verecek..

Depremde kamunun, yerel yönetimlerin, meslek kuruluşlarının, muhtarlıkların, STK’ların, üniversitelerin, bankaların, özel kuruluşların bilgileri de enkaz altında kalacak.. Bir an önce buna bir çözüm bulunması ve yeraltında güvenli bir milli bilgi bankası, hosting merkezi kurulması gerek..

Türkiye’nin neresinde deprem olursa olsun, İstanbul oranın yarasının sarılmasında başrol oynayabilir, ama bütün Türkiye İstanbul’un yarasını zor sarar.. Her beş kişiden biri İstanbul’da yaşıyor. Sermaye de, media da, STK da burada. İstanbul uluslararası hava, kara, deniz ulaşımında bir aktarma noktası. Demiryolu da öyle.. Avrupa, Asya, Arap/Afrika geçiş noktasında.. Bu yolun hem yardımlar, hem de uluslararası geçişler açısından açık tutulması önemli..

Bir de Anadolu’dan gelecek yardımlar, kontrolsüz bir şekilde şehre girecek olursa, dağıtım yapılamadığı için, bazı yerlerde ihtiyaç fazlası olurken, ihtiyaç olan bazı bölgelerde yokluk yaşanabilir. Hatta yardım ekipleri yardıma muhtaç duruma düşebilir.. Gerekli malzemeleri temin etseniz bile dağıtım sorunu yaşanabilir.. Çağrı sistemleri tek bir merkezde toplanacak olursa iletişim kilitlenmesi yaşanabilir..

Tek başına ne merkezi hükümet, ne yerel yönetim, ne Kızılay bu işin üstesinden gelebilir. Sivil Savunma’nın, insani yardım derneklerinin, üniversite gençliğinin bir şekilde sürece entegre edilmesi gerekir. Kesinlikle İstanbul’un kompartmanlara ayrılması gerekiyor.. GIS tabanlı bir yazılımla deprem koordinasyonunun ve iletişiminin, bilgi desteğinin ve raporlamanın sağlanması gerekiyor..

Diğer çok önemli bir konu, yardıma gelecekler ve İstanbul’dakilerin diğer illere gitmesi, tahliye için, İstanbul’un 3 giriş-çıkış kapısı Sakarya, Yalova ve Tekirdağ’da barikat oluşturulmalı, destek, takip ve koordinasyon üsleri kurulmalıdır.. Aksi halde gidenler ve yardıma gelenler trafiği kilitleyebilir..

Hava, kara, deniz, demiryolu ulaşımı ve kent içi ana arterlerin açık tutulması, itfaiye ve ambulans hizmetleri için ulaşımın sağlanması, helikopterli hava desteği sağlanması, kurtarma desteği, barınma ihtiyaçları, yaralıların tedavisi, tahliye, yardımların dağıtılması, yakınların buluşturulması, hepsi birbirinden önemli konular.. Kayıpların aranması için ya da farklı yerlerdeki aile fertlerinin haberleşmelerinin sağlanması için özel çağrı sistemleri kurulması gerek..
Geçen gün İstanbul valisi ile genel olarak bu konuları konuştuk, daha önce İBB Genel Sekreteri ve Özel İdare Genel Sekreteri ile de görüşmüştüm. Bu düşüncelerimi aktardım. Herkes bir şeyler yapıyor, ama daha fazlası gerek. Bu konu bizim, hepimizin meselesi. Belki şimdiden bir İstanbul deprem ajansı kurup öneriler toplanmalı, gönüllüler tesbit edilmeli, şimdiden afet sonrası için yardım paketleri satışına başlanmalı. İhtimal, maliyet ve risk analizleri yapılmalı, altyapı çalışmaları, senkranizasyon, oryantasyon, optimizasyon çalışmaları yapılmalı.. İzleme, değerlendirme, derecelendirme komiteleri kurulmalı..

 Yaşlılar, hastalar, engelliler, yabancılar/turistler, çocuklar için toplanma ve barınma istsyonları kurulmalı.. Bu konuda şimdiden toplum ve media, STK’lar bilgilendirilmeli.. Mahkum ve tutukluların güvenliği için ayrı bir senaryoya ihtiyaç var. Belki, mesela mahkumlar acil bir durumda Yassıada’ya nakledilebilir mi?

İstanbullular kendi kendilerine yardım etmez, bu işi kolaylaştırmazlarsa, dışarıdan gelenler kolay kolay bu işi başaramaz. Bu arada güvenlik son derece önemli.. Elektirik, haberleşme son derece önemli.. Ulusal ve uluslararası media için güvenli bir basın merkezi kurulmalı. Paniğe yol açacak yalan haberler önlenmeli ve söylentilere açıklık getirilmeli..

İstanbulluların, yurtdışında ya da İstanbul’da bulunan yerli ve yabancı turistlerden, diğer illerden ve yurtdışından bilgi almak isteyenlerin taleplerine nasıl cevap verileceğine ilişkin de bir altyapı çalışması yapılmalı. Kıt kaynakların yüksek talepler arasında taksimi konusunda önceliklerin nasıl belirleneceğinin de bir şekilde tesbiti gerekiyor.. İstanbul depremine hazırlık olarak yapıların güçlendirilmesi, yeni yapılar yapılması, depolar ve afet koordinasyon merkezleri kurulması konusunda Özel İdare’nin, belediyelerin, Kızılay’ın, STK’ların, Sivil Savunma’nın ciddi çalışmaları var ama, bana kalırsa daha fazlası gerekiyor.. Bir entegrasyon, koordinasyon, optimizasyon sorunu var gibi geliyor bana. Stratejik plan ve taktiklerin yeniden gözden geçirilmesi gerek.. Sadece yaptıklarımıza bakmayalım, yapmamız gerekirken yapmadığımız neler var, onlara da bakalım. Bu konu, hepimizin ortak derdidir.. Kavga etmek için bile önce yaşamamız gerek. Kavga etmeden barış içinde, bizi iki cihan saadetine götürecek özgür ve mutlu bir ömür için, selam ve dua ile.

YENİ AKİT